31 Temmuz 2014 Perşembe

Kedi

Çocukluk arkadaşım var , çok sevdiğim..Aynı yerde büyüdük, kedi , köpek içinde..Ama büyüdükçe kediden nasıl korkmaya başladı, nasıl iğreniyor hale geldiğini anlayamadım..Ben lisedeyken İzmir'e taşındıklarında, yaz tatilinde onlara gitmiştim, bir haftalığına. Babası bizi bir balıkçıya götürmüştü ama arkadaşım alelade yürüyen kediyi görüp cıyak cıyak kaçmıştı içeri. Ben de onunla birlikte içerdeki mutfağın yanında yemek zorunda kalmıştım.
Dün, arkadaşımın yurtdışında yaşayan diğer en yakın arkadaşı da bize dahil oldu , üçümüz balıkçıya gittik. Ama telefonla randevu alırken dedim ki "kedi varsa olay çıkar." Yokmuş..
Neyse gittik, şahane bir masamız var, ve yine o alelade yürüyen kedi sahneye çıktı, yurtdışından gelen, kedi görmesiyle birlikte eteklerini oynarak , kediden en uzak noktaya kaçtı , avaz avaz elbette. Onu gören diğer arkadaşım da benzer şeyleri yaptı. Ben sigara içmeye devam ettim.
Yan masadakiler biz tutarız , aman korkmayın falan dediler. Yok Allah ikna olmadılar. Sonra bir garson kediyi enseledi , bu seferde ikisi " aman şimdi bizim yüzümüzden yapmayın yani" dediler. Garson güldü ..
Kedi gitmesine rağmen canıııım masada oturamadılar, duvar kenarında iki minder vardı oraya tünedik.Bizim terkettiğimiz masaya 3  kişi oturdu, onlara mı takılsam diye düşündüm.
Tünediğimiz kenarın duvarı 3-4 metre yüksekliğindeydi. Biz oturduktan sonra aynı kedi duvarın tepesine çıktı, ordan denizi seyretti ve orada uyukladı. Ben de arada bir kediye baktım.
Gece geç olup kalktığımız vakit kediyi gösterdim, yine bi bağırış çığırış...
Eve gittim.


27 Temmuz 2014 Pazar

trt-radyo3-88.2

Gün yavaş geçsin istedim.
Eskiden walkman ile radyo dinlerdim. Okulda, yolda, uyurken..
Dinlediğim şeyleri hatırlamaya çalıştım. Şimdinin hiç komik olmayan Beyaz’ı dinlerdim. Kaybedenler Klubünü..Karabiberim sıkça çalardı, değiştirirdim.
Aslında müzik kültürüm çok zayıf. Dinler geçerim, güzelse güzel işte ne var yani şeklinde..
Bugün radyo açtım. 88.2 trt-3 . Babam hep dinler.
Oğlan babasında. Evi temizledim. Radyo hep açıktı. Film müzikleri ile ilgili bir bölüm vardı.   Şarkıların tarihini anlatıyorlar. Caz dinledim,  sanatçıların nasıl yeni bir akım yarattıklarını.. Not almadım. Aklımda tutmaya çalışmadım. Sadece dinledim birbirinden güzel şarkıları.
Saat 21:00’e geliyor. Aptal saptal reklam cıngılları , birbirinden korkunç, rezil haberler yok. Dinginlik , duygular , doğa, yaşam var.

Sakinleşmek var, yoluna bakmak…

25 Temmuz 2014 Cuma

Tatil anıları'14

Ex , oğlan  ve ben tatile gittik. 4 gece ..

Geçirebileceğimiz en sorunsuz, en bulaşıksız, en mesafeli tatil oldu. Yanyana iki oda,benim ki serin , onunki hamam, oğlan babasında uyudu..
-----------------------
Ex'in kronik bir iş sorunu vardır. Hangi iş yerine giderse gitsin, bir huzursuz, bir mutsuz, herkes ona cephe...
Yemekleri beraber yedik. O öğle yemeğinden önce, o kadar çok telefonla konuştu ki, daralmış olmalı, başladı vıdıvıdıdvıdıdvıdıdvıvı anlatmaya. İlk tur anlattı..Beklenen tepkiyi alamayınca, aynı hikayeyi yine anlatmaya başladı.
-Anladım anlattın ya az önce.
-Ama vıdıvıdıdvıdıdvı

Ufaklık bana döndü...
-Anne, hala konuşuyo ama di mi? kikirkikirkikir....
-Evet annecim...hala...
-Ya siz şimdi birlik oldunuz ama -konuya dönerek-vıdıdvıdıvıdı

