30 Aralık 2013 Pazartesi

BUZ kütlesine sırtını dayamak

Geçirdiğin psikolojik etkilerin fizikler karşılığı bu .

Sinirlendiğin , üzüldüğün , yıprandığın zaman kan beynine, sinirlerin yerlere, ruhun göklere, tüylerin dikine giderken sırtın dünyanın en buz en büyük buz kütlesine dayanır.

"Şu yorgun gönlümü yormayın artık"

28 Aralık 2013 Cumartesi

Patronun oğluna evlilik tavsiyeleri

Bu tavsiyeleri içinden yapsan daha iyi olur bence .

Yüzük takmayı severdim ama boşandıktan sonra asla herhangi bir yüzük takmadım artık sevmiyorum.

Şimdi bir toplantıdasın patronun oğlu da yeni nişanlanmış olsun ve hep yüzüğüyle oynuyor. Sen kendini tutamayıp şöyle diyebilirsin ;
-Bak jrpatron, ya çıkar ya tak , uğursuzluktur.
Şimdi bu laf ağzından çıkarsa soru cevap kısmından  ya da sonraki süreçten muaf olamazsın.
Ve diyelim  ki patronun oğlu ertesi gün bilmemne marka bilemem tabi ne model nişan yüzüğünü kaybetmiş olsun.
Gözler sana çevrilir.
Gudubet uğursuz karı, yüzüğümde gözü kalmıştı yargısı oluşmuştur bile. çok geç..Sen hem dul hem uğursuzsun artık tescillisinden.
Şimdi nişanlanılan kız adı Şanslı olsun.
 O da zırt pırt ofise geliyo olsun. Senin bu çift ile ilgili keskin fikirlerin oluşsun, bizim jrpatronun bittiğine dair.
Ancak senin alnında duran uğursuz damgasıyla aşağıdakileri söyleme;
-Şanslı şanslı, sen şansızsın
-Ya seni sömürüyo nasıl görmüyorsun
-Annen bile bu eve ne gerek var diyor , annen!
-O fiyata kira mı olur, bak 2014'te neler olacak?
-m2 si 150 Avro duvar kağıdı mı?????

Uzar gider liste.....
Ama sen bir tek şunu sesli söyleyebilirsin;
"İleride bugünleri düşündüğünde değiştirmek isteyeceğin bir şey olmasın. Duvar kağıdı , ev vs. bunları değiştirirsin. Ama evlenirken yaşadığın mutluluğu , heyecanı, coşkuyu değiştiremezsin"



25 Aralık 2013 Çarşamba

BEDDUA

Benim gündemim değil ancak beddua manşet olduğu için ;

Günahsa günah, dönerse döner, eden mesuldur. Bedduayı eden sarsılarak ediyorsa , yalvarıyordur , çok acı çekiyordur, can vermek istiyordur, beddua edene kadar o kadar çok yalvarmıştır ki , karşılığını ya görmemiştir ya görememiştir. Belki beklemesi gerekmiştir ama artık küsmüştür..

Beddua edilenin , ilk savunması " zaten döner dolaşır seni vurur heee" repliğidir. 3,5 atıyor olmakla birlikte kışkış etmektedir.

Beddua, cayır cayır yanan yürekten gelir. Allah'a değil haksızlığa isyandır. Edene döneceğini biliyorsan , sukünetini koru ..

Mesela ölsün istedin.Gidenin, gençliğin olduğunu düşünüp, gerçekten toprağa gömülsün istedin. Toprağa ayağınla basarak yerin altında olduğundan, toprağı sıkıştırarak çıkamayacağından emin olmak istedin.  Beddua ettin.
Dilerim senin acını doğru anlayacaktır.

                                                        SABREDECEKSİN.

Bunlar geçecek ve sen şükredeceksin.

24 Aralık 2013 Salı

Kırmızı Kürek

Çocuğunla başbaşa ilk kez tatile çıkıyorsun diyelim boşandıktan sonra.

Panik olabilirsin, heyecanlı olabilirsin, tuhaf hissedebilirsin, ama gitmek iyi gelecektir.

Eşyaları her zamanki gibi bavuluna yerleştirdin. Bavulun 2/3'ü çocuğunun eşyalarıyla dolu olsun.
-ilaçlar  : ok
-mayo   : ok
-havlu   :ok
-.........   :
.
.
.
.
Listeni tamamladın , 8 kere kontrol ettin. Ve tatil yerindesin.

Odaya yerleştin.
                             Deniz kenarına gitmek için hazırsın...
                                                                                         O da NE?
Kova-kürek-tırmık üçlüsünü unutmuşsun..
                                             Derin bir nefes al.
Şükret.
Eski kocanla birlikte olup unutsan, o tatil zehir olurdu. Kendi kendine de zehir etme tatili.

Al çocuğunu , git kumsala ...
Deniz dalgalı olsun o gün ...kumdan kule yap çocuğunla...

O da ne ?

Deniz sana en büyük dalgasıyla kırmızı bir kürek getirip kumdan kaleni yıkmadan yanına bıraksın..

Mutluluk budur.

Şükret.

















23 Aralık 2013 Pazartesi

Play Station, Xbox, Ipad, VS.

Bu aletlere aşırı tepki veren insanlardan değilim. Şehir çocuklarının evde olmasının bir karşılığı malesef. Ipad ise; Allah gani gani rahmet eylesin Steve Jobs'a , mekanı cennet olsun, kalbimdeki yeri bambaşka. Ipad başka bir yazı konusu olsun.

Boşanmak, konforunun değişimi sebebiyle de etkileniyor çocuklar. Diyelim evliyken ortak evinizde olan playstation3, boşanınca babanın evinde olur haliyle ,kendisi aldığından. Zaten Playstation2'de vardır evde. Ancak bunun şöyle bir hikayesi olsun;

Diyelim ki playstation'ın ilk furyasında para vermek istemeyen eski koca, playstation2 çıkınca alsın. O zamanın parasıyla kaç para hatırlama ama önemli bi para. Şimdi bu alet oyun cd leriyle çalışıyor malum. Ve bu oyunlar da ciddi rakamlara satılıyor-orjinallerinden bahsediyorum. Ve diyelim ki eski koca, bu aleti KIRDIRIYOR ve alet bozuluyor olsun. Asabı bozulan eski kocayı mutlu etmek için , 2. playstation 2'yi sen aldın mesela.  Sonra 3. çıktı onu da ex almış olsun. Yani iki kişilik evde iki tane ps var. Boşandınız , kim ne aldıysa onda kalsın. 2 sana kalır 3 ex'de..

