28 Mart 2014 Cuma

İletişme!

saat 16:00 iş yerindesindir.

zır zırrr
-efendim
-çocuğu ben alayım mı , sıkılıyo akşama kadar orda olmaktan
-yok alma, dün aldın  zaten.
-ya  bak orda bir öğretmen var , onu da sevmiyorum ben kaba konuşuyo çocuklarla..
-Oraya gitmek zorunda, aynı sınıftan arkadaşları da var. Beklemek zorunda beni. İzin vermiyorum.

Sonra isteği ile ilgili istediği cevabı almayan , arkandan iş çevirme konusunda yeni bir level yakalayacaktır.

İş çıkışında gidersin çocuğu almaya.
Kaba konuştuğu iddaa edilen öğretmen , "babası aldı " der.

Beyninde ılık kanların dolaşmasına alışıksındır ama bu bambaşkadır.

Telefon açarsın,
-nerdesiiniz????
-ya senin evin önündeyiz.
-ne rezil adamsın sen ya, sana almayacaksın dedim, sen ne anladın.
-ya sen işten çıkınca seni aradım açmadın, alıyorum diyecektim , neden açmıyosun sen ya cebini,
-ben sana almayacaksın dedim.
-ya çocuğa birşey olsaydı , seni arasalardı , ulaşamasalardı...

evin önüne gelmişsindir bile.

Çocuğu alıp eve çıkarsın.

evde bir çift masum göz sana bakar
-anne sen bana mı kızdın?
-hayır bebeğim..babana kızdım. Çünkü seni ben alacaktım. Okulda seni görmeyince korktum.
-kızma ama anne, korkma bak burdayım ...


Çocuk uyur.
Akşam çok tecrübeli bir  başka bekar anne aranır. Telefona yükleyeceğin uygulama, uzaklaştırma cezaları, izin kağıdın olmadan artık babasının alamayacağını resmi olarak ilgili kuruma bildirmek yapacağın ilk işler olacaktır.
Daha sonra bunları çocuğun babasına tel ile bildirebilirsin.
Haberin olsun, arkamdan iş çevirdiğin için böyleyken böyle....

Küplere binecek.
Ömründe verdiği saçma sapan örneklere pek daha saçmalarını ekleyecek.
Kapatmalısın telefonu.Gönderdiği mesajları hiç okuma bile.
Çocuğu istediği zaman görebilmenin bir uslübu, bir nezaketi, bir teşekkürü olmalıdır.

Bazen adaletin kararlarına güvenmelisin belki de ...haftada 3-4 gün yerine 15 günde bir baba ile görüşmesi tesis ediliyorsa çocuğun , vardır bir bildikleri diyebilmelisin..

Çocukla ilk yüzleşme

Sevgili bekar anne,

Hiçbir çocuk bir diğerine benzemiyor malum.
Boşanmayı öylece kabul edip, "aman ya nolcak" edasında olan çocuklar var. Uzun süre herşey normalmiş gibi davranıp, aniden dehşet tepkiler verenler, ilk gün itibarıyla şiddetli tepki verenler var.
Bu konu binbir çeşittir.

Bir örnek anlayatım

Anne ve babasının evinin ayrılmasından ilk 4 ay sonrasına kadar sorun yaşamamış ya da en azından dışarıya belli etmemiş bir çocuk var. Pedagog desteği aldım , aman pek iyi yaptım, ay ne akıllıyım , öngörülüyüm , bak hiç bir sorun yok, çok medeniyim de çocuğa yansıtmadım vs. diye böbürlenen bir de annesi.... Bu anne de sen ol mesela.

Babası çocuğu bir akşam sana getirdiği zaman , çocuk kendini ifade edebilir aniden.

Apartman kapısında yere yatacak, kollar ayaklar tepinecek, sen ve babası şok geçireceksin, çok korkacaksınız. Babası da sen de çocuğa sarılmak isteyecek, çocuk ikinizi de istemeyecek. Çocuk eski evine gitmek istediğini çığlık atarak , gırtlağıdaki, şakaklarındaki tüm damarlar morarıncaya kadar avaz avaz anlatacaktır. O sırada babası gidecektir, duruma daha fazla dayanamayacaktır, bayılacak gibi olacaktır. Ama Apartmandan çıkıp çöp kutusuna falan tekme atacaktır. Sen tepinen çocuğu eve çıkaracaksındır. Evin holünde çocuk bir daha tepinecektir.

"yıkıcam bu eviiiiiiiiiiiiiiiiiiiii......evsizzzz kaaaaaaaaaaaaaaaaaaaallllllllllllllllllllll"

Sen sakince ona sarılacaksın. Paltosunu çıkarmana izin vermeyecek.
O da sana sarılacak. Yanaklarındaki bütün gözyaşları senin yanaklarına akacak. İç çeke çeke ağlayacak.  Yavaş yavaş sakinleşecek.

Klasik lafları edeceksin.

"Baban seni seviyo, annen seni seviyo. Anne-baba anlaşamadı boşandı , ama seni hiç yalnız bırakmayacağız " ıvır kıvır....

Kendimi onun yerine koyacaksın o an...Yılgın bir kabullenme süreci daha yeni başlamış . Daha yeni farkediyordu boşanmanın ne demek olduğunu. Yenilmişti, eski eve bir daha asla gidemeyecekti, anne-babası aynı evde olmayacaktı. Çok üzgündü. Ama çok..
Birlikte uyumayı teklif ettiğinde "bana sarıl ama" diyecektir. Bütün gece birbirinize sarılarak uyuyacaksınız  , 48 kez çalan telefonunu açtıktan sonra.

Babası arıyordur, pek doğal ki çocuğunu merak ediyordur.
"bak gördün mü ? çocuk alışamadı işte" diyecektir. "Barışalım  , en azından aynı evde oturalım."

"Çocuğun bu hale gelme ihtimalini hiç mi düşünmemiştin aldatırken , boşanırken?"

"Manipüle ediliyordum...bıdıbıdıbıdbıdıdbıdıbıdı"

"İşte tam da bu yüzden, seni çocuğum için affetmeyeceğim."  diyeceksin. 
Affetmeyeceksin. 