Oğlan gülme krizine girdi...Ağzındaki lokmayı yutamadı...
---------------------
Akşam futbol oynarlarken , ben deniz kenarında şezlonga uzandım, yıldızları seyrettim.
---------------------
Erken uyuyan ufaklık nedeniyle odaya tıkılan Ex'in aksine, çimenlerde keyif yaptım.
---------------------
İş yerimden ne kadar bunaldığımı farkettim. Kendim için uyduruk uyduruk iş planları yaptım.
---------------------
Sadece 1 gece akşam yemeği masasına konulan şamdanı , açık büfe den tıkabasa doldurduğu tabakları sığdıramadığından kenara langırt diye koyan,  Ex , şamdanı tuz buz etti. Çıkan sesten çocuklar çok korktu. Bu, kazara herkesin başına gelebilecek bir durumken, Ex'in o şamdanı alış , kaldırış ve tuzbuz ediş sahnesinde aklından geçenleri bildiğim , hangi hırs ve takıntılarla onu hunharca yerinden ettiğine emin olduğum için bu adamla herhangi bir bağım olmadığına şükrettim. Yemeğimi yemeğe devam ettim.
----------------------
Kendi otel , uçak masraflarım ve oğlumun tüm masraflarının yarısını  karşıladım.
----------------------
Sincap gördüm. Hatta elimden yemek yedi. Farelerden neden hoşlanmayıp sincap sevdiğimizi düşündüm.
----------------------

Çok şükrettim..

22 Temmuz 2014 Salı

Acı Biber

Çok komik, birbirine çok yakışan bir karı koca, 3-4 yaşlarında çocuklarıyla yan yana düştü masalarımız.
Anne çocuğa yemek yediriyor. Açık büfe ...
Biz de ex , ben , minnoş bir masadayız..Bu yemek macerası başka bir yazının konusu olsun...
Neyse ,yan masadaki çocuğa yanlışlıkla acı biber vermiş annesi. Bastı ufaklık çığlığı..Ağlamaya başladı .
Anne  "Aaaaaa, şimdi bizim bu yaşadığımıza ne denir biliyor musun? DEJAVU hahhahhaaa"
Anne daha önce de nasıl yanlışlıkla acı biber yedirdiğini, biberin ucuyla  , sapı arasında acılık farkı olduğunu anlatmaya başladı gülerek..
Baba "Ayayayayyyyayyya uffffffffffff ben de yandım ya....hemen domates yiyim...bak sen hiç domates yememiştin ama bak bu işe yarar."
Baba domatesin kabuğunu sıyırarak ufaklığa yedirir. Ufaklık burnunu çekerek domates yer. Biraz daha yavaşlar ağlaması ...Anne - baba beşlik çakar...Domatesi de yutturduk ohohhhh ohh diye...

Böyle yaratıcı , uyumlu, mutlu, güleryüzlü çiftleri görmek , sorunları eğlenceli şekilde çözmelerine tanık olmak
çok eğlenceli...Karşımda kendi yemeğinden mutsuz,oğlanın et yememesine söylenen, off çok güneşli bir yere oturmuşsun diye ömrünü çürüten bir Ex'e rağmen..

17 Temmuz 2014 Perşembe

Anahtarlık

Boşanma/boşanamama , oğlanı ex'e vermek zorunda olmanın başlangıcıydı. Bazen carcarcar konuşup bazen de sokaklarda amaçsızca, plansızca tek başıma,günlerce gezesim vardı. Vapur'a binmek iyi gelir ya herkese, binmiştim ama beşiktaş'a değildi bu sefer..Eminönü..Aylak aylak yürüdüm..Sultanahmet'e gittim. No thanks falan dedim birkaç kez...Halbuki bildiğin Türk'üm ama sırt çantam bi yabancı havası mı veriyordu ne? Neyse köfte-piyaz yedim.. Yürüdüm yürüdüm yürüdüm...

Bir Müze önünde durdum..Türk ve İslam Eserleri Müzesi...Meydan kalabalık gelince müze de kimse yoktur hem de serindir, hem de müze kartım var diye içeri girmiştim. Halbuki "Muhteşem Yüzyıl"'ın meşhur pargalısının sarayı imiş , çok ziyaretçisi olduğu bir güne denk gelmişim..İçeri girdim , ama kimse yok gibiydi..Toplasan 3 kişi .. Hiç ilgimi çekmeyen , ama her eserin altında yazan herşeyi okudum..Neden bu kadar az müzeye gittim şimdiye kadar dedim, bundan sonra daha çok gidicem..


Sonra Cizre kapısını gördüm , kocaman , upuzun..Kapı gibi adam dedikleri bu kapıdan mı geliyor ne , haşmetli...Çok görkemli bir kapı ama "kapı tokmağı" daha bir başka.
İnsan bir kapı tokmağına vurulurmuymuş..İki ejderha sanki ortaki aslanı koruyorlarmış...o aslan benmişim de ejderhalar annemle babammış .Esasen iki tokmaklı kapının tokmaklarından biri Berlin'e ya da Danimarka'ya kaçırılmış ..Diğerini de bana verseler , kendi kapıma assam , bir daha kimse bana zarar veremese istedim, hem de çok...


