30 Mart 2015 Pazartesi

Hanım kız

Hanım kız demişki kızların erkeklerden daha az miras alması nörmel çinki  erkeklerin ev geçindirme zorunluluğu var. Abla diyeceğim alınmazsa kendisine, gerçi ben ondan büyüğüm ama düşünceleri ufkumu açtı, saygımdan... Ben niye daha önce düşünmedim. Evi erkek geçindirecekse, taktırıcam bi tane, her şey yerini bulsun.

Bir de Babamın iki kızı var. Napak şindi?

Allah gecinden versin, mirası kaldığı zaman , biz kahrolmuş olucaz. Babiş hayattayken bunu ne ara , neden düşünelim ki, mirası hangi cins kardeş, hangi arada , nasıl paylaşsın? Bilemedim.

Babamın iki erkek torunu var. Napak şindi?

Ege'de bir köyde çok tatlı insanlarla tanışmıştım. denize yakın zeytinlikleri kızlarına verirlermiş eskiden, dağa yakınları oğlanlara..Oğlanlardan biri tanıdığımda 65 yaşlarındaydı. Denize yakın olanlarda zeytin ağaçları verimsiz olurmuş. :)) Ama dedi ki : kardeşlerimiz dertlerini bize anlatamazsa eğer, bilir ki , güvencesi var. Zeytinlikler onun.
Kızlar şimdi köşe :))

Babama dedim akşam,  oğlanlara vermek gerekiyomuş mirası, bizi zor durumda bıraktın, kardeş gerekiyor.

-Senin oğlan,  benim oğlum,




28 Mart 2015 Cumartesi

süt sağma makinesi

Oğlum doğdu. Emzirme ile ilgili büyük sorunlar yaşadım. Bir süt sağma makinası edindim. Oğlumla emzirerek kuramadığım ilişkiyi bu makinayla kurdum. Makina resmen konuşuyordu.

-Bo-ğul-can, bo-ğul-can, bo-ğul-can, bo-ğul-can, bo-ğul-can, bo-ğul-can, bo-ğul-can, bo-ğul-can

başka bir seferde ;

-Yap-ma, yap-ma, yap-ma, yapma, yap-ma, yap-ma, yapma, yap-ma, yap-ma, yapma, yap-ma

başka bir seferde ;

-Noool-du , noool-du ,  noool-du ,  noool-du ,  noool-du ,  noool-du ,  noool-du ,  noool-du ,

gibi.

Süt sağacakken , şimdi ne diyecek acaba derdim. ama en çok bu üçünü söylerdi.

Emzirmekten de , süt sağmaktan da nefret ettim.
Öyle bir dönem ki , kabuk olmuş uçlardan süt getirtmeye çalışıyorsun, çocuk doktoru, kocan ve herkes, süt sağmak, emzirmek ile ilgili konularda baskın oluyor. Kendini kötü anne olarak yazıyorsun bir kenara.. Emzirirken çocukla göz teması kurduğun zaman, yaşanan masalsı anlar bizde olmuyor, çocukla karşılıklı ağlıyoruz. Neyse öyle böyle büyüyor.

Sonra kardeşim doğum yaptığı sene hastanede gece ben kaldım. Yeğenim çok küçüktü ve hastane süt sağma makinası getirdi odaya. gecenin 2 si , süt sağıyor. ben de seyrediyorum. Konuşmuyoruz.

-Abla . dedi.
-Söyle canım . dedim.
-Bu makina konuşuyor olabilir mi?
-Boğulcan diyo di mi ?
-Saçmalama ne konuşması deseydin kendimi çok kötü hissedecektim .
-Başka şeyler de diyecek biraz sonra , göğüs değiştirince falan ...
-Tamam..Susmayacak mı hiç.
-Yok.
-Tamam.





26 Mart 2015 Perşembe

Kabus Combo 2!!!!

Neler yaşatıyorsun bana aptal beynim.

Dün rüyamda , çok güzel bir tatil yerindeyim. Düz ayak deniz, kenarda tahta masa sandalyeler var, oğlan arkadaşlarıyla güvenli şekilde oynuyor. Bir şey almak için odaya gidiyorum, geri dönemiyorum, merdivenler daralmış, Ex aradan diyor ki , boşver ben bakarım oğlana, sen de odada takılırsın tatilde.
Evliymişiz.
Ben neden boşanmadım diyorum kendi kendime,sonra gerçekten boşanma kararı alırken ikilediğim, acaba dediğim anlarda ya pişman olursam anlarımda , evli kalma kararı aldığımı hatırlıyorum.