Alyans

Alyans : Alliance'den geliyormuş. "İttifak" demekmiş. 

İttifak bitti.

          Boşandın.
                    Nihayet mahkeme bitti.
                               Çekmecenin dibinde duran yuvarlak senin hala boğazında duruyor.

Alyans önemlidir, şıktır, anlamlıdır, resmidir....

Ve bunların hepsi geçmişte kalmıştır. 

Kurtulmalısın!



Filmlerde ki gibi yüzüğü fırlatarak bir şov yapmadığına pişmansındır. Yüzüğü iade etmek de çok arabesk gözükecek gözüne. 

Bir kuyumcuya gidip, içinde ex in adı yazılı halkayı satacaksın.

Teraziye koyacak kuyumcu. Kaç gram kalmış ilişkinizden bakacak.
Sana, bir kaç banknot edeceğini söylecek.
"Tamam" diyeceksin . Parayı eline alacak , elini ceketin cebine sokacaksın , öylece yürüyeceksin.
Ağlayacaksın.
Yürüyeceksin.
Güneş gözlüğün rahat ettirecek seni.
Bu parayı ne yapacağını düşüneceksin.
Sonra aniden farkedeceksin ki, yüzüğü 10 sene önce aldığınız yere vermişsin. Ordan çıkmamalıydı zaten diyeceksin.
Parayı ne yapacaksın?  Bugün harcamalıym diyeceksin.
O parayı, son kuruşuna kadar kendine harcayacamak isteyeceksin önce, bir parfüm bir ayakkabı çakayım diyeceksin. Çocuğa da uzaktan kumandalı ferrari alayım mutlu olsun diyeceksin.

Ve sonra işsiz olduğun aklına gelecek, hovardalık yapma zamanı olmadığını bileceksin.
Evin ordaki migros'a paşa paşa gideceksin. Deterjan ile başlayan alışveriş listeni tamamlayacaksın.

27 Mart 2014 Perşembe

Teknoloji

Tek olan şehir çocukları çeşitli sanal oyunlarla vakit geçiriyorlar.
Ipad i olmayan çocuk yok neredeyse.
Evli iken anneler genelde amele işleri ile uğraştıkları için , teknolojik tabanlı eğlenceler babadadır.
Hangi oyun , hangi cihaz, hangi tv, hangi bağlantı epey iyi bilirler.
Çocukla yalnız kaldığında bu işler de sana kalacağından bekar anne, kendini geliştirmek zorundasın.

Mutlak bir bağımlılık oluşuyor. Çocuk arkadaşlarından yeni şeyler öğreniyor, sen öğreniyorsun, cumartesileri Yazıcıoğlu'nda bulabiliyorsun kendini.
Daha önce de dediğim gibi , "zor işler aman pufff" dediğim herşey ama herşey benim yaptıklarımdan katbekat kolaymış, zevkliymiş.
Mesela bir sıkıntı oldu cihazlarda , çocukla bunu nasıl düzeltirizi konuşabiliyorsun, Google amcaya soruyorsun, cevapları bulup deniyorsun. 

Ütü bozulursa, tamiri kendisinden pahalıya gelirse, sağlam olan kablosunu bilgisayar için kullanabiliyorsun mesela.  
Kısıtlamalarla, vpn, dns vb terimleri ve değişiklikleri öğrenen insanlarız neticede.
İnan bekar anne, başından attığın her iş çok kolaymış.

26 Mart 2014 Çarşamba

"Evet dersen diğeriyle ayrılırım."

Bekar anneciiik....

Hayat zor.

Hayatını yoluna koymaya çalışacaksın . Zaman zaman sinirleneceksin, üzüleceksin, yıpranacaksın, yorulacaksın. Ama iyi hissedeceksin. Çok iyi...Kangren ilişkin bitmiştir artık.

Zaman geçecek. Fiziksel olarak daha iyi gözükeceksin. Daha canlı, daha renkli, daha haraketli.

Bir bahar günü ex sana diyecek ki;

" ya bak böyle çok zor oluyor çocuk için. Benim için de , senin için de. Hayatımızı bir türlü oturtamıyoruz. Çocuk beni çok seviyor.  Ergenliği olacak, okulda sorunları olacak. Maddi olarak da daha iyi olur, böyle iki ev masrafı oluyor."


"tekrar birleşelim bence , evet dersen diğeriyle ayrılırım önemli değil"

......................................................................................................................................................................
......................................................................................................................................................................
......................................................................................................................................................................
......................................................................................................................................................................
......................................................................................................................................................................
......................................................................................................................................................................
......................................................................................................................................................................
......................................................................................................................................................................
......................................................................................................................................................................
......................................................................................................................................................................
......................................................................................................................................................................
......................................................................................................................................................................
......................................................................................................................................................................
......................................................................................................................................................................
......................................................................................................................................................................
......................................................................................................................................................................

tekrar okuyalım ;
"tekrar birleşelim bence , evet dersen diğeriyle ayrılırım önemli değil"
"tekrar birleşelim bence , evet dersen diğeriyle ayrılırım önemli değil"
"tekrar birleşelim bence , evet dersen diğeriyle ayrılırım önemli değil"
"tekrar birleşelim bence , evet dersen diğeriyle ayrılırım önemli değil"
"tekrar birleşelim bence , evet dersen diğeriyle ayrılırım önemli değil"
"tekrar birleşelim bence , evet dersen diğeriyle ayrılırım önemli değil"
"tekrar birleşelim bence , evet dersen diğeriyle ayrılırım önemli değil"
"tekrar birleşelim bence , evet dersen diğeriyle ayrılırım önemli değil"
"tekrar birleşelim bence , evet dersen diğeriyle ayrılırım önemli değil"
"tekrar birleşelim bence , evet dersen diğeriyle ayrılırım önemli değil"
"tekrar birleşelim bence , evet dersen diğeriyle ayrılırım önemli değil"

Kimsin sen?

