30 Ocak 2015 Cuma

Ex-60

İlk defa gittiğim bir şehirdeydim.

Bir görüşme için.. Esas toplantı bitti. Bir de daha önce tel. ile görüştüğüm beyefendi ile tanışayım dedim. Sekreteri ; "müsait buyrun" dedi.

İçeri girdim. Masada oturan adam ; "Ex 60 yaşında"

Gözleri biraz daha iri-trioidi falan çıksa Ex'in de böyle olur.. Gıdığı var-yerçekimi. Gözlük çok benzer.. Çok pahalı bir saat...Ex paraya kıysa o saati alır...

İçeri girdiğimde telefon ile konuşuyordu, o sırada bayağı bir süzdüm ama kıkırkıkır durumdayım, zor tutuyorum kendimi.

Kapattı telefonu, anında şikayet etmeye başladı. Telefonda konuştuğu konuyu , iş yükünü, beceriksiz çalışanları , falan sıraladı. Çay mı kahve mi dedi. Sade kahve dedim. O içemiyormuş kahve,  çay iyi geliyormuş...

Hani karşılıklı kahve içme keyfi vardır ya, cam kenarında , evde, eşinle...Ex ile bu keyfi o çay , ben kahve içerken yapardık. Sevmezdi türk kahvesi. Bu adam da  sevmiyor.

Odası incikcincik, karmakarışık...Alakalı alakasız plaketler, kupalar, tabaklar yanyana....düzensiz, antika gibi bir abajur...

Kahvem, çayı geldi.

Ex gibi çok hızlı içti çayı Ex-60

Eee size nasıl yardımcı olabilirim dedi.

Dedim böyle böyle..

Dedi "OooooOOoo"

Ordan oraya, burdan şuraya falan uğraştırır o işler dedi.

Peki dedim. Vaktinizi aldım.

"Yardımcı olabileceğim başka biişi var mı?" dedi Ex-60

Yok yeterince oldunuz.. Teşekkür ederim .

Çıktım kapıdan, lavaboya gittim. Ayna temiz olsa kendimi yanağımdan öpmeye çalışam , o derece sevinçliydim. 10 seneni Ex ile geçirdin ama 28 yılı ne güzel kurtarmışsın kızım aferin dedim.

Sonra sabah Ex'i gördüm. Bir gülümsedim...

26 Ocak 2015 Pazartesi

Hadi lenn

"Ayyy benim Ex öyle değil valla"

So?

....


İki bekar anne, iki ex, iki çocuk...

Çocuklar birbirini çok seviyor. bu sebeple anneler veya babalar ile birlikte görüşüyorlar...

Sonra bir gün anneler otururken , çocuklar içeride kudururken , bir anne diğerine diyor ki ;

-Ayy benim Ex öyle değil valla..

Eeee? Yani? ....

Konu hakkaten Ex'ler falan da değil...Eskiden o kadar çok konuştum ki onun hakkında, artık anlatacak bişi de yok...Konu çocuklar ...Babaları da hayatlarının bir parçası elbet..Öyle karı muhabbeti işte...

Sonuçta Ex , benim için gerçekten ex..bitmiş gitmiş..Bana ait bir kırıntısı yok, adama küfretsen, ilgimi çekmez.. Benim çemberimin epey dışında...

Ayyy yazacakken bile sıkıldım..

Sen Ex tarihe gömememişin bacım.



25 Ocak 2015 Pazar

Analı kızlı

Annemle haftasonu ,olağanüstü güzellikte yerleri gezdik, günübirlik.

Oğlum babasında, babam evde....

Müzik bile açmadık arabada....

Sakin sakin konuşarak, gittik. Rüzgarlı, güneşli, deniz kenarında şahane bir yemek yedik.
Sigara içtik. Az konuştuk.

Herşey harikaydı.

Deniz kenarında 4 masa var, birinde biz, birinde tavla oynayıp rakı içen iki amca, birinde köpekleriyle İstanbul'dan kaçmış bir çift...Nihayet 4. masa sahipleri geldi.
Kayınpeder, kayınvalide , koca, 3 yaşındaki oğul ve esas kız-gelin...Gelin rüzgarlı olduğu için istemediğini söyledi, kayınpeder bişey olmaz dedi.