Sabaha karşı uyandım, o merdivenlerin arasından geçmeye çalışırken...Yüzümü yıkadım, aynaya baktım. Gözkapaklarımla kaşlarım arasında kalan bölge gözkapağıma dahil olmuş, kalbim hala hızlı atıyor.

Ya öyle olsaydı...Çok şükür..


21 Mart 2015 Cumartesi

Küflenmiş

Cuma babasında kalacakken, ev alışverişini yapıyorum, bizim sokakta küçük bir marketten küçük küçük 3 tane koridor var, bize yetiyor.

Mahalleden bir  komşumuz geldi 30 lu yaşlarında , aynı sokaktayız ama bizzat tanımıyorum aşinayım.

"Ya sizden dün akşam bir ekmek aldım, şurdan, köy ekmeği, sabah kahvaltı yaparken bir baktık küflü"

Çok normal bir şikayet. Dinleyen çocukcağız da "kusura bakmayın abla, yanında mı ekmek biz de iade edelim"  dedi.

Sonra kadın ;

-Ya şimdi eşim ekmeği görünce çok sinirlendi, o sinirlenince ben de ekmekte küfsüz yer var mı ona baktım, çoluk çocuk  eşimle kahvaltı ediyoruz kırkyılda bir, öyle ki sucuk, yumurta , herşey var masada, ekmek yok. Ben öyle ekmeğin yenebilecek bir tarafı var mı diye bakarken eşim saçmaladım diye bana kızdı, düşün sabahın köründe eşim kalktı fırına gitti, (bu arada fırın da marketin üst sokağında) Eşim ekmeği de çöpe atmış. Köy ekmeğiydi herhalde, çavdar dı belki de şimdi tam hatırlamıyorum ama eşim çok sinirlendi. 

Sorun ekmeğin küflü çıkması değil, küflü çıkmasından dolayı kadının eşinin yaşadığı ve yaşattığı hayal kırıklığı. Küflenmiş olan kim/ne , bir daha bir düşünsen keşke...



19 Mart 2015 Perşembe

şöyle böle

Hatırlamıyorum kaç sene önce ,  blog okumayı keşfettiğim zaman , şimdi çoğu küsüp giden , ailesinin, çocuğunun her detayını, en yeni fotoğraflarla tutan , yayınlayan , bloggerları takip ediyordum. Bir gün birtanesi kahvaltı masasının fotoğrafını çekmiş, koymuş. "küçük detaylarla evdekileri mutlu edebilirsiniz, bakın ben ne güzel yaptım, ne güzel mutluyuz" tadında bir yazı yazmış. Ben de altta kötü yorum yazanlar olur ya, haset falan , onlar gibi bir yorum bıraktım sanırım; "Yanındakilerle zaten mutluysan, gazete kağıdı üstünde yemek bile ne güzeldir"

Sonra kadın bana yazmış yazmış...
Sonra diğerleri de yazmış..
Linç edildim sanırım.

Ne kıskançlığım kalmıştı, ne beceriksizliğim. Blog dünyasının kirlendiği, falan falan.....

Halbulki ben o zaman çok mutluydum. Becerikliydim.

Pariste 1 gece fazla kalmak için çubuk krakerle beslendik , ucuz şarapla. Monaco'da yat klübünün önünde şapkalı teyzelere karşı carrefour'dan alınan açık salatalardan yedik.  Klimasız arabayla yaz tatilinde , arabada uyumayı göze alıp çıktık yola. Çantalarımız, eşantiyon, havlularımız, salı pazarı...

Hiç bir zaman çiçekli pembeli çay takımı almadım. Alsaydım böyle olmaz mıydı?

Şaka la şaka...

Bugün bir blogger ben gidiyorum diye trip atmış, çok kalabalık buralar diye... swh :/

Vay Gidene ...

Bir arkadaşım blog yazarak çok etkin olunduğunu, eşantiyon, indirim falan gırla olduğunu anlattı.
Sen de yaz dedi buradan habersiz...Kaç kişi takip etcek, falan dedim..Ooooo dedi.. Aman amaaan dedim. Sanki kapıda dizilmişler, 10000 takipçi var, kurabiyeyi reddetmek zorunda kalırsam ne yapacağım diye içimi bi sıkıntı aldı.

Bugün bir tuhafım.