Daha yazamayacağım , kan beynimde..

25 Mart 2014 Salı

1. Pencere Savaşı

Kapalı yerlerde çalışanların en büyük sıkıntısı temiz hava yoksunluğu , gün ışığı saatlerinde yapay aydınlatmaya maruz kalmalarıdır di mi?

25 kişilik bir açık ofiste, iki açılır camın kenarında oturan iki şanslı kişiden biri olabilirsin. Jaluzileri açar, pencereyi açar, tependeki aydınlatmayı kapatırsın.

Ama dışarıdan gelen sesten çok rahatsız olan insanlar var .

temiz hava diyorsun, ses diyor.
havasız burası diyorsun, ses diyor.
Sen açıyorsun , o kapatıyor.
İdari işlere şikayette bulunuluyor, sesten çalışamıyorum diye. Bütün gün müzik dinliyor.  E-5 üzerinde bir caddede iş yeri değiliz. Bir cadde var, ışıklar var , bu yolda trafik tıkanmaz, korna çalmaz.
Anlamıyorsun, anlamıyor.
Ortak bir noktan yok hava almanın avantajlarını sesi erteleyebilir.
Hayata bakış açınız, çalışma stilleriniz, davranışlarınız çok farklı. Ama iki insan temiz havada da anlaşamaz mı yahu?

24 Mart 2014 Pazartesi

Fal

Çocuğun babasında olduğu bir cumartesi sabahı.

Erken kalkmışsındır. Kahvaltı hazırlamak, bulaşığı ile uğraşmak istemiyorsundur.

Evden çık. Sahilde yürü. Bayatlamış ekmekleri parktaki kuşlara at.

Bir büfe gör, "atom suyu" yazsın , portakal-havuç-elma-kivi-muz-bal ve bişiler daha içeren.

Aaaa bir deneyeyim de. Yanına da tost söyle. Afiyet olsun.

Sonra sayısal loto oyna.

Sonra kitapçılarda, sahaflarda gez.

Sonra canın kahve isteyecek.

Közde kahve diye duman içinde, açık havada içmek istemeyeceksin, devam et. Evde içerim diye fazıl efendi kahvecisinden nedense 2 adet 100 gr lık taze çekilmiş türk kahvesi al.
Sonra küçücük bir cafe de dışarıya 2 ferforje masa koyabilmiş bir yerde kahveni içmeye karar ver.

İç . Afiyet olsun. Hesabı ödeyecekken fal bakılır yazısını gör.

"Şimdi olur mu" dersin.

"Tabi" der

"İçeri buyrun"

Kırmızı bir masa örtüsü, kadife olmalı, dikkatini çeksin. Masa üzerinde aynalar var. Tarot kartları ve ilginç bir kitap.

"Merhaba Nasılsınız?" de hayatında ilk defa fal baktırdığın için ne diyeceğini bilmediğinden...Belki de doğrusu budur, ya da doğrusu yoktur.

Gözgöze geldiğinde kadının gözlerinin simsiyah olduğunu göreceksin.

Sonra "şey ben kapatmadım fincanı ama ...."de

Kadın bir hamlede fincanı alıp , aynaya dökecek . Adın ne canım diyecek.

Söylediğin adını defterine yazacak.

Sana söylediği şeyleri, sanki seninle kadın arasında bir perde varmışta oradan okuyormuşcasına , başka bir odağa baktığını göreceksin.

Söylediklerinden etkileneceksin.

Bildiği şeyler var. Tahmin ettiği şeyler var. Geleceğe dair tahminleri var.

"Bir daha evlenmeyeceksin. Bir aşk yaşayacaksın.  Çocuğun fiziksel olarak babaya huyu sana benziyecek dedi. 27 Mayıs işin için önemli , başka bir teklif alacaksın. Temmuz da hayat buymuş diyeceksin, ailede hastalık varmış ama tekrar etmeyecek" desin.

Ve birşeyler daha.

Kalkarken, Fazıl bey kahvecisinden anlamsızca aldığın 2. 100gr'lık türk kahvesini ver. "Neden aldığımı bilmiyorum"de.

"Hiçbirşey nedensiz olmaz" desin. 

Bir cumartesi günü de ilk defa fal ile geçti.

21 Mart 2014 Cuma

Sokak Adı

Sevgili bekar anne,

Şimdi yeni boşandıysan, dilerim ex ile ortalamananın üzerinde bir medeniyet ile devam edersiniz.

Ancak.....Yerlerde sürünüyorsa işin biraz zor. Zamana ihtiyacın var.

Şimdi sen yeni bir eve taşınacaksın. Diyelim ki taşındığın sokağın adı, enginar sokak.

Enginar sokak olduğunu apartmandaki yaşlılardan biliyorsun.

Sonra ex'in de  bir eve taşınması gerekecek. Ve çocuğuna uzak olmak istemeyecek ve senin yeni taşındığın semte taşınmak istediğini söyleyecek.

Deriiiiin bir nefes al. Çok derin.

Çocuk zaten ilk aşamalarda çok zorlanacaktır. Sen de en azından alışma süresinde olan çocuğun babasını yakın mesade olduğunu bilmesi onu rahatlatacağı için , "Olabilir ama bizim sokakta, bizim gezdiğimiz güzergahlarda olmasın." diye cevap verebilirsin.

Ve sana ben zaten tuttum der.

Ve sen umarım bizim sokakta değildir dersin.

"Yok ya" der gülerek "adı başka, enginar değil."

Ve çocuğu alması gereken pazar günü , biraz geç alacağını söyler, hatta öğleden sonra .

Sorun değildir, çocuğunla vakit geçireceksindir. Sokağa çıkarsın. 100 metre ötede, yıllardır aynı taşıma şirketiyle , aynı adamlarla taşıttığın eşyalarını , enginar sokaktaki bir eve girerken görürsün. 

Tel ile ararsın. Sen daha ağzını açmadan seni sokakta gördüğü için  "Ya sokağın adı değişmiş ben ne yapayım hahhhahaa" der. 

Kapatırsın telefonu. Kapatmalısın.