Yemekleri beklerlerken koca aldı çocuğu denizde, dalgalarla oynayacakları bir oyun ayarladı, Elbette çocuk gelen 2. dalgadan kaçamadı ve belden aşağı ıslandı. Koca oğulu kucağa aldı, "bilmemne rüzgarı aniden estiği için kaçamadı dalgadan" dedi.

Gelin " hı hı gördüm....bilmemne rüzgarını tahmin ettiğim için yedek kıyafetlerinin yanına yedek ayakkabı da getirdim" dedi...

"Yedek ayakkabı"...

Annem çocuk üşüyüp hasta olacak diye endişe krizleri yaşıyor...Kocaya saydırıyor, Dur geline bir yardım edeyim falan diyor. Ben tutuyorum.

Gelin akıllı. Çocuğu bebek arabasına bağladı. Al böyle gezdir dedi. Kumda bebek arabası mı gezdirilebilir. Koca bir yandan gezdiriyor, bir yandan da masaya bakıyor yemek geldi mi,,,
Yemekler gelir gelmez koca masaya atladı. Kayınpeder, kaynana, koca yemeklere yumuldular, çocuk geline kaldı. Gelin masaya bakıyor omuzlar düştü...

Bebek arabasındaki çocuğu zangurzungur sallayarak kaynanayla koca arasına sokup çıkardı. Sokup çıkardı ama yok kafaları kaldırmıyolar , nasıl bir iştahsa , görünmez oldu çocukla gelin bunlara...
Nihayet Koca yedi. , o sırada çocuk arabada sızdı uyudu, üstünü örttü gelin. Soğumuş yemeğine başladı...Nasıl bir yemek yemek ...Masada canlı lüfer olsa , pelikan gibi yutacak, öyle şuursuz...

Benim sırtım kendilerine dönük, bütün bu detayları annemden öğreniyorum oradan kalkınca...

"Amaan" dedi, "iyi ki boşanmışsın kızım, sadece Ex değil , şimdikilerin hepsi böyle".

Sen de boşan dedim :)

O konuyu babanla konuştuk , çocuklar konusunda anlaşamıyoruz. İkimizde sizi , birbirimize yamamaya çalışıyoruz ama o diyor istemem ben diyorum istemem..Kim bilir diyor , gülüyoruz...

Termosa kahve yapmış getirmiş, başka nefis bir manzarada kahvemizi içiyoruz, Evden bayat ekmekleri getirmiş onları balıklara atıyoruz ama martılar yiyiyor..

Dönüşte arabada uyuyakalıyor...Huzur....

23 Ocak 2015 Cuma

araba-makyaj

Cuma laylalom...işyerinde gazete haberlerini okuyorum.

Kadın sürücü araba kullanırken , makyaj yapıyomuş, öndeki araca çarpmış.

Bu haber milliyet gazetesinde manşet olmuş.

Araba kullanırken oje sürmek tehlike yaratır , diğerleri değil bence..

Küçüktüm, babamın yanında oturuyordum, köprüden geçiyorduk, yanımızdan kırmızı bir şahinle sarışın bir  abla geçti. Camı açık, bi yandan sigara içiyor bir yandan şarkı söylüyor, ağzında da sakız var, arada bir de kutu kola içiyordu. Babam "cık cık" yapmıştı.

Dönüşte babam yine köprü üzerinde , "ne güzel bizim memleket ya" diye boğaza bakarken, öndeki arabayı öptü. Öndekinin de bagajında televizyon varmış falan kavga çıkmıştı. Neyse....

Öndeki arabaya çarpmak, İstanbul trafiğinde çok kolaydır. Bazen öyle bir rutin dur-kalk olurki.. o 1 sn. bozulsa kaza olur. Maddi hasarlı...

Kadınların araba kullanırken erkeklerle eşit olmadıkları kesin de bu haberin manşet olmasına çok içerledim. Bir sor bakalım o kadın neden arabada makyaj yapıyor?

Yapmasa , bej suratla görsen , "kezban" dersin .... Kadın ne yapsın?


20 Ocak 2015 Salı

Yazık

-Anne , biz nasıl oluştuk, ilk yani ...

-Maymunlardan dönüşmüş olabiliriz...

-Yazık ya maymunlara!

19 Ocak 2015 Pazartesi

Ana-oğul

En büyük zevkimiz arabaya binip, istanbul'a kısa mesafelere günübirlik yolculuk yapmak.