Müze çıkışında hediyelik eşya satan bir yer vardı, bu tokmağın anahtarlığı.. Aldım onu. Gerzek peluşlu anahtarlığımı çıkardım, ejderli aslanlı, anahtarlığımı kullanmaya başladım.
Benim yeni hayatıma alışırken, inançsızlıklarımdan  sonra yeni inançlarımın başlangıcıdır bu anahtarlık. Bundan sonra, kimse beni bu şekilde üzemeyecektir, inanıyorumdur.




Alıntıdır:
Cizre Ulu Camisi’nin ejder figürlü (Dragon) kapı tokmağı 1964 yılında Türk ve İslam Eserleri Müzesi’ne götürülmüştür. Kapı tokmağının diğer kolu daha önce Berlin Müzesi’ne kaçırılmıştır. Türk sanatı yönünden son derece önemli olan bu eseri Erdem Yücel yayınlamıştır:
Cizre Ulu Cami kapı tokmağında başları sağ ve sola dönük, ön ayakları ile birbirine bağlı iki ejder figürü esas kompozisyonu meydana getirmektedir. Ejderlerin vücutlarının orta kısımlarında birer düğüm, kuyruklarında da doğan veya kartala benzer başlar görülür. Ağızlar açık adeta gövdeyi ısırır durumdadır. Kulaklar sivri, gövdeler balıksırtı motiflidir.



XI.-XIII. Yüzyıl Anadolu Selçuklu sanatında buna benzer hayvan tasvirleri, ejder ve yılan figürleri çok sayıda kullanılmıştır. İslâm sanatında da ejder figürlerinin ayrı bir yeri vardır. Orta Çağ İslâm dünyasında ejderler kapı tokmağı ve hem de yapıyı her türlü kötülükten koruyan bir muhafız olarak düşünülmüştür. Bu motifin kaynağı Orta Asya Çin sanatı olup, buradan Sasani, İskit, Hun sanatına girmiş, on iki hayvanlı Türk takviminde yer almıştır.



Türk ve İslam Eserleri Müzesi’nde bulunan Cizre Ulu Camisi’nin kapı tokmağı Orta Asya, Selçuklu ejder figürlerinin tipik bir örneğidir



XI.-XIII. Yüzyıl Anadolu Selçuklu sanatında buna benzer hayvan tasvirleri, ejder ve yılan figürleri çok sayıda kullanılmıştır. İslâm sanatında da ejder figürlerinin ayrı bir yeri vardır. Orta Çağ İslâm dünyasında ejderler kapı tokmağı ve hem de yapıyı her türlü kötülükten koruyan bir muhafız olarak düşünülmüştür. Bu motifin kaynağı Orta Asya Çin sanatı olup, buradan Sasani, İskit, Hun sanatına girmiş, on iki hayvanlı Türk takviminde yer almıştır.


Türk ve İslam Eserleri Müzesi’nde bulunan Cizre Ulu Camisi’nin kapı tokmağı Orta Asya, Selçuklu ejder figürlerinin tipik bir örneğidir

XI.-XIII. Yüzyıl Anadolu Selçuklu sanatında buna benzer hayvan tasvirleri, ejder ve yılan figürleri çok sayıda kullanılmıştır. İslâm sanatında da ejder figürlerinin ayrı bir yeri vardır. Orta Çağ İslâm dünyasında ejderler kapı tokmağı ve hem de yapıyı her türlü kötülükten koruyan bir muhafız olarak düşünülmüştür. Bu motifin kaynağı Orta Asya Çin sanatı olup, buradan Sasani, İskit, Hun sanatına girmiş, on iki hayvanlı Türk takviminde yer almıştır.



Türk ve İslam Eserleri Müzesi’nde bulunan Cizre Ulu Camisi’nin kapı tokmağı Orta Asya, Selçuklu ejder figürlerinin tipik bir örneğidir.” 

14 Temmuz 2014 Pazartesi

Messi misin nesin?

Artık büyüdü. Maç falan izliyoruz birlikte, iddaalı olanları elbet. Dün Almanya savunucusuydu. hediyesine seyrettik. Ben Arjantin tarafıydım - kalp kalp kalp kalp....

Sürekli Messi'ye saydırdı..
Nihayet yumurtladı ki "Bütün kızlar Messi'yi seviyomuş...Ne yani çok mu yakışıklı , çok mu gol atıyo ne yaaa"

Hah dedim çok yakışıklı , çok gol atıyo..

Evde Almanya ,Almanya Almanya diye uzun bir tezahurat sürdü...Dayanamadı tabi maçı bitirmeye..Ben de..