..................................................................................................................................................................
..................................................................................................................................................................
..................................................................................................................................................................
..................................................................................................................................................................
..................................................................................................................................................................
..................................................................................................................................................................
..................................................................................................................................................................
..............................................................sus ..............................................................................................
..................................................................................................................................................................
.................................................................................................................................................................. ..................................................................................................................................................................
..................................................................................................................................................................
..................................................................................................................................................................
..................................................................................................................................................................
..................................................................................................................................................................
..................................................................................................................................................................

 Rasyonel davran.
                                 Çok zor, biliyorum.

Ne kadar hakaret edersen et işe yaramayacak. Sen yeni bir yere taşınma için araştırmalara başlayabilirsin. Acele etme.  

O adam , o evden 10 ay sonra çıkacaktır.

Eski karısının sokağına taşınıp , çocuğuyla aynı sokakta oturup, kendisi ve ziyaretçileri için çok konforlu ve akıllı bir hayat tarzı seçtiğini düşünecektir.

Çocuğun bu işi çözecektir. 

Bu kadar yakın mesafede istediği zaman babasına gidip geleceğini kafasında kuran ve bununla inatlaşan çocuk, gecenin bir yarısı ciyaklayarak babasını aratır. Baba aranır ve fakat müsait değildir.
Çocuğu alamadığı için , çocuğu ona sağlam küser, bu kadar yakınsan beni neden almıyorsunun cevabı yoktur çocukta. Ayrıca artık Babanın kendi ilişkisi risk altındadır. Uzun süre oturacağını düşündüğü evde 10 aylık geçmişi olur.

10 ay sonra, o evden eşyalar çıkarken yine göreceksin turuncu kamyonu. 

Şimdi "siktir git" diyebilirsin..içinden...

Eski arabanı galeride görmek.

Aaa aaaa, şu benim eski .... aaaaa du bakiym...
Valla o .
Çocuk doğduğunda , güvenle binelim diye aldığım eski arabam. Bir şekilde ex in arabası olmuştu. Şimdi galeride duruyor.

Arabaya yaklaştım. Bir bey geldi , buyrun dedi.

Şey dedim, eski komşumun arabasıydı da pek beğenirdim , varmıymış kazası.

Var ama ufak sol ön çamurluk dedi. Bize satan beyefendinin eşine alkollu bir motor sürücüsü çarpmış dedi.

2. elde pek satmıyor bu arabalar aslında ama dedim.

Zaten dedi bizim bir daire vardı, daireyi alan kişi bizim galerici olduğumuzu öğrenince kredi çekmemek için arabayı teklif etti. Ama sağlam araba, satılır yani dedi.

Ve ex yine sahnede.

Ev almış.

İkinci evini.

Ve benim bunu öğrenme şeklim galeride eski arabayı görünce...

Son zamanlardaki her ay başında nafaka kudurukluğunun sebebi buymuş. İkinci evini almış...



20 Mart 2014 Perşembe

Mim miş Deep miş.

  Deep  mimlemiş beni .. Pek bi önemsenmiş hissettim bugün kendimi doğrusu... öptüm.

İlk anılarımız nelerdir? Hangi yaşa kadar inebiliyoruz?

4 yaşımda kızkardeşimi ilk gördüğüm anı çok net hatırlıyorum. Hayatımda gördüğüm en çirkin bebek ve kardeşti. Annemin onu iade etmesini sert bir şekilde söylemiştim. Ve kendilerine eşşoğlueşşek demiştim.

Kurban bayramında, koyun kesimini 4-5 yaşımdayken , koyun derisi soyuluncaya kadar seyretmiştim. Hiç acımamıştım, çok normal birşeymiş gibi gelmişti. Öylece seyretmiştim. 

Yeni yüzme öğrendiğimde , 5 yaşımda, havuzun kenarında kendi kendime boğulmaya çalışmıştım, boğulamamıştım.

İlkokulun ilk günü bütün gün tahta sıra üzerinde oturma zorunluluğu karşısında dehşete düşmüş, bahçedeki anaokuluna kaydımı yaptırmaya çalışmıştım. 

Efes antik kent'i  gezdiğim ilkokulun ilk yaz tatilinde , annemle babamın o kadar yolu burası için geldiğimizi söylediklerinde beni sevmediklerine emindim.

İlk Bostancı lunaparkına gittiğimde dönen etek diye bişeye binmiştim. İçim hop hop etmişti ilk defa.

Lacivert pinokyo bisikletimle 10 basamaklı merdivenden , pazar sabahları trt'den izlediğim sirk gösterilerinden de etkilenerek, uçmayı denemiştim. Direksiyon kırılmış, bacağım baştan aşağı yarılmıştı. Bisikletim için çok üzülmüştüm, babam tamir etsin ama bana da kızmasın diye gıgımı çıkarmadan eve gidip , banyoda pansuman yapmıştım. Uzun süre pantolonla gezmiştim.


Ben den de bir mim olsa ;

Aklında tek bir anı kalmasını istesen ne olurdu?
İnternete ilk girdiğin an/site?



Birmavimbirpembem
Penguenin Sepeti
Hato Kato
Bayan S
Nihal Baysal Koçer
esra

Yazsanız mesela? Mimlemiş olsam sanırsam..

Nafaka; bilmem kaçıncı bölüm

Bu konuyu yazmıştım ama bu konu etrafında tartışmalar bir müddet sonra sıkça yaşanacaktır.
Çok can sıkıcı olacaktır.

Dilerim sağlığın yerinde olsun, çalışabil , maddi durumun iyi olsun, asla ve kata mecbur olma nafakaya.
 
Nafaka veren bir müddet sonra vermek istemeyecek çünkü. Nafaka çocuk için değil eski karısı için  gibi gelir. Senin kışın LCWaikikiden kendine aldığın paltoyu farkeden ex bu paltoyu vakko'dan ve nafakadan almışcasına kıskanır ve sinirlenebilir. (60 TL'dir ederi)


İştirak nafakasının , çocuğun ihtiyaçlarının yarısını karşılamak için verildiğini , aslında verdiği nafakanın  çocuğun tüm ihtiyaçlarını karşıladığını, kendi yaptığı hesaplarla kanıtlamaya çalışan ex
geri kalan parayla gül gibi geçindiğini anlatır sana! 