Hafta sonu yine yaptık ;

Sabah erken kalktık. Giyindik. Fırından sıcak çıkan poğaça, simit, keklerden aldık, bir de meyve suyu. Yolda müzik açtık. Arabada giderken kahvaltımızı döke saça yaptık. Geldik bir orman kenarına. Yanımızda top, sünger fırlatan tabancalardan var.  Aldık tabancaları, oyun oynadık. yanımıza gelen köpeklere poğaça verdik. Oturduk , sohbet ettik. Güldük.

Bu arada elimde bir kütük parçasıyla geziyorum. Ormanın içine de pek gitmeyelim diyorum. Bu arada tel. çekmiyor, arayanlar ulaşamıyor. Ben de hafif tırsıyorum ama çok zevk alıyoruz. Oğlumu kıyıdan kenardan yürümeye ikna ediyorum, yine zevk alıyoruz. Ama bir yandan da gözüm yerdeki diğer kütüklerde. Elimdeki sopayı bırakıyor , daha uzun olanını alıyorum sürekli ...

Fotoğraf falan da çekmiyoruz. Öylece eğleniyoruz.

Çişi geliyor. İlk defa dışarıda çiş yapıyor, hem üşüyor, hem gülüyor...

Yarış yapıyoruz, o kazanıyor tabi ki...

Arabaya biniyoruz

"Anne" diyor. "Ben çok seviyorum senle böyle gezmeyi, daha çok yapalım" diyor.

"Yapalım bebeğim." diyorum.

Eve gidiyoruz, banyo, yemek , kitap faslından sonra çok erken uyuyor. Ben de acayip keyif yapıyorum.

Babası arıyor, konuşmak istiyor, uyuyo diyorum, hayır hasta değil...Çok gezdik bugün yorgun....

"Oralara gidilir mi tek başına" diyor, "beni de çağırsaydınız ya..."

Seni de çağırsaydık ya...nasıl düşünemedik...

16 Ocak 2015 Cuma

Hırrrrr

Yeni bir müdür geldi oğlumun okuluna. okulun web sitesine bir rapor konmuş, kendi önderliğinde hazırlanmış, yeni kurullar kurulmuş vs...

Kimdir nedir diye googleladım , pek hoşuma gitmedi. 

Sonra uzunca raporunu okudum. Raporunda okulun olumlu-olumsuz-tehdit şeklinde 3 tanımlaması var. Tehditte 2 madde yazılmış. 
1-"Medya" görevini yapmadığından, çocukların etkilendiği, konuşmaları, kıyafetleri, arkadaşlık ilişkilerinin medyaya göre şekil aldığı
2-Parçalanmış aile çocuklarının çokluğu

Parçalanmış aile çocuğu olmak bir tehdit midir?

Parçalanmış aile ne demek ayrıca?

Bir aile bile isteye parçalanır mı , parçalatır mı kendini? Nasıl bir tehdit? 

Öğretmenini aradım. Başka bir öğretmeni daha aradım. 

"Bu uslübun oğlumu tanımlama şekli ve okul raporunda tehdit olarak belirtilmesini tehdit olarak algılıyorum." dedim

Her ikisi de beni sakinleştirmeye çalıştı. 

Sonra uzun bir dilekçe yazdım. Sonra çöpe attım. 

Kategorize etmeyip , sıfatlandırmasa ölecek hastalığına müzdarip ne çok kişi* var dedim. Biraz aklı selim düşünüp ne yapacağıma karar vereceğim. Şu ankiler çok tuhaf sonuçlara yol açabilir çünkü...


13 Ocak 2015 Salı

Şen

Benim ufaklığın bir yazı stili var. 45 derece eğimle aşağıya doğru yazıyor. Sayfa çizgileri falan tırt onun için.  Bir gün okula gidip öğretmeninin yanında izin dilekçesi yazmıştım, öğretmeni de bana iltifat etti :

-Minnoşun yazısının kime çektiği belli oldu
- :)) teşekkürler

ya çocuğun surat aynı ben , yazısı da öyle olacak elbet..

Nefret ediyor yazı yazmaktan. Elyazısından.....Resim dersinde yaptığı karakterlere konuşma balonları açıyor ve onları düz yazı ile yazıyor. Sebebi ise , el yazısıyla yazarsa ders yaptığını sanıyormuş..

Sevmiyor işte yazı yazmayı..