13 Mart 2015 Cuma

itiraf

-anne senden bişey sakladım.
-??? öyle mi?
-evet
-peki..
-şimdi ingilizce ödevimi yapmamıştım ya, öğretmen ödevlere bakarken sıranın altına saklandım. Ama bişey deme sen bana tamam mı?
-tamam
-demicek misin?
-paylaştığın için teşekkür ederim.
-tamam.


12 Mart 2015 Perşembe

kötülük, haberler, ülke falan

Artık hiç bir haber okumuyorum, hiçbir köşe yazısı, hiç...

Çok rahatladım.

Gerçek araştırmaların yapıldığı , 1 sayfayla özetlendiği, kaç yıllık araştırma ürünü olduğunu, bilimsel verilerin nasıl toparlandığını falan okumak , beni daha iyi hissettiriyor.

Bir makalede kötülük ve mutsuzluk ile ilgili genlerin araştırılması vardı. Çok büyük kötülükten değil, mesela sınıfta diğer çocuklarla sürekli alay eden , yolda yürürken ona buna sataşan, iş yerinde her an herkese laf sokmaya hazır tipler. Bu insanların çokluğunun nedeni neymiş.

Basitçe şöyle, mutlu ve iyi insanlar mağaralarda yaşadığımız zamanlarda etrafta dikkatsiz, hayat dolu gezinirken hayatlarını vahşi hayat düzeninde kaybetmişler , yem olmuşlar.

Mağaradan çıkmayan , sürekli mutsuz, fesat, tüm dünya bana düşman, ben de kötülük düşüneyim insanları hayatta daha uzun süre kalmış, Ve bu insanlar , diğerlerine kötülük yapmak için geceleri uyumamışlar, düşüncelerini olgunlaştırıp, harekete geçmek için gece saatlerini beklemişler.

Araştımanın sahibi, "benim de içimde "evil" duygular var. Bunu sık hissediyorum. Sebebini araştırmaya kendimden başladım, sonra deney grupları oluşturdum." Diyor.

Özetle , kötü ve mutsuz olmanın sebebi , "öyle doğmak" , doğuştan. Sayılarının çokluğu da diğerlerinin daha çok ve çabuk elenmiş olması.

Kötüler, mutsuzlar , sizi suçlamamak lazımmış.

1 Mart 2015 Pazar

eehhhhh beee

Oğlumu babasınıdan alacağım , iş çıkışı...Tam kapı önünden değil bir alt sokağa parkediyorum, oraya getiriyor. Parkettim , aradım. "Hani işten çıkarken arayacaktın?" dedi. Müthiş sinirli. "Unuttum. Şimdi bekliyorum" dedim.

5 dakika bekledim. İşte iken, cep tel. titreşimdeydi, öyle kalmış. Caddeye inip beni aramış Ex , duymamışım. Son kez çaldırırken cebi farkettim ama o sırada ex beni gördü zaten.

Allahım o surat...Anlatamayacağım. Oğlanı arkaya oturttu. Kemeri bağladı. Sonra yanıma oturdu. Oturacaktı , çünkü yol üstünde bir yerde bırakacaktık onu , konuşmuştuk daha önce , ama o suratla değil. Sonra bir şey söyledi bana. Konuşma olsun diye, cevap vermedim. Oğlum sordu " anne , babamı duymadın mı?"

Bütün gücümü yavaş araba kullanmaya veriyordum. Arabada çocuk var, ex domuzu yanında ama her zamankinden sakin kullan , çünkü saçmalayabilir/im.

Başka zaman oğluma , ayy duymadım çünkü dikkatimi vermedim, şu kıyafetçiye bak ya böyle kıyafet mi olur falan gibi konuyu değiştirirdim.

Ama yapmadım.

Dedim ki : "Benim ile bu kadar çatık kaşlı biri konuştuğunda , iletişim kurmak istemiyorum."

Babasına dedi ki "neden kaşların çatık?"

O da benim işten çıkarken aramadığımı, cep telime bakmadığımı , bu yüzden sinirlendiğini anlattı.

"Ne var ki  bunda?" diye bağırdı. Çocuğunu azarlayan 1970'lerin babası gibi azarladı ama.

"Cep tel ile arayacağına , daha dikkatli baksaydın yola "dedi.
"İnsan unutur" dedi, "ne var işten çıkarken unuttuysa aramayı" dedi.

Sonra ex ineceği yerde inemedi. Bizimle evin parkına kadar gelmek zorunda kaldı , çünkü oğlan susmadı.  Arabadan indik, Ex "özür dilerim S.B.Anne" dedi

Kısaca bizim orda göte göt denir.