Ex aslında bunu ilk önce içine atar, söylemez. Sonra nafaka konusunda  kavga çıkaran taraf olmaktan sıkılmıştır ki başka bir mevzu bulur kavga için. O  konuyu getirir bu paltoya bağlar. Omuzunda duran şeytan , çıkar o paltoyu, benzin dök , yak, ortasına da ex i at  der. Yapma.


Çocuk hastalandığında, ex'in çocuğu alma günü geldiğinde, almasa daha iyi olabileceğini söylersin, hasta olduğunu vs. Bunu anlayabilir ama hastalandığı için götürdüğün özel hastanedeki doktora neden bu kadar para verdiğini sorar nasıl olsa hep aynı ilaçları veriyordur doktor, zaten o doktoru hiç sevmemiştir, hiç bir zaman iyi muayene etmemiştir.

Bekar anne , ileride nafaka ile ilgili yeni bir dava açılacağından eminsen çocuğuna yaptığın tüm masraflar ile ilgili resmi bir dosya tut, faturalar,okul giderleri , kıyafet-okul giderleri,  nafakadan nekadar arttı, artmadı vs.

Sonra bir gün arar der ki , nafaka çok geliyor bana şu kadar azaltacağım , bir ihtiyacı olursa konuşuruz. Gerekirse çocuğu için para harcayacağını söyler.

Gerekmeyecek inşallah.

Çalış. Çalış . Çalış bekar anne. Çocuk sadece senindir aslında.

18 Mart 2014 Salı

Yorgunluk

Evdeki iki kişinin de arkaarkaya hastalanması neticesinde gelir yorgunluk.

İlk hastalanan iyileşmiştir. Anne bitiktir.

Çocuğu akşam erken yatırmak için her yolu denemiş fakat iyileşmiş bir kuduruk, enerjisinin son damlasına kadar harcamaya yeminlidir. Çizgi film açarsın. Koltukta gözlerini dinlendirir gibi yaparsın. Bildiğin uyursun ama.
Bir rüya görürsün.

Çok güzel bir denizde derine dalmışsın. 4-5 metre , yüzüyorsun. ne temiz diyorsun yüzerken, ay ne zamandır tatil yapmıyordum diyorsun. Sonra nefesin azalıyor, çıkıyım tekrar dalayım diyorsun. Kafanı kaldırıyorsun, o da ne sişme bir bot var tam üstünde , onun yanından yüzecek kadar halin yok. botu ittiririm diye bota doğru yüzüyorsun. Sonra uyanıyorsun.
Kalbin ağzında nefes nefesesin. Sonra bir flashback yaşıyorsun. 8 yaşında , silivride 4 metre olmasa da benzer bir denizden çıkamama sahnesini yaşamıstın gerçekten. Ve denizden çıktığında ilk aklına gelen ölüyordum du. Ama etrafta bunu kimseye belli etmemeye çalışıp unutmuştun. Neredeyse 25 sene sonra o anı ilk defa hatırlamak...Yorucu.

Sonra senin uyanışın karşısında şaşıran oğlun yanına gelir, "anne öpiym geçsin" der. "Çok sıcaksın". Ateşin çıkmıştır. Çocuğu geçen gün verdikleri ilaçtan bir doz arttırıp içersin.

Oğlunun da uykusu gelmiştir artık . Uyur.

Sen uyuyamazsın.

Ne çok şey içine atmışsın.  İyi yüzme bildiğin halde , 8 yaşında boğulmak üzereyken bir çocuk neden kimseyle paylaşmaz bunu. Neden korkar, neden çekinir, neden her türlü yükü omuzuna atar. Eşşek kadar kadın olunca da bu huyunu neden değiştiremez?

14 Mart 2014 Cuma

Hastalık

Çocuk bu hastalanıyor işte. Nezle oluyor, grip oluyor, ateşi çıkıyor.

Çocuğun hastalığı ile başa çıkacaksın , yalnızsın.

Çekirdek aile iken benzer durumlarda daha az yoruluyorsun. Mesela sen çocuğa yemek yaparken, diğeri ateşini ölçebiliyor. Endişelisin ama çocuğu senin kadar önemseyen biri var, doğru kararı almaya çalışırken bir fikir daha var.  Gece ateşi çıkarsa biri arabayı kullanır biri çocuğa sarılır.

Ama hastalık halledinde yalnız olmaz çok zor . En az iki kat endişe , iki kat yorgunluk vs...

Ama başa çıkmayı öğreniyorsun.
Gecenin bir vakti arabayla gidiyorsun acile. Doktorlara aynı şeyi 4 kez sorabiliyorsun tabi. Çocuğun senin gözlerinin içine bakarken
"şimdi geçecek , bütün acılar geçer biliyorsun " diyorsun.
Ağlamıyor. Ağlamıyorsun.


Dirayetli bir çocuğun oluyor.

"Anne geçecek biliyorum, azaldı,  daha önce de geçmişti. Bekliyorum" diyor.

Hastalık geçiyor. Ve mutluluğun da iki kat oluyor.

13 Mart 2014 Perşembe

Eşkiya yetiştirmek

Çocuğunu yetiştiriyorsun, etraftan gelecek iyilik, güzellik, kötülükleri nasıl yönetmesini anlatıyorsun. Ancak çocuk bunları yaşayarak öğreniyor, anlıyor. Okulda kavga ediyor, parkta salıncak sırasında sabırsızlanıyor, hakkını yediriyor, hakkını koruyor. Aslan gibi, anneler çocuklarını uzaktan gözlemliyor, yeri gelince müdahil oluyor, diğer çocukları değil kendi çocuğunu ikaz ediyor, teselli ediyor, yol gösteriyor.
Boşanmış anne babaya sahip çocuk bazı konularda aynı konuda farklı yönlendirilebiliyor.
Örneğin güçlü bir çocuğunuz varsa, siz şakalaşırken bile canınızı yanlışlıkla acıtabiliyorsa, diğer çocuklar için tedirgin olabilirsiniz. Çocuğunuzu parkta kendinden küçüklere çarpmaması için , hatta onları koruması için öğütler verebilirsiniz.