Türkçe dersleri malum , öğretmen kelime verir, anlamlarına uygun cümle kurmalarını ister. Öyle bir ödevi varmış. Cümlelerini okudum.

Sap : "Sap gördüm." Şaka değil.

Tarla : "Köyde tarla var"

Değirmen : "Değirmen döner."

Şen : "Annem çok şenli birisidir."

En uzun cümlesinde var olmak pek bir gurur verdi....Özledim yaw akşam olsa da ısırsam...

7 Ocak 2015 Çarşamba

Mezarlık

Buz gibi bir başlık di mi?

Bu yazıyı ilk yazılarımda yazmak istemiştim ama çok ağır geldi yazması , vazgeçtim.

Evliliğin bittiğini anladığım "an" var. O nasıl bir an ise bir çok düşünceye aynı anda hakim oluyorsun hem yaşam hem ölüm gibi.

O "an"daki düşüncelerden biri de , eğer boşanmaz isem, Ex'in ailesi ile aynı kabristanda olacağım idi. Belki çok hastalıklı , çok sakat , çok gerzekçe gelebilir ...

Adım -babamın soyadı-ex in soyadı mezar taşımda....yanımda ex ,yanında annesi, babası...
Böyle bir fotoğraf gördüm, o "an" irkildim. Sanki yaşamı o aileyle kabul edebilirmişim de , ölümü kabul edemezmişim gibi.

Bu düşüncemi Ex'e, ondan ne kadar nefret ettiğimi anlatmak için kavga sırasında söyledim boşanma aşamasında.
"Hastasın sen" dedi.
Belki de...

Sonra mahkemeden önceki bir pazar günü sabah erkenden çok ama çok erken , istanbul'a 2 saat mesafede babaannemin kabrini ziyaret ettim. Tek başıma mezarlığa hayatımda hiç gitmemiştim. Yanıma başörtüsü bile almayı akıl etmemiştim.
Sonra mezarlığın yanına parkettim. Buldum yerini. "Ah babaanne" diye ağladım. 45 dakika falan ... Mezarının üstündeki çiçeklerden kopardım. cüzdanıma koydum. Konuştum, konuştum...

Arabaya geri bindim. Yerim belliydi artık. Rahatladım.

5 Ocak 2015 Pazartesi

Korku

Ben çocukken "kurt adam " ve "jaws" seyretmiştim. Denizden zaten çok hoşlanmazdım hem silivri de o kadar koca adam arasından beni mi yiyecek diye düşünürdüm, çok bir korku yaratmadı. Kurt adam ise, ben kurt adam olursam annemden nasıl saklarım, gece evden nasıl çıkarım gibi düşüncelere sevketti. Ne kurt adamdan , ne kurt adam olmaktan ne karanlıktan korkuyordum ama konu annemse kurt adam bile olacaksam tırsıyordum.
İki çocuk annesi bir arkadaşım var, koskaca kadın evde biri yoksa uyuyamıyor, kalamıyor. Eşiyle çok mutlu , Allah daim etsin ama o korkuda olan birinin boşanması imkansız.
Oğlum bir arkadaşının ipad inde görmüş eyes adında bir korku oyunu. Şimdi çok ama çok korkuyor karanlıktan gece yatarken yorganla hertarafını kapatıyor, holdeki ışığı açtırıyor, yanına yatıp ona sıkı sıkı sarılmamı istiyor. O uyuyunca kalkıyorum ama bir kaç kez korkarak uyanınca yanında uyumaya karar veriyorum.
Sabah uyandı , yarı uykulu kucağıma oturdu , boynuma yattı, bacakları sığmıyor artık çok uzadı, zor oturduk, sırtını kaşıdım.
"Sen beni herşeyden korursun" dedi...
Korumaz mıyım bebeğim....