Ve sen güzel bekar anne, çocuk kendini fazla kaptırdığı için kendi evinde ps izin verme. Buna mukabil çocuğun babası, Xbox alsın ve wii alsın. Çocuk buradaki oyunların dibine vursun sana geldiği zaman da kıpkırmızı gözaltları, ağrıyan bir başı olsun. 

Naparsın, napmalısın, naapsan rahatlarsın?

Medeni isen ex kocayı arar konuşursun . Diyelim ki aradın ;

-Ya çocuğun başı ağrıyo, gözleri kıpkırmızı , kaç saat oynadı?
-Yaaaaa evdeyiz işte hava soğuk , napalım , çocuk istiyo......bıdıbıdı.....bıdıbıdıbıdıbıdıdbııdbııdıı
-Başı ağrıyo başı, bu yaşta çocuğun başı ağrır mı?
-Üşütmüştür ondan ağrıyodur başı , yeşil beresini takıyosun kaç kez dedim sana mavi beresini tak diye bıdıbıdıbıdı...Ayrıca çocuk çok istiyo, mutlu oluyo..................bıdıbıdıbıdıbıdııı...

-Köprüden atlıcam baba çok istiyorum dese böyle mi yapıcaksın..
-..................................................................................................

KÜT telefonu kaparsın.

Hiç telefon etme.
İşe yaramaz.
Konuyu algılayamaz.
Saldırıya geçer, örn: bere
Sinirlenirsin.

Becerebiliyorsan çocuğunu eğit. O yaşa gelmiş başka birinin çocuğunu eğitmen mümkün değil.

21 Aralık 2013 Cumartesi

Böyle saçlı anne veliler

Aşağıdadır ;

Ama bu kadar da güzel değil tabi..

Mesela saçları böyle dışarı doğru, her ama her  gün fönlü olan , çocuğunun sınıfında  bir veli olsun , çalışmayan ve evli.
Ve mesela her gün bu kadınla karşılaşıyosun çocuğunu okula bırakırken.
Bu kadın sana kendini yetersiz hissettiriyor mu?
Her sabah 6 da kalkıp bu saç için uğraşıyor ya da her gece yatmazdan evvel bigudilerle rahatsız rahatsız uyuyor olmalı . Her ikisi de bağzı bekar anneler için fazla karikatüristik değil mi? Sabah 6 da kalkıp saçla uğraşacağına ;
-Sabah işe giyeceğin kıyafetlerini ütülersin,
-Tavana bakarsın,
-Çocuğun ayakkabılarını temizlersin,
-Gözlerini kapar tekrar uyursun yani di mi?
Ama kadın kalkıyor bu saçla her ama her gün çocuğunu okula bırakıyor hafif makyajlı.
Sen napıyosun,  didik didik olmuş saçlarını , 3 km sonra gireceğin kavşaktaki trafik sıkışıklığına güvenerek arabada tarıyorsun. 2. kavşakta dün geceden kalan makyajını siliyosun. Son kavşakta rimelini sürebiliyorsun.  Yetersiz misin , tembel misin , nesin?









20 Aralık 2013 Cuma

Denge & Oyuncak & İştirak Nafakası

Şimdi boşanırken , çocuk etkilenmesin diye türlü türlü şeyler* yapmakta olabilirsin. Ama asla paranı çarçur etme. Çocuğuna gereğinden fazla, gereğinden pahalı, hergün yeni ıvırzıvırlara boğarsan ;

1- Çocuk ebeveynlerinden yalnızca senin oyuncak tedarikçisi olduğuna kalpten inanabilir. Sadece reklamlar için olduğunu düşündüğüm çocuk kanallarında dönen her yeni , her abuk, her pahalı, her ucuz , her dandik oyuncağı çocuk tutturacaktır.

2- Diğer ebeveyn , verdiği iştirak* nafakasıyla , çocuk kendi yanındayken de istediği oyuncaklar için seni işaret edebilir , "annene para veriyorum o alır" diyebilir. Sakın yok canım bu da olmaz deme, neyi kınarsan yaşarsın. Hatta bunu telefonun hoparlörünü açarak, çocuğun yanında, çocuğun duyabileceği şekilde"bıdıbıdıbıdı oyuncağını istiyor annesi 79,90 TL sen alırsın di mi?"
o sırada ağlamamak için kendini zor tutan çocuğunun sesini duyunca;
"aaaaaaaaaaa alırım tabi , alırım annecim...erken gel de  oyuncakçıya gidelim o zaman" diyebilirsin mesela.

3- Eve gelen anneanne-dede, gırtlağına kadar oyuncakla dolu odalar karşısında dehşete düşebilir.

4- Eve gelen arkadaşların ,gırtlağına kadar oyuncakla dolu odalar karşısında   dehşete düşebilir.

5- Çocuk arsız olabilir.

6- Oyuncakları kaldırmak için ikea'dan daha da abuk subuk oyuncak kutuları alabilirsin

6- Çocuk bıktığı oyuncakları, hiç oyuncağı olmayan, Savaştepe'nin bir köyüne kargoya vermek için paketleyebilir.


18 Aralık 2013 Çarşamba

Esra Erol ?

Pek sevgili bekar anne... 
Diyelim ki çok yorgunsun, hastasın , çocuğu okula bırakınca işe gitmekten vazgeçtin, eve döndün , işe de tırt bir yalan uydurup gitmedin..
Ne yapacaksın? KEYİF !
Keyif benim, köy Mehmet ağanın diyerek evde kedi kıvamında takılacaksın. Acele etmeden duş alacaksın, sakin sakin şekersiz, bol köpüklü, bol gözlü Türk Kahveni yapacaksın, içeceksin, fincanı kapatıp kendi falına kendin bakacaksın diyelim.. Sonra televizyonunu açacaksın aaaaaa Derya Baykal .....feyzalacağın birşeyler olabilir belki senin, sonra müzik dileyeceksin, çamaşırlarını asacaksın, evde aylardır ertelediğin gözüne en sevimli gelen işleri yapacaksın. Ne güzel di mi? Uzun süredir aradığın huzura erdin di mi? Ama sakın ha Esra Erol'u açma....Günün güzel bitsin. 
Diyelim ki açtın;
Daha önce hiç evlenmemiş ve  evlenmek isteyen güzel hanımlar , yakışıklı beylerin KRİTERlerini dinlersin, dinledin mi? tamam. hala televizyonu kapatmak için şansın var , bugün güzel bir gündü demen için.