Ancak babasının bir gün okuldan aldığı çocuk, bir arkadaşıyla kavgasını anlatır, babası da diğer çocuğun boyuna pozuna bakarak;
-" yahu o senden kısa, bir patlatsan duvara yapışır" der.

Şans eseri orada olan bir öğretmen

-"beyefendi!? eşkiya mı yetiştiriyorsunuz? " diye çıkışır.

Veeee , siz elbette bunu ne çocuğunuzdan , ne babasından duyarsınız. Bunu , boşandığınızı bilen ve bu olaya tanık  bir veli anlatır.

Daha sonra çocuğun okulda kavga ettiğini, dayak yediğini , dayak attığını öğrenebilirsin çocuğun yaptığı bir resimden. Resim şöyle , başka bir sınıftan biri var, bir de kendi sınıfından 7 çocuk. 7 çocuk diğer çocuğa birşeyler fırlatıyor.

Telaşlanır , öğretmene gidersin. Diğer sınıftakinin bu 7 çocuğa vurduğunu , bu 7 si tek tek başa çıkamadığı için bir araya gelip  diğerini etkisiz hale getirmeye çalıştığını anlatır. Öğretmenler arasında , sınıflar arası barış anlaşması imzalandığını , artık sorun olmadığını öğrenirsin. Senin çocuğunun kavgacı olmadığına ikna etmeye çalışır ..
Evde bu konuyu konuşmaya çalışırsın, o da anlatmaya çalışır gözleri dolarak.
Sevmemiş kavga etmeyi.
Eşkiya olmayacak.O na rağmen.

12 Mart 2014 Çarşamba

Sıradan kötülük

Birisi sana kötülük yapıyor. 

Sana yalan söyleyerek başlıyor. Seni çeşitli şekillerde aldatıyor. Aptal yerine konuluyorsun. Ve bir gün aydınlanıyorsun ki aa aaaaaa...

Sonra anlamaya çalışıyosun yapılanları, ihaneti, yalanları , çirkin uslübu. Herhalde diyorsun bir daha yapmaz. Sonra öyle bir büyüterek daha yapıyor ki , karşında 666 kafalı bir yılanla konuşuyor buluyorsun kendini.



Sonra söndürüyorsun kinini, nefretini,  yeni bir atak geliyor, yeni bir cümle, aklının almadığı.Sonra her türlü gardını alıyorsun , zarar görmek istemiyorsun, sen de saldırıya geçiyorsun, onun gibi konuşmaya başlıyorsun ama bu senin bildiğin , tanık olduğun bir yöntem değil, sen yine ve daha fazla zarar görüyorsun kendi söyleminden.
Yürüyen merdiveni ters çıkıyor gibi yoruluyorsun, sonuçlanmayan  kavgalardan. Sesin kısılıyor, zaman duruyor, sol şakağındaki damar bir yere bir tavana çarpıyor. Sen kalıyorsun. 
Sonra kendi kendine sakinleşiyorsun. Hırslanmayacağım diyorsun ama bazen kendine engel olamıyorsun.  Bir bakıyorsun ki, seni tehdit ediyor, bir bakıyorsun ki alay ediyor, bir bakıyorsun ki, aşağılıyor. Bu yılanın hangi kafasına cevap vereceğini bilemiyorsun, cevap veremedikçe sinirleniyorsun, sinirlendikçe kan damarlarında durmak istemiyor.
Müthiş bir duygu yuvarlanması, sinir bozulmaları yaşıyorsun. 
Sonra bir bakmışsın ki alışıyorsun.
Yılan yaşıyor, zarar görmüyor, hala konuşuyor ama artık aldırmıyorsun.

Sonra bakıyorsun, her yer sıradan, her yer kötülük.

Kitap Talihlisi

3 kişiyle kazanma şansı çok yüksek olsa da , bir kişiye gidiyor kitap;
Sevgili Nihal Baysal Koçer , iletişim bilgilerini mail atar mısın? (bekaranneyiz@gmail.com)

Sevgili esra ve hato kato, bir dahaki sefere umarım.

sevgiler,

11 Mart 2014 Salı

Vay/Vah gidene...

Vay/Vah gidene derdi babaannem ruhu yükselen birinin ardından.

Olan oldu, elalem konuşuyor, öyle oldu , bundan oldu, şöyle yapmasaydı, o olmayaydı...

Herşey bitti, Berkin gitti.

Affetme çocuk. Affetme annesi.

Ne bizi, ne katilini!

10 Mart 2014 Pazartesi

Arkadaş

Bazen bir arkadaşın oluyor , ona herşeyi anlatıyorsun , seni anladı sanıyorsun, her söylediğine kafasını sallıyor, anlattıkça anlatıyorsun anlattıkça anlatıyorsun.
Sana verdikleri ilk tepki şunlar gibi ;

"bi daha denesen" 
"ay ben katil olurum valla"
"ayy ne şanssızsın yaaa"
"belliydi ya zaten onun öyle bir tip olduğu"
"nasıl anlamadın ama sen ya"
 "ben olsam donuna kadar alırım"


Sense vazgeçmiyorsun anlatmaktan. Ama bu ve benzer cevapları aldıkça sönüyorsun, kısaltıyorsun, değiştiriyorsun , yorum yapamayacak, cevap veremeyecekleri hale sokuyorsun.

Birgün yeni bir arkadaşın seni dışarı çıkarıyor, küçük bir balıkçıya gidiyorsunuz. Arkadaşın sana evli bir adamla olan ilişkisini anlatıyor. Ayrıldığını. Rakı içiyorsunuz. Birbirinizi yargılamadan anlatıyorsunuz.  Diğer kadını anlıyorsun. Hak veriyorsun. Sana binlerce yalan söylemiş olan eski dostunun, eski olacak olan kocanın, diğer kadına söylemiş olabileceğini anlıyorsun. Susuyorsun. İçiyorsun.