Gece uyandı davulcudan hemen önce;

- Anneeeeeeeeeeee kim kazandı ..
- Almanya , 1-0
- Aptal  Messi

4 yaşında Messi formasıyla fotoları var, sabah onları gösterdim. Ben bebekmişim nerden biliym ..dedi..

Messi misin nesin ne biliym?


9 Temmuz 2014 Çarşamba

Zevk değişim-dönüşüm

Evde tadilat bitti. Çok becerikli, zevkli, hızlı  bir ustaya denk geldim. İnanılmaz...
"Ya abla çok güzel oldu ama ya" diye telefon açıp beni işten evi görmem için çağırdı.
Ne istediğimi anlattım, anladı, daha güzelini yaptı, çok makul bir fiyata...

Şimdi koltuk, yatak, dolap zamanı..

Zevklerim o kadar değişmiş ki..

Gri ye bayılıyorum şu an...Fazla renk istemiyorum. sakin olsun herşey. Yormasın. Fazla eşya olmasın. Sehpa üstünde örtü olmasın, perdeler amacına hizmet etsin, çamaşır makinası tek programlı olsun, mutfakta küçük beyaz eşya bir tek kettle olsun, halı olmasın, misafire de kendimize de kullanacağımız tek bir yemek takımı olsun, çiçek belki bir tane olsun, ... Evi sadeleştiriyorum.

Ve tek başına karar vermek ne büyük zevkmiş, paran yettiğince, içine sindikçe, oğluna sordukça...

25 yıl sonra en mutsuz anımda karşıma çıkan Pinokyo bisikletimi duvara asmak için zımbırtıdan alacaktım ki , ufak bir bisiklet parasına, aparat almak ahmakça geldi. Babam Sağolsun , "ben hallederim" dedi.
Görmekten sürekli mutluluk duyduğum bisikletimi  duvara astık.


Evim şahane!

4 Temmuz 2014 Cuma

Bugün

Yaşlı teyze gibi hissediyordum sabah.. Yağmur mu yağacak, kemiklerim mi ağrıyor ne..

Bir kaç gün önce siparişini verdiğim, tamamen unuttuğum kargo geldi.


Var mı bu defterleri hatırlayanlar?

Ofisteki genç mesai arkadaşlarıma gösterdim.."Hıı güzelmiş" dediler.

Yaşlanıyorum. Ama anılarımı severek yaşlanıyorum..

2 Temmuz 2014 Çarşamba

Hadi boşanın!!

Sınıfından çok sevdiği bir arkadaşı var. Çok iyi anlaşıyorlar. Ebeveynleri birlikte. Annesi ve oğlumun arkadaşı bize geldiler. Anne çok tatlı. Sohbet muhabbet, kahve falan derken birden gülerek ,

-Bizim oğlan da bizim boşanmamızı istiyor. dedi.
-!?? Çok mu kavga ediyorsunuz yanında , ya yapmayın..
-Yok canım, (tahtaya vurarak) Senin oğlan , benimkine "benim iki evim var, iki bisikletim , iki yatağım var, annemle oraya, babamla buraya gidiyorum ....vs diye öyle bir anlatmış ki, pazar günü yatakta ortamıza yattı, hadi ama boşanın yaaa ben hep aynı evde mi olucamm, diye bağırdı. Sonra öğrendik ki sizin ki imiş ilham kaynağı..

Neyse gittiler falan.. Bilemedim ne düşüneceğimi, ne diyeceğimi. Oğlanla konuşsam mı , ne desem , ne demesem..
Vazgeçtim. Konuşmadım. Onun ne aşamalardan geçtiğini , ne kadar zorlandığını hissedebiliyorum . Büyük ölçüde de atlattığını biliyorum. Çok sevdiği arkadaşıyla da ne konuşup ne konuşmayacağını kendi belirlesin.
Bence...



1 Temmuz 2014 Salı

Sabah sabah..

İşe varmama az kala , sağa çekilmiş,hararet yapmış bir otomobil, otodan inmiş , sırtını duvara yaslamış, güneş gözlüklerinden ağlamasının farkedilmediğini sanan, sigara içen bi kadın gördüm.
Çektim arabasının önüne. İndim. Gideceği yere bırakabileceğimi söylediğim an daha çok ağladı. Zar zor servis çağırdığını söyledi. Yapabileceğim bir şey olup olmadığını sordum . Kollarını havaya kaldırdı , konuşamayarak yine ağladı. Arabaya ağlamadığı belliydi. Sırtını sevdim. "Herşey geçer" diyebildim. "Sabret.."
Döndüm arabama bindim. Malbuş yaktım bi tane...Gözlerim doldu, o ışıklardan sola döner dönmez..
İyi olsun dedim. Şükrettim bin kere...