Diyelim ki seyretmeye devam ettin;
Şimdi az sonra , 2 kocadan boşanmış, şiddet görmüş, aldatılmış, evsiz kalmış, çocuklarını babasında bırakmış kadınların yeniden evlenmek istediklerine şahit olacaksın.
İşte bu andan sonra hiç birşey eskisi gibi olmayacak. Bu kadın KRİTERLERİNİ sayarken, üzüleceksin, sinirleneceksin, içten içe kadına akıl vereceksin, "durumum yok esraaaanım" dedikçe ,evi olsun ,emekli maaşı olsun, beni taşıyabilsin dedikçe ılık ılık kanın beyninde geziniyor olacak. Bundan sonrası hiç komik değil. 
Kendini bu kadar aciz hisseden, aciz yetişen, aciz aciz aciz kadınları gördükçe hele hele KRİTERLERİNİ duyunca .....
Biz çalışacağız  bekar anne, eskisi gibi harcayamayacağız, hatta kendimiz için hiç harcamayacağız. Fön 2 TL olan kuaförleri deneyeceğiz. Zorluk çekeceğiz, çocukların babaları da iştirak nafakalarını ister ödeyecekler ister ödemeyecekler, hapis cezası ise asla ve kata vicdani-ahlaki-çocuk için mantıklı değildir.  Sen güçlü olacaksın, çocuklar anneleriyle olacaklar, babalarını görecekler. Net. 
Heee benim anneannem de çok çekmiş ama katlanmış dedeme diyebilirsin.. Eeeee?
Heee kadın çok yalnız kaldı bir omuz* istiyor diyebilirsin...Eeeee?
Heee Çocukları üvey anne daha iyi bakıyo çok şükür maşallah diyebilirsin....Eeeee?
Heee ben nasıl iş bulacağım , hiç çalışmadım diyebilirsin...Eeeee?
Heee sadece iştirak değil , yoksulluk nafakamı da vermiyo diyebilirsin...Eeee?
Çalışacaksın sen kadın!  O çocukları yapmayı, doğurmayı öğrendiysen , çalışmayı da öğreneceksin. 
Heee demesi kolay deme...
Hiç bir şey kolay değil. O çocuğu bırakamazsın. Para dilenemezsin. Yeni koca arayamazsın. Hayatının boyut değiştiğini kabul edeceksin. 
Sonra televizyonu kapatacaksın. 
Yalnız kaldığın evinin tavanına mal mal bakacaksın. Şükür edeceksin.












17 Aralık 2013 Salı

Şirketlerin Yılbaşı Yemeği - 3d televizyon uğruna

Taaataaaamtatatataaaaaaaam....
Çekilişle 3d televizyon da vereceklermiş şirketin yılbaşı yemeğinde, ayol nasıl gitmem.
tııııııııııııııııııııııııııııııım....
Yalnız eşli gidilecek
tııııııııııııııııııııııııııııııım....
Şimdi süperbekarannecik, o 3d televizyon benim olacak diyorsan o yemeğe gidilecek.  Düşünsene çocukla L koltuğuna yayıldığını, havalı gözlüklerle çizgifilm seyrettiğini...ve evde de tüplü televizyonun olduğunu.....O televizyon benim hakkım deyip gideceksin..


Şimdi gittin diyelim, iki dirhem bir çekirdeksin. Gecenin temasına uygun ledli yeşilli kırmızı küpelerin var hem de..Ve elbette yemek salonunun oturma düzeninde bekar mesai arkadaşlarınla aynı masadasın. (kızlı/erkekli) Ve sen elbette çoluk çocuk sahibi yolun yarısında bir insanken, masa arkadaşlarının diplomasındaki imza  henüz kurumamıştır. Bu noktada hadi gençlerle takılmak iyidir dersin, kikirkikir postmodern şirket dedikodularını anlamaya çalışırsın.
Demet Akalın'ı benim tanıdığım zaman yıl kaç hatırlamam, yalnız İbrahim Kutluay'la ha evlendi ha evlenecek "çok özel" magazin haberlerinin olduğu zamanlar çok net hatırlarım. Bir Demet Akalın şarkısı çalsın mesela Fettah Can!!? 'la düet yaptığı "yanan ateşi söndürdük" . Akustik versiyonu da varmış. Allah'tan çok akıllı bir telefonum var da Fettah Can'ı googladım. Kimmiş diye..Bayağı bayağı bi konser falan veren, dolan taşan bir adammış..Neyse. 
Sonra ara sıcaklara gömülürken beynin rafet el roman'ı hatırlasın. Rafet el roman'ın bile alıcısı varken Fettah Can'ın alıcısı neden olmasın sorusuna yanıt ararsın.
Bu sırada kızlı erkekli masada herkesin aslında çift olduğunu farkedersin, paçanga böreği boğazında kalır. Sonra bir slow şarkı furyasıdır gider. Masandaki kızlı erkekli çiftler teker teker dans etmek üzere sana acıklı bir ifadeyle bakarak süzülür. Sakın yılma bekar anne. 3d televizyonunu salona kurarken haklı gurur sana ait olacaktır. Ama şimdi lavaboya kaçarsan looser olursun. Masada kalırsan homidi gırtlar tıkınıyor gözükürsün. Burası çok kritik. Sen naparsın bilmem ama bazıları çok önemli bir telefon gelmiş gibi sıyrılabilir işin içinden yanlışlıkla iş telefonundan , tüm şirket ordayken..yerlerse..Gençler masaya teşrif etmeye başladıkları anda hemen sandalyene yerleşirsin. 
"Ana yemeği de kaçırmıyor hani çakallar" dersin. Sonra yemekler hakkında konuşur tarif falan verirken bulabilirsin kendini. 
Neyse ki çekiliş zamanı seni türlü endişelerinden kurtarır bekar anne. Çekiliş bitse de çocuğu alsam telaşın da başlamıştır. Pek kıymetli iş verenimiz, pek  daha bir kıymetli bir çalışanına kurayı çektirir..
tattaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaammmmm
oha, o ne lan...patronun asistanına çıktı 3d der, evine dönersin..