O masadan kalktıktan sonra rahatlıyorsun.

Hayat güzel , Moda'da gece yürümek ne güzel.  

8 Mart 2014 Cumartesi

Kitap çekilişi yapalım


Bir kitap vardı ya hani "Bir Boşanma Avukatının Anıları

Bu kitabı bu post altına yorum yapanlar arasında,12.03.2014'te yapılacak çekilişle birine göndereceğim. 

6 Mart 2014 Perşembe

Karışmayın anneler..

Aktiviteler yapıyorsun çocukla, sosyalleşiyorsunuz diğer çocuklarla ve elbette anneleriyle..
Bu ortamlarda, "tüm çocukların annesi hatta annelerin de annesi benim" edasında ortalıkta olan bir anne mutlaka ve mutlaka vardır .
Senin çocuğun anlamsız bir yerde anlamsız olan bir surat asma gerçekleştirebilir.  Sen çocuğun o sırada , neye kafayı taktığını tahmin ediyorsundur elbet. Ama karışmayı tercih etmeyebilirsin, kendisi halletsin, biraz uğraşsın , hemen yanında bitmeyeyim dersin. Ama malesef ki ve malesef, o "her çocuğun annesiyim" havasındaki kadın, olaya aniden müdahale olabilir.  Sen uygun bir dille kendi haline bırakmasını isteyebilirsin. O Kadın , o sırada sana duyarsız anne etiketiyle başlayan kırksekiz tane etiketi yapıştırmıştır bile.
Çocuklar kendi aralarında , düzenleriyle ,huylarıyla , takıntılarıyla, huzurlarıyla, kavgalarıyla, yaratıcılıklarıyla oynasınlar. Ama olmuyor. 8 çocuğu birer ay arayla doğurduğunu düşünen kadın müsade edemiyor. Çocuklar yarış yapmasınlar , çünkü kendi çocuğu birinci olamazsa üzülecek, üzülmesin diye hepsi birinci olsun istiyor. Dev anne sadece bir oyunun başlagıç ve ortasında karışmadı o da dev annenin çocuğunun  birinci olarak başladığı oyun.... Birinciliği kaptırana kadar çok iyi gidiyorlardı.
Çocukların güvenlikleri dışında asla çocuklara karışmıyorsundur. Ama diğer büyüklere bunları nasıl izah edeceğini de bilemiyorsundur.

5 Mart 2014 Çarşamba

Deniz Seki & Sözyaşlarım

İrini akıtmak gerekiyor bekar anne, yeni boşandığında..
Arada bir dalga dalga vuruyor kayıbın yası, isteyerek boşanmış olsan bile.

Boşanmanın ilk zamanlarında Deniz Seki -Sözyaşlarım'ı dinleyebilirsin.  Bu cd kesinlikle bitmiş, geri dönülmesi imkansız  bir ilişki ardından ortaya çıkmış.

Bitti , yeni boşananlar için en vurucu şarkı olacaktır. Kendine, kalbine yazılmış bir şarkı.Kendine, kalbine  verdiğin söz...
Otur , ağla , camı aç, birşeyler iç, yalnız kal biraz...
Hepsinin geçeceğini bil.
Kendi omuzunu sıvazla. Geçecek.
Bak belki de geçmiştir. 

  1. "Suya Hapsettim" - (5:25) - (Söz & müzik: Deniz Seki)
  2. "Herkes Kendı Yolunda" - (4:20) - (Söz: Ülkü Aker, müzik: Giannis Parios)
  3. "Aşk Müzikali" - (4:31) - (Söz & müzik: Deniz Seki)
  4. "Hayallerim Hayal Oldu" - (4:43) - (Söz: Deniz Seki, müzik: Deniz Seki & Murat Yeter)
  5. "Soyadımı Sen Yaz" - (4:30) - (Söz & müzik: Deniz Seki)
  6. "Uyan" - (3:37) - (Söz: Deniz Seki, müzik: Rosario Flores)
  7. "Soysuz Şövalyeler" - (4:29) - (Söz & müzik: Onur Baştürk)
  8. "Kork Benden Bundan Sonra" - (4:25) - (Söz: Deniz Seki, müzik: Deniz Seki & Murat Yeter)
  9. "Bugünlerde" - (3:42) - (Söz & müzik: Deniz Seki)
  10. "Bitti" - (4:33) - (Söz & müzik: Deniz Seki)
  11. "Soyadımı Sen Yaz" (Versiyon II) - (3:56) - (Versiyon: Sadun Ersönmez)
  12. "Aşk Müzikali" (Versiyon II) - (3:38) - (Versiyon: Murat Yeter)

4 Mart 2014 Salı

İlk Borç....

Tavşanlar gece etkinlik yapabilirmiş. Gözleri karanlığa ya da az ışıkta görmeye uyumluymuş.  Birden güçlü bir ışık kaynağı, göze tutulduğunda geçici körlük gibi durum ortaya çıkarmış ve hayvan kendini tehlikeye atmamak için (koşarken bir yere çarpmak ya da düşmek) hareket etmezmiş. 
İlk defa çok parasız kalıp , ilk defa borç istediğinde de böyle olacaksın.

Borç yiğitin kamçısıdır demişler. Buna güveneceksin önce. 

Eğri oturup doğru yazalım , çok para kazanmıyoruz, kazandığımızı kredi kartına veriyoruz.