3 Ocak 2015 Cumartesi

Arkadaşlık-değişim-yalnızlık

Çok değiştim. Herkes değişiyor . Ama bu kadar çok olmayabilirdi gibi . Bir kaç arkadaşım var-dı ya da var mı hala bilmiyorum. Arasalar da aramasam da aynı bıraktığımız yerdeydik hep ya da öyle sanıyorduk.
Herkes çok acayip şeyler yaşıyor. Ben yıllar sonra , eskiden çok samimi olduğum bir sınıf arkadaşımla karşılaşmıştım, bana ilk söylediği şey n ekadar çökmüş olduğumdu. Halbuki hiç patavatsız, ya da kaba bi çocul değildi. Yanında cillop gibi karısı vardı. Çok mutlu gözüküyorlardı. Bilmiyordu ki benim üzerimden 18 kamyon geçmiş etkisiyle yaşamaya çalışıyordum.
Öyle bir ana geldim ki ya da farkettim ki onlarla yaptığım tek şey eski güzel , gençlik günlerimizi , aptallıklarımızı , heyecanlarımızı konuşmakmış. Özlüyoruz o zamanı, yadediyoruz. Keyifli vakit geçirdik diye düşünüyoruz ayrılırken ama öyle olmuyor. O kadar çok değişmişim ki dilimde acı bir tat var..bir tuhaflık, aradan geçen o kadar zamanın üzerimdeki etkilerini onlara göstermemeye çalışarak zorluyorum kendimi, onlardan ayrıldığım zaman da yorgun oluyorum rol yapmaktan.
Mesela hiç bir doğum gününü unutmazdım. Benim doğumgünümü hatırlamaları-hatırlamamaları önemli değildi. Mutlaka ona uygun kart atardım, esprili yazılar yazardım. Ve mutlaka bir hediye alırdım. Şimdi aramıyorum bile, unutmuş değilim aslında. Biliyorum ki mutlu etmeyecek bu onları, eskisi gibi olmayacak, benim de hevesim yok .
Güzel zamanlarımızdı hepimizin, şimdi bambaşka yerlerde , bambaşka insanlar olarak devam ediyoruz...

Kendime Not: Bu yazı , mevzubahis arkadaşlarla yemek sonrası, gecenin bi vakti, evde yalnız yazılmıştır. Sabah okuyunca, kendisini imha edebilirsin..



1 Ocak 2015 Perşembe

Telkin

En son telde kavga etmişti ex benimle...Çocuk yanındayken.

O andan sonra oğlunun gözündeki baba imajıyla ilgili nasıl sorunlar yaşayacağını hesap etmeden, kendi egosunu okşamak için çıldırmıştı.

Sonuç: o günden beri babasında kalmak istemeyen bir çocuk.
Babasına her gidişinde ilk 15 dakikayı annesiyle ilgili sorularla dolduran bir çocuk.


Yılbaşı günü okuldan sonra Ex aldı. Ufaklık artık büyüyor, sorguluyor, anlam veremiyor, tekrar soruyor. Babasına daha çok soruyor.
Yılbaşı günü babasını bunaltmış , Ex yine beni aradı, yine hoparlör açık. Öyle sıcak konuşuyor ki ahizeye yapışıp öpücük gönderecek sandım..

-Canım biz o sorunu aştık di mi, oğlan emin olmak istiyor, bir yanlış anlamaydı di mi?"
-Ne oldu?
Yavaş yavaş oğlanın yanından uzaklaşarak normal konuşmasına geri döndü.
-Oğlanı aldığımdan beri  seninle ilgili sorular soruyor. O günden beri de kalmak istemiyor. "SEN HİÇ TELKİN ETMEDİN Mİ ÇOCUĞU?"

Telkin etmek : Bir duyguyu , bir düşünceyi aşılamak (bkz:tdk)

Çok fena ...O kadar alışmışki arkasındaki zarar ziyanın başkalarınca toparlanmasına...

-Hayır. Hiç etmedim.
-......öyle mi?
-Evet
-....
-Bundan sonra da etmeyeceğim. İstediğin gibi davranabilirsin. Babasını olduğu gibi tanıması doğal olanı. Sorduğu sorulara gerçek düşünce ve hislerimle cevap verdim, vereceğim.
-Peki..Şimdi çocuğun yanına gidicem , sen ne zaman alırsın?
-2 saat sonra uyar mı?
-tamam.
------------------------------2 saat sonra , ex in evinin yakınında araba içinde--------------------------
Oğlanın kemerini takar arabada..Küt diye öne oturur.

-Canım, sana iyi seneler dilerim, oğlunla sağlıkla , şansla geçsin....
Şok Şok Şok Şok
-Aaa , çok teşekkür ederim. Sağol. Sana da iyi seneler.

Tokalaşarak , yanaktan öpüşmek 3 sene sonra...

Oğlumu babasından koruma fikri çok kötüydü. Hem his olarak hem fikir olarak kötü. Kaderini yaşamalı aşamasındayım artık.
Bu telkin de benden bana gelsin.