Erkek işi (hahahhahaha)

Şimdi araban var diyelim 10- 15 yaşında, bakıma ihtiyacı var,  boşanana kadar ex-koca bakım görevini üstlenmiş olabilir. Ama şimdi iş başa düştü. Gözünde yıllardır büyüttüğün bu bakım işi için randevu alırken bile elin ayağına dolanır. Arabanı, sürekli bakımı yapılan yere değil başka bir servise götür. Sıfırdan iletişim kur . Sana randevu versinler telefonda , sakin ol.. Git zamanı gelince...
AAAAmaaaaaaaannn bu muy muş? demezsen kadın değilim.
İşleri gözünde büyütme. Duvara çivi çakmak ne kadar zor olabilir, çocuğunu da alıştır. Hele oğlun varsa , muhakkak birlikte yapın. Farkedeceksin ki senin yapmamış olduğun her iş ne kadar da kolaymış..
Araba çok erkek işi ya , hahhahahhaha...komik olmayın.
Hoppala Paşam , Malkara Keşan.

15 Aralık 2013 Pazar

Bir psikolog&emdr deneyimi

EMDR tekniğini duymadıysanız mutlaka araştırın. Çok enteresan. Her iki elinize de iki prob veriyorlar , kulağınızda kulaklık takıyorsunuz , elinizdeki problar sırayla titreşiyor, kulaklıktada bir sağda bir solda aynı mekanik ses suyuluyor. Vücudunuz bu sinyalleri alırken, siz de son dönemde yaşadığınız en öncelikli travmanın , sizin için en önemli sahnesini düşünüyorsunuz.



 Mesela son bir senede 8 travma geçirmişsiniz -psikoloğunuzun tesbiti olsun- ilk travmandan yani aldatıldığını öğrendiğin anı düşünerek başlıyorsun. Gözlerini kapadın. Sinyaller sana verilmeye devam ediliyor. Uzun bir koridorda onlarca kapı olduğunu düşün, o kapıları açıp açıp içinde neler olduğuna bakıyorsun, o dönemde seni nelerin etkilediğine. 45 dakika sürebilir bu seans ve sen katıla katıla, dünyanın en genç ve  yakışıklı psikoloğunun yanında burnunu çeke çeke, kalbinin gözyaşlarını akıta akıta ve daha da ağlamak istercesine ağlarsın. Başkalarının yanında ağlamaktan nefret eden biri olabilirsin mesela, ama o odada, o sırada neler neler için ağlamadığını farkeder de yana yana , döne döne ağlarsın. Kapı açmaya halin kalmaz artık, gözlerini açarsın. Açmak istemezsin , açarsın. Sonra genç ve yakışıklı psikoloğundan özür dilersin , sana normal bir insan olduğunu hatırlatır. Çıkarsın odasından, binadan. Kendini bir bebek gibi sevmek istersin, omuzunu sıvazlarsın, gözlerini kapar rüzgarı seversin.  Bir daha randevu da açılacak onlarca kapıdan önce, kendini sevmeye devam edersin..

Hasta olma hakkı!

Yoktur bekarannenin. Asla . Hasta derken ağır olanları kastetmiyorum sadece. Boynun tutulmasın mesela, başım zonklamasın, miden bulanmasın, kulağın ağrımasın, saçların dökülmesin, sinirlerin bozulmasın.
Tüm planlar aksar, boynun tutulursa; çocuğun formasını ütüleyemezsin, çantasını taşıyamazsın, araba kullanamazsın, başın zonklarsa; sessizliğe ,dingiliğe, karanlığa ihtiyacın olur ki o konuya girmeyelim, miden bulanırsa; kusarsan , çocuk kusar, kulağın ağrırsa; başın da ağrır.......
İyi nakacaksın kendine bekaranne. Sağlığına özen göstereceksin, çocuğuna iyi bakacaksın ...


14 Aralık 2013 Cumartesi

Yaşlı Çiftler

Elele yürüyen bir orta yaşın epeeeeeeeeeeeeey üstü bir çift görünce iki şey hisseder insan ;

1)  Yıllarca çok sevdiği, saydığı çocuklarının babasıyla, hayatı doya doya yaşayarak, huzur içinde mutluluk üstünde, pırıl pırıl , hastalıkta, sağlıkta, yaşlılıkta, alışverişte, düğünde, dernekte,her daim sevgi dolu olduğunu düşünür, maşallah der, Allah ayırmasın der ,darısı başıma der.
2)   Ya da bu yaşta elalemin yemesi , içmesi , çamaşırı, bulaşığıyla uğraşılır mı ? der.


13 Aralık 2013 Cuma

Çocuğun babada kaldığı gece ertesi

Diyelim ki çocuğun babasında kalmak istedi hafta içi , sen de aradın babası da müsaitti. Ertesi sabah okula bırakmak üzere babası akşam teslim alır çocuğunuzu. Sonra yatcaz kalkcaz sabah olucak. Sabah olunca baba çocuğu okula birakacak. Sen iş yerinde  sabah kahveni içiyor ol mesela. Öğretmen hanım seni arasın. senin de telefonu açana kadar geçen 14 saniyede aklından yüreğine kan çekilmeleri yaşarsın.
-bekarannehanım , dün çocukların çantasına kağıt koymuştuk ,onu imzalamamışsınız ama biz bugün bıdıbıdı yere gidecektik.
-Çok özür dilerim, babasında kaldı da dün..hemen gelip halledeceğim umarım geç kalmamışızdır.

Bu işlem halledildikten sonra baba aranır durum anlatılır, çantasına neden bakmadığı , ödevler için bile çantasının neden açılmadığı sorulur. Mantıklı bir mazeret kabulündür. Ve fakat duyacağın şey:
-"ama ben matarasını doldurdum"  dur.

Derin nefes al...yıldızın  parlasın de..telefonu kapat..

12 Aralık 2013 Perşembe

Çocukla Sinema Keyfi...