Çok büyük ihtimalle cebinde 5 kuruş paran yoktur. Maaş gününü bekliyor olabilirsin. Boşanma kararını kafanda verdikten sonra işine çok daha sıkı bir şekilde sarılman gerekecektir. Ama başaramayabilirsin. Dünyan altüst olduğunda , min.9 saat geçirdiğin bir mekanda sanki herşey normalmiş , aklın işteymiş, sanki aklında sadece işten çıkıp alacağın sütü unutmama derdi varmış gibi yapmak zorunda kalabilirsin. Ve bu zorunluluk seni çok yoracaktır.Ve havlu atmak isteyebilirsin . 
Eğer havlu atarsan, alternatiflerini hazırlamak zorundasın . Mesela işten ayrılacaksan-4 ay sonra yeni bir iş bulma umuduyla- bankaya belli bir süre seni geçindirebilecek bir ihtiyaç kredisi için başvurabilirsin. Tabi korkacaksın bu başvuruda , ya iş bulamazsam zamanında vs. karın ağrılarıyla..
Sonra bankalar icat olunmadan evvel insanların yaptığı gibi borç isteyeceksin. 


Ama o da ne. Daha önce hiç borç istememisin ki. Kuyuğu dik tutarak nasıl yapacaksın. 
Telefon defterini gözden geçireceksin. Maddi sıkıntıda olmadığını tahmin ettiğin insanların ne kadar az olduğunu göreceksin.  Birini arayamaya karar vereceksin. Maddi kaygıları yok eminsin. Kalbin
gümgümgüm atıyor. Arıyorsun okul arkadaşını. 
Boşanma kararından bahsediyorsun, şirketten alacağını ay sonunda alabileceğini 30 gün sonra ödeyebileceğini söylüyorsun. 
Bir sessizlik oluyor. O zaman pişman oluyorsun  boşanma kararına bile.  Olma. 
Arkadaşın biraz sıkışık olduğunu , parayı verebileceğini, ama ay sonu ödemezsen zor durumda olacağını söyleyecektir. Para nın ne için lazım olduğunu soracaktır. Avukat için diyeceksin. 
Sessizlik olacaktır.
O an neden daha önce borç istemekten çekindiğini hatırlayacaksın. Reddedilmekten. 
Sonra arkadaşına teşekkür edeceksin. Şirketten alacağını öne çekmeye çalışacaksın.  Sonra bankaya gidip paşa paşa ihtiyaç kredini çekeceksin.
Bir daha aynı duruma düşmemek için daha çok çaba sarfedeceksin.   Düşmeyeceksin.         

3 Mart 2014 Pazartesi

Vavien

Vavien elektrikte bir devre tipi aslında bekar anne. Bir devreyi iki yerden kumanda etmene yarar. 

Vavien Bir film . Nefis bir film.
                                                      Bir kadın. Bir koca. Birkaç mutsuzluk.
                          




Aradan zaman geçti.

Boşanma evresi.

Filmi hatırladım . Karısı kadın şeysi örüyordu kocasına. Hırkası. Kadın renginde. Hardal sarısı en sevdiğim renk.

Seyrederken diyorsun ki , ulan para için......... , uçkur için ......................?

Bu film varya ..Abartılı değil. Mutsuzluğu abartısız.

Filmde karısından iğrenen , iğrendiği halde dürüst olup boşanmayan, karısının sakladığı paraları bularak, karısının  paralarına  göz koyan, karısını ortadan yok etme planları yapan bir koca var.

Geç karşısına , deki olmuyor bitti.
Kadın acısını çeksin, yasını tutsun, hayatına devam etsin.
Kadınlar var, bu adamlardan başka hayatları yok. Kurguları yok. Yeni durumlarda yeni hayat kuracak özgüvenleri yok. Acı çekeceklerini bile bile istiyorlar bu adamlarla bir arada yaşamayı.
Adamlar var, yalnızca çocuk doğurdu , yemeğini yaptı diye mecbur hissettiği kadına eziyet çektirerek, kendini soğutmaya çalışarak, kadından kurtulmaya çalışıyor. 

İlişkiyi en iyi özetleyen diyalog ;

- ben öldüğümde ne düşündün?
- sevilay diye bağırdım...


Mutsuzluğu anlatıyor film. Seyrederken kaburgalarının altında oluşan mutsuzluk bulutu büyüyor sürekli . Film bitince de mutsuz hissediyorsun. Böyle bok gibi bakıyosun.
 

İzlenir.Tekrar.

2 Mart 2014 Pazar

Sis

Diyelim ki ofiste açılan  cam kenarında oturan , katın en şanslı iki kişisinden birisisin. Şöyle bir baktığın zaman çok yüksek, çok çirkin, altın sarımsı renkli bir bina görüyorusun.  (>20)

Müthiş bir sis oluyor bazen ve bu bina gözükmüyor olabilir. Onun orada olduğunu bildiğin halde o sis manzaranı değiştiriyor ve sen için için seviniyor bulabilirsin kendini.

Sorun orada.
            Bazen görmüyorsun.
                                   Orda biliyorsun.

Hayatında bu sisi kendin yaratmış olabiliyorsun. Bir sorun var. Sorunu çözmek için uğraşmak zor geliyor. Sis indiriyorsun, hoooop yok olmuş gibi oluyor. Olmuyor çünkü için rahatlamıyor.
Sis olduğunda sorunla birlikte güzellikleri de göremiyorsun. Bazen sorunu görmemek için buna katlanıyorsun. Katlandığın şeyin sonucu, hayatını kaçırmak olabiliyor. Katlanıyorsun. Bunu kabulleniyorsun.  


Sis önemli.                       
                Sis tehlikeli.           

Alışkanlık yapabiliyor. Kolayına gelebiliyor.

Halbuki sorunla boğuşacak gücün, tahammülün olduğunda sis dağılıp güneş açıyor.


                         

1 Mart 2014 Cumartesi

Kitap

kısa hikayeler var.
                  kanunlar var.

Dış görünüşe aldanmak
anneye düşkünlük
erken yaş kararı
ayak fetişisti
çocukları paylaşmak
şiddet-dayak
kıskançlık
geç kalan azilname
yalan mı başka kadın mı
yeni bir anahtar
niye beni boşadın
çocuk istiyorum
tabloları ayırma
tanıma
günlük
davalı kusursuzsa

vb hikayelerden oluşan.

İnce bir kitap

Evlenmeden önce okunması gereken bir kitap .

Avukat olmayı çok isterdim ama kafam sayısal çalışıyor.

Sevdim kitabı.