Benim en korkusuzca yaptığım , en zevk aldığım hafta sonu aktivitelerinden biri çocuğumla sinemaya gitmek. Gitmeden önce elbette animasyon-sinemanın konusu incelenir. Şirinler mesela, gözü kapalı gidilmelidir....En güzeli, aile yok, birbirini seven, önemseyen farklı karakterlerde koloni var. 

AYAS diye bir film var -pepee'nin yapımcılarından- çekirdek aile temasının olduğunu zaten biliyordum , teyzeoğlu emmioğlu vs dahil.  Gidenlerden de öğrendiğim bir replik şunun gibi bişey ;
-"kaç kişinin bilgisayar mühendisi babası  var, kaç kişinin babası böyle sesli günlük program hazırlayabilir."
Ya babası bilgisayar mühendisiyse çocuğun .. Çocuk kendini kötü hissetmez mi?
Ya babası bilgisayar mühendisi değilse çocuğun...
Ne şanslısın Ayas , maşallah sana..Ama boncuk tak bence...hey allaam..



Bir de malum devir hem ekonomi devri , hem de her ebeveyn çocuk filmi seyretmekten hoşlanmıyor lakin ben bayılıyorum. Bu nedenle çocuk sinemaya ya annesiyle ya da babasıyla giriyor, girmeyen ebeveyn ya alışveriş yapıyor ya başka filme giriyor. Sinema salonu dolayısıyla tek ebeyni yanında olan çocuklarla dolu.. Bu da superbekarannenin keyfine keyif katar...


11 Aralık 2013 Çarşamba

Yakınların Uzakların Anlatmaların

Sudan yeni çıktığında, hayatında ilk defa yaşadığın durumları çevrendeki en yakınlarınla nasıl paylaşacağını bilemeyebilirsin. Aynı şekilde en yakınların da sana ne tavsiyelerde bulunacağını bilemeyebilir hatta büyük olasılıkla saçmalayabilirler . "Karı-koca arasına kimse girmez " dir bizim kültürümüzde "güya" . Ama boşanırken/boşanınca ne yapılması ile ilgili herhangi bir ata öğüdü de bulunmamaktadır. Uzaktan-yakınların yalnızca meraklarından binlerce soru sorar sonra da sana acır, "ayyyyyy Ferit bunu bana yapsa varya, ölürüm" der . Bazıları da aşırı temkinli davranırlar , harika giden hayatınıza yalnızca nazar değmiştir, boşverdir.
Bir de çok tarafsız, hayatında ne seni ne eşini daha önce görmüş kişiler var elbet. Sokakta öyle alelade yürüyen kişileri, çevirip çevirip anlatasın gelebilir. Dürüst olsun istersin nerde nasıl bir hata yapmış olabilirsin ki göremediğin , yaşadığın bunca saçmalık sana reva görülsün anlamlandırmak istersin. Ancak o kadar taraflısındırki anlatırken, zaten karşı tarafı tanımayan nasıl bir şeytan olduğunu şıppatanak anlar. 
1 haftadır  pek yemek yiyemediğin bir zaman dilimi olsun.    Ayrıca bildiğiniz gibi ırk olarak döner kokusu nedeniyle vejeteryan olamayacak şekilde kodlanmışız. 
Ağlamaktan bitmişken  , çocuğunun yanına az biraz düzgün bir suratla gitmek için çarşı içinde dolanırken, dönerin davetkar kokusuyla bir büfeye girdin diyelim . Hava yağmurlu olduğundan oturacak yer olmasın da ayakta dönercinin yanında yüksek masa olsun. Pide dönerini ve diet kolanı beklerken dönerci suratındaki geberikliği farketsin;
Dönerci -  Abla , yannış anlama da iyi misin? gel otur şöyle , başın falan mı dönüyo?
Abla   -  Ay yok ya , ben boşanıyorum da ....
Film kopar..
Kimsenin yanında ağlayamadığın kadar, ağlayamadığın gibi anıra anıra ağlarsın.



Pide döner etinin de 180 gramdan fazla olduğuna yemin edebilirsin..



10 Aralık 2013 Salı

AFFET-ME! ; Beylik Laflar - Ünlü Düşünürler - Özlü Sözler

Aslında pek hoşlanmadım "beylik" lafından şimdi yukarı yazınca...
Neyse..
Çocukken bir defterim vardı, böyle büyük düşünürlerin laflarını yazardım, çok özenirdim ama. Bunlar gazetelerin iç çsayfalarında minik bir köşesinde olurdu, hafta sonları didik didik onları arar , beğenirsem yazardım. Moliere'den çok var ;
-İnsanları aldatmak , güldürmekten çok daha kolaydır. 
Slogan da seviyordum galiba ki defterde "ormanı bekçi değil, sevgi korur" diye de yazmışım.  
Günümüzde twitter var malum , bir kaç ünlüyü takip ettiğinizde mutlaka bu lafları paylaşırlar. Duygu gündemlerinde ne varsa sağlı sollu çakarlar.  Mesela Gülben Ergen'i takip edin, Mevlana ne demişse yazmakta. Huzuru Mevlevilikte aramış umarım bulmuştur .Biraz da Şems'in karısının gözünden bakmaya çalışsa keşke ama konu bu değildi..Rahmet istemiş..



Boşanmanın devam ettiği bir süreçte , böyle twitter mıydı neydi işte benzer bir yerde "Senden nefret etmiyorum. Ama bir gün benim elimde bir bardak su varken sen yanarsan, o suyu içerim." yazıyordu.



Çocukluğumdaki defter aklıma geldi önce- diyemeyeceğim.  Hmmmmmmm bunu yaparım , yapar mıyım acaba? . Çok NET YAPARIM.  Sana bile isteye , göstere göstere zarar vermem. Ama yanarsan ki en az benim kadar yan dilerim, öylece yan...Böyle de basitim. Ama süperbekaranne  benim gibi olma elbet, 

Aşağıdakilerden birini de seçebilirsin;


Bir an bekle, arkana dön ve unuttuklarını anımsa.. Kaybettiysen ara, kırdıysan af dile, kırıldıysan affet; Çünkü hayat çok kısa.Şemsi Tebrizi

Affetmek güçlüyü daha güçlü yapar. Publilius Syrus

Affetmek, zaferin zekatıdır. Hadis-i Şerif

Affetmek ve unutmak, iyi insanların intikamıdır. Schiller

Affetmenin ne olduğunu yalnız cesurlar bilir, korkaklaırın tabiatında af diye birşey yoktur. Laurence Sterne

Affın en güzeli, hasmını ezmeğe müktedir iken yapılandır. Ömer bin Abdülaziz

Aptalı sık sık affetmek onu ahlaksız yapar. Publius Cyrus

Başkalarını sık sık affet, kendini asla. Syrus

Bir düşmanı affetmek, bir dostu affetmekten daha kolaydır. Mme Dorothe Deluzy

Birinin suçunu affedip bağışladıktan sonra pişman olma, cezalandırdığın zaman sevinme. Hz.Ali r.a.

Hiç kimse, affettiği zaman olduğu kadar yükselemez. Goethe

İntikam alıp da sonunda pişman olmaktansa, affedip de pişman olmak daha iyidir. Cafer b. Muhammed

Kendini affetmeyen bir insanın bütün kusurları affedilebilir. Konfiçyus

Öfkelenmek beşeri bir olaydır, fakat bilahere sakinleşmemek ve affetmemek ayıplanacak iğrenç bir harekettir. Sales

Sayısız günahlarımızı affeden Allah'ın bir kulu olarak, neden bir suçu bağışlamayayım? Kenan Rifa

Zalimleri affetmek mazlumlara zulümdür. Sadi

boşanma döneminde çocuğunuzun sınırları


Çocuk boşanmadan etkilenecektir. 
Boşanmayı algıladığı andan itibaren, bekaranne çocuğunu mutlu edebilmek  için tamamen yanlış yerdeki sınırları gevşetebilir. Örneğin  çekirdek aile ortamında oldukça yemek seçen bir çocuğu , boşandıktan sonra ,tv karşısında, ipad ile vb şekillerde yemek yemesine izin verebilir .  Bu durum minik bir geçiş olarak kalacaksa sıkıntı olmayabilir ama çocuk bu yeni konforu kaptığı anda bir daha geri vermekte anneyi oldukça zorlayacaktır. Bu ve benzeri o kadar çok örnek var ki. Ama sorumluluklarını azaltabilirsiniz belki. Odasının sadece bir köşesini toplamasını isteyebilir, ev işlerinde yardım etme işini azaltabilirniz.
Çocuğun bu süreçte konuşamadığı/çekindiği ve bunun getirdiği sinirle yaptığı huysuzlukları farklı değerlendirmemek gerekir. Neyin var sorusu çok can sıkıcıdır mesela, ama senin sıkıntını anlıyorum demek çocuğu güvende hissettirir ve konuşturur. 

Yeni boşanmış bir anne yukarıdakileri yazmaz. Çocuğunu gereksiz yerlerde gereksiz gevşekliklere uzun süreli izin verir. Anne kendini toparladıktan sonra çocuğun bu gevşekliklerine sıra gelir ve işte o zaman çook zorlanır. 


9 Aralık 2013 Pazartesi

Çook iyi araba kullan da Ferrari görünce dur!


Arabaya atlayıp gitmek, bazı hallere ara vermek , kaçmak isteğine karşı koymamak, camı açıp güzel bir müzik dinlemek , arkadaki ufaklıkla "sıradaki şarkı senin benim kavgası yapmak" , yola çıkmadan önce aldığın kutu nescafe içmek ,güzel bir manzara görünce durup fotoğraf çekmek, istediğin zaman gaza/frene basmak...NEFİS bir duygu.  
Boşanma kararımı sorunlardan kaçmak için , ilk defa uzun yolda (7 saat) , yalnızca çocuğum ile  olduğum bir araba yolculuğu sırasında kesinleştirdim (çok iyi araba kullandığım babam tarafından söylenmiş olduğu için bu seyehat gerçekleştirilmiştir) . Hayat aslında çok ta zor değildi, ayçiçek tarlalarında durmak, yoldaki kahverengi tabelalardan (tarihi/ören yerlerine gider) istediğine gitmek, durup durup denize girmek, yol kenarında birşeyler satan köylü teyzelerden istediğinde durmak ne kadar da kolaymış.. Boşandıktan sonra da kaçma istekleri , yeni yerler keşfetme isteğiyle yer değiştirebilecektir. Yanına mutlaka Nescafe al.


Şimdi çok iyi araba kullanıyorsun . Arkadakinin de sana güveni tam. Kırmıza ışıkta bir ferrari ile yanyana gel, arkadaki çıldırsın "anne sen bunu geçseneeeeeeeeee nolur anne noluurr." . Burada rasyonel düşünmen gerek ama sen camı açıp, arkadakini göstererek  ;
-"abisi biz seni geçicez tamam mı? " deme. 
Hadi dedin diyelim olacaklar; yeşil ışık ne zaman yandı anlayamadan ferrari gözden kaybolur, sesini hala duyarsın , arkadaki de senin araba kullanman konusunda ne kadar beceriksiz olduğunla ilgili makaralara başlar. Yapma .   "Ferrari, the car for illuminati"




8 Aralık 2013 Pazar

Bekar annenin brunch deneyimi

Pazar sabahları koca bir aileye kahvaltı hazırlamak, sürekli çay servisi yapmak, masadaki küçük sürprizleri internetten binbir uğraşla bulmak, sofra takımına uygun peçetelik, domatese uygun tuzluk sunmak, herkesin isminin yazdığı , tabak başlarına konan zımbırtılardan edinmek, ve fakat en pratik yerli kahvaltıyı hazırlamak görevlerlerini edinen bir anneler grubu var. Bir de her pazar, herkes kadar tembel olma hakkını saklı tutan anneler. Ben ikinci gruptayım.  
Brunch dediğin de sabah gidip 2-3 saat- kalabalık olması mubah-mini bir herşey dahil otellerdeki tıkınma saçmalığına dönüşebiliyor. Mesela zaten yemek seçen bir çocuğu olan bekar anne çocuğuyla bir bruncha gitmiş olsun. Kahvaltı yarım saat sürer, bekar anne sabah fazılbey kahvesini içerken, çocuğu da sudoku oynarken komşu masalara gözucu eder. Baba yerinden kımıldamaz , anne çocuğu yedirir, peşinden koşturur, çatalın ucundaki, ezine inek peynirini yedirmek için heba eder kendini. Tam bu sırada baba kımıldar, kolunu kaldırır "şefim çayı doldurmuyorsun ama" der. Bekar anne bir  flashback yaşar. Sudoku oynayan çocuğuna bakar, şükreder. Çaykolikleri neden sevmediğini hatırlar. Ülkemizde malum haşlanmış çayın hertürlü taşımacılığı kadındadır da, kolikleri erkektir.
Brunch ,her türlü tembel annenin en tabi hakkıdır . Hayat paylaşınca güzel. Paylaşmıyorsan yalnız daha güzel...

7 Aralık 2013 Cumartesi

Veli Olabilmek



Küçücük sıralara sığışıp , kendi çocukluğundaki ilkokul öğretmenine duyduğun saygıyı , senin yaşıtında olan,  çocuğunun öğretmenine duymak, çocuğunla soyadı farklılığını fısır fısır öğretmene açıklamak zorunda olmak çok tuhaf. 
Çocuğun öğretmeni annesine boşanma nedenini sorsun.Tek kelimelik bir cevap verilsin. Duyunca "ayyyyyy  oldu mu şimdi ama yaa, olmadı tabi" desin. Eğer babasına sorsaydı annenin cevabının yanında başka cevaplarda duyacaktı, sonucun sebeplerini duyacaktı belki.  Bunu öğretmene açıkladığı için anne pişmandır. En azından kötü bir koca ama iyi bir baba olduğunu anlatmaya çalışır. "Çocuğumuz için rakip değil aynı tarafız, olabildiğince anlaşmaya çalışıyoruz"der.  Zaman zaman da abartmış olabilir.




Düzgün giden evliliklerde, "genellikle" veli olma işi* annelerin üzerindedir. Babaya sadece bilgi verilir. Zor ödevlerden , karneden, okul masraflarından babanın haberi olur ve bu herkes için yeterli olabilir.  Bitmiş evliliklerde ise "genellikle" baba da veli olmak ister. İyi niyetle, "karıyı bıraktım tamam da ,çocuğum ile ilgilenmeye devam ediyorum , haberin olsun okul" demek için.. Dengeyi koruyabilecekse çok ta iyi yapar.
 Ancak çocuğun sosyal ortamlarını , eski karısıyla kavgalarına malzeme aramak için kullanan babalar da var. Mesela bir baba olsun , okula anneyi şikayet ederek,  çocuğun tüm sorunlarını anneye yıkarak, anne hakkında kötü/rahatsız edici , bundan anne olamaz ibarelerini içeren yorumlar duymaya çalışsın. Anne gerilir, kavgalarına kavga eklenir, anneyle birlikte yaşayan , sosyal hayatı mıncıklanan çocuğun bu durumdan etkilenmemesi çok büyük bir şans olur. 

Yeni yıl seramonisi, coşkusu, hüznü ..

Şimdi yeni boşandıysan özel günlere çok ama çok anlamlar yüklemektesindir. Geçmişin, hayallerin, gelinen nokta, çocuğun için tekrar tekrar hüzünlenir ve belki sinirlenirsin. İş yerinde , 5 numara evlilikleri, 10 numara çocukları  olan  mesai arkadaşlarının planlarını dinlersin de çocuğunun içindeki ukteleri düşünür düşünür kahrolursun....Yapma. Ya da boşandıktan sonraki ilk yılbaşında yap ve bırak.
Çocuk çok mutlu olabilir belki anne ve babasıyla birlikte yeni yıla girmekte ama bundan farklı çıkarımlar da yapabilir acaba biraraya gelirer mi diye. Ya da  anne ve/veya baba çok gerilebilirler ve çok mutsuz olabilirler , hepsine bu duygu gece sonuna kadar yansımış olacaktır. Elimden geldiğince medeni bir insan olmaya çalışıyorum ama böyle bir ortamda bulunabileceğimi sanmıyorum ve çocuğum da mutsuz olsun istemiyorum.

O zaman hemen alternatif plan geliştirmelisin....ama hemen hem de bir kaç tane.. Bunun nedeni çocuğu gerçeklerden kaçırmak değil de farklı hareket edebilineceğini kendine ve çocuğuna göstermek.
Biz bu yılbaşında başka bir bekar annenin evinde pembe panter izleyerek , tombala oynayarak, kurabiye ev yaparak mutlu olacağız.  Eğer aksilik çıkarsa yaşadığımız yere yakın bir yerlerde kutlamanın yapılacağı bir yerde konaklayacağız. Eğer aksilik çıkarsa bahçedeki kedilerimize yılbaşı partisi evi yapacağız .Eğer bunda da aksilik çıkarsa oyuncak tren alıp evde başbaşa oyun oynayacağız..


Çocukların Sosyal Hayatı

Bizden önceki nesillerde boşanmak , çevre baskısı, dedikodu , dul kadın damgası vb. nedenlerden dolayı çok zordu. Şimdi farklı zorluklar var. 2000 ve üzeri doğummlu çocuklarımız dünyayı devamlı sorgulayan , kendi süzgeçlerinden konuyu irdeleyip yalnızca kendi kendini ikna eden, sorunlara yeni çözüm arayışında olan bir nesil. Boşanmayı kendilerine anlatmak, ikna etmek başka bir dünya.
Ancak günümüzde boşanmış anne-baba sahibi çocuklar o kadar çok ki , kendi sınıflarında birbirlerini bulup anne-babalarını çekiştirebiliyorlar.
15 kişilik anaokulunda , 6 çocuk bu durumda ve iyi arkadaşlardı , sayelerinde anneler annelerle , babalar babalarla arkadaş oldu,  sosyal hayatta da birlikte birbirlerinden destek alabiliyorlar. Şu anda ilkokuldalar. Boşanma onlar için gitgide normal bir hal aldı. Bu 6 çocuktan hiçbirinin kardeşi yok. Ve birbirlerini kardeşleri yerine koyuyorlar, okulda birbirlerini kolluyorlar, sırlarını paylaşıyorlar.  Annelerin bu durumu çok iyi gözlemleyip , babaları da bu işe dahil edip,  arkadaşlıklarını sosyal hayata taşımaları çocukların özgüveni için önemli. Kardeşleri yok ama çok iyi arkadaşları var..

6 Aralık 2013 Cuma

Bekar Anne , çocuğuna kitap seçerken...

Satır satır okunmalıdır kitaplar. Cıvık cıvık çekirdek aile vurgusu yapan kitaplar çocuğun kafasında bin tane soruya neden olur da bunlardan 38 tanesini annesine sorabilir.


Pirinç Lapası ve Küçük Ejderha- Yapı Kredi Yayınları - Feridun Oral
Feridun Oral kitaplarını çok seviyorum , çok kibar çizimleri olan , rahat rahat incelenerek , güzel bir uslüpla anlatımı olan sıcak masallar..  Pirinç Lapası ve Küçük Ejderha'da çok güzel bir çocuk kitabı aslında.  Bekarannenin acelesi olsun mesela, işten haldırhuldur dönerken gözucuyla gördüğü bu kitabı almış olsun. Aynı akşam uykudan önce, kitap okuma ritüellinde bu kitabı seçmiş olsunlar. Kitapta hiç vurgusu olmayan fakat anne , baba ve çocuk ejderhanın aynı masada lapa yediğini gösteren illustrasyon çocuğa kitapta en ilginç gelen yer olsun. Geçmiş, gelecek, anne, baba, evlilik, boşanma , sevgi, saygı vs ile ilgili daha önce de cevaplarını aldığı onlarca soru sorsun. Çocuk konuşmalı, sormalı anlamalı ve kabullenmeli. Ama bu durum annenin en yorgun, huysuz, bitik, ve zaten kaygılı bir anına , çocuk için de uyku öncesi huzursuzlanmaya yol açmasıyla neticelenecekse, ne biliym .....
Süperbekaranne olmak için çocuk kitabı resimlerinin de tek tek incelenip , alınacaksa da ne zaman okunacağına annenin karar veremesi herkes için daha az yorucu olacaktır.
Pirinç lapası ve Küçük Ejderha için Feridun Oral'a , bu öğretiye vesile olduğu için sonsuz teşekkürler..

5 Aralık 2013 Perşembe

Kronolojik Sıra Yok-TaŞıN-MA!- BOŞAN-MA!


Şaka şaka...taşın. Eski evinde bir sürü salak , güzel , çirkin, iğrenç, tatlı anıların var. Onlar herzaman orada kalacak. Taşın . Ama ben evimi çok seviyorum da , çevrem burda , buraya çok alıştım da, çocuk etkilenir de vs...Sen aşacaksın ki çocuk aşabilsin. Bir ton martaval okunur da hepsine inanılır. Sen hissettiğini yaşamalısın. Evden taşınmak , yeni bir hayata başlamanı ve fakat başka bir hatayla vedalaşmanı simgeleyecektir. 4 yıldır aynı kasaptan bonfile aldıysan yenisini deneyiver işte, sana fırsat. Yeni başlangıçlar, yeni umutlar.
Ve Evden eşyalarını alıp ta ayrılmak, bir daha aynı eve giremeyeceğini biliyor olmak kahredecektir. Duvarları öpe koklaya vedalaşılacaktır. Vedalaşılmalıdır.
Kısa bir taşınma hikayesi ; Evliliğin 10 yıl süresince 4 kez taşınmış bir çift , hep aynı firma ve aynı çalışanlarla taşınmışlar. Evliliğin son noktası erkeğin aldatması olsun mesela.. Ve evden eşyalarını ama sadece kendi ve çocuğunun eşyalarını taşıtacak olan dişi kuş, yıllarca tanıştığı firma çalışanlarından birinin samimi sorusu üzerine diyalog başlamış olsun.

Çalışan- Abla ya neden taşınıyosun , bak abi çok iyi bir adamdı, geldi bizle kaç kere muhabbet etti , birlikte lahmacun yedik ...bıdbıdbıdbıdbıdbıdı, hem çocukta var, bıdıbıdbıdbıdbı
Dişi- Abin aldattı abicim..
Çalışan- Abla !!!!!!! Bunun için mi boşanıyosun?? Nasıl karar verdin abla? Ben benim karıyı kaç kere aldattım boşanmıyo bi türlü, sen nasıl boşanıyosun??? Sen nereliydin? Biz ........lıyız bizim orda boşanılmaz, kadınlar için iyi olmaz yani, nasıl boşanıyosun??
Dişi- Elleme sen eşyalarımı, in arabada bekle, bi saattir laklak yapıyosun arkadaşlarının canı çıktı zaten, git abine sor nasıl boşandığımı..

Kişisel Gelişim Kitapları-Geçiniz..



Gerçi bu kitap hangi kategoride bilmiyorum. Ama bu kitabı gördüğüm anı çok net hatırlıyorum. İçinden çıkılmaz bir açmaz, kapkaranlık bulutlu bir hava, emzirilen çocuktan haftada sadece 1 saat kendine ayrılan bir sürede  aylak aylak sahafçılar ve kitapevi gezisi esnasında, radyoda çok şangırtılı bir müzik çalarken, cepteki paraya bakmaksızın kapağının, yazısının , renginin ve elbetteki köşedeki bağır taşının dehşetine kapılınan an...
Aldım kitabı.
Eve geldim.
Ambalajını açtım, bağır taşını elime aldım, sıktım, çekmeceme koydum.
Kitabı hiç okumadım .
Salonda kare beyaz sehpanın üzerine 7 düvelden gözükebilsin diye koydum.
 Gözükmedi. İçin için isyanın dışa taşmış hali gözükmedi arkadaş..
O bağır taşını saklar dururum da kitabı hala okumadım.



Merhaba Sudan Çıkmış Nemo!

          Hoşgeldik ..Kangren olan ilişkilerimize son verdik. Ruhumuzu bulmaya çalışma sürecinde hepimiz yalnızız ve yalnız olacağız. Aman senin ki de birşey mi bir de beni dinle diyeceğimiz sonsuz hikayelerimiz var herbirimizin. Detaylar bizde kalsın, yolumuza nasıl devam edeceğimizi bulalım.
Geride bırakamadıklarımızdan , gelecekte göremediklerimizden, eski deneyimlerin yersizliğinden, eksikliğinden bahsedelim.
     Bitmemiş nefretlerimiz, bunu da yapmaz yahu , yok artık, daha neler, s..tiğimin g...tü....Geçti..Geçmediyse yolumuza devam edemeyeceğiz. Bir de benim hikayemi dinleyin,

Bir dilek tuttum ki gerçekleşti , olaylar burdan sonra başlıyor.