31 Ocak 2014 Cuma

Aldatılmak = seçbirini(Kabullenmek;GörmezdenGelmek;Reddetmek)

Çok acayip bir huyu var insanoğlunun. Ani olaylar karşısındaki , değişik tutumları ...
Hayatın 1 sn öncesinden çok daha farklı olmuştur bir kere . Aniden. Daha önce duymadıklarını yaşıyor olacaksın, yaşamadıklarını yaşıyor...

Diyelim ki her zaman ekmek aldığın yerden ekmek alıyorsun, son aldığın ekmekte olmaması gereken bir şey çıktı. Ne yaparsın ;

a) O ekmeği yemem. Fırıncının kafasında ,fırının ortasında bölerim.Fırını rezil kepaze eder, 7düvele duyururum.
b) O ekmeği yemem, yiyene de mani olmam.
c) O ekmeği yerim, gider yine alırım.
d) O ekmeği yemem. Fırıncının arka kapısından girer onun açığını gösterir, kimseye söylememek üzere , bir daha yapmamasını tembihlersin. 
e) Değil o ekmeği , bir daha asla ekmek yemem.

Diyelim ki ex tarafından aldatılmıştın. Sana ex kayınpederin geldi. Aman boşanma bak vırvırvırvır konuşsun , dinle, nezaketen. Ekmekçi örneği ver. Adamı gönder.

Bu olay hiç olmamış gibi davransaydın, asla ama asla hazmedemeyip, ex'in burnundan getirip, günün sonunda bir bakmışsın ki o seni boşuyor olarak bulabilirsin kendini.
Affedeceksen , yüzlemeyeceksin, unutacaksın, sindireceksin. Ama affedemeyeceğini biliyorsan pek fazla seçeneğin yok.
Bu olayı bir kabullenme süreci var bu çok sancılı olacak bekar anne.
Neden neden neden neden neden neden neden neden neden neden neden neden neden neden neden neden neden neden neden neden neden neden neden neden neden neden neden neden neden neden neden neden neden neden neden neden neden neden neden neden neden neden neden neden neden neden neden neden neden neden neden neden neden neden neden neden neden neden neden neden neden neden neden neden neden neden neden neden neden neden neden neden neden neden neden neden neden neden neden neden neden neden neden neden neden neden neden neden neden neden neden neden neden neden neden neden neden neden neden neden neden neden neden neden neden 
Hadi neden uydurdun kendine sıradaki soru ;
Nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl nasıl

Bunların cevapları asla işine yaramayacaktır. Ama soracaksın, cevap arayacaksın. 
Bir arkadaş, bir fırıncı seni aldatırsa ne yapacağına az biraz sağlıklı düşünüp karar verirsin. Ama yıllarını birlikte geçirdiğin , eski sevgilin , uzun süreli kocan, çocuğunun babası, tatillerinin arkadaşı, sırlarının tamamına sahip biri tarafından aldatılırsan , uzun süre zor nefes alırsın. Her ne yapacaksan kalbinden çok mantığını dinlemen gerekecek. Çünkü artık kalbin, sana bile ait değildir. 

30 Ocak 2014 Perşembe

Çocuk - Spor

Ufuk Sarıca'yı görmek için basket maçlarına giden bir gruptuk biz. Sporlardan Basketbolu erkeklere çok yakıştırıyorum. Şiddeti, küfürü az, mücadelesi hızlı, hırsı yüksek ve seyretmesi çok zevkli...Gözlerimizi ayırmadan izlerdik. Sonra bir hostes hanım ile evlendi. Ama biz basketbolu çok sevmiştik birkere. Naumoski'yi , Orhun Ene'yi ... Efes Pilsen'i elbette.. 
Şimdiki sansürlü adıyla Anadolu  Efes'i..
Spor yapmak dersen , benim için basket maçlarını seyretmektir. 
Çocuğum basketbol oynasın çok isterim . Bunun için elimden geleni yapıyorum. Ona, eğitimiyle ilgili de  yeni kapılar açacağını umuyorum. Zaten hareketli olan , genetik olarak uzun çocukların , iyi bir eğitimle ve isterlerse ve de kısmetse, bu işi seveceklerini , devam ettireceklerini düşünüyorum.
Hafasonları ,zaman zaman ortaokulların basket maçlarını seyrediyoruz. Bir maçta "siktir" içeren tezahhurata tanık olan çocuk bunun maçı kaybetmekle eş anlamlı olduğunu öğrenmiş olur. Maçları izleyenler yalnızca aileler oluyor. Babalar ayakta , habire koç'a laf atıyorlar. Koç çocuklara daha çok abanıyor.
Bir basket okulu buldum. Anne ve Babalar antremanları izleyemiyor. İlk dersi izliyorsun, çocuk uyum sağlıyorsa bir sonraki antremanlara giremiyorsun. İşte budur diyerek devam ediyoruz.
Haftasonu çocuğun baba da olduğu zamanlara da giren bu aktivite için nasıl mesudum anlatamam.   

29 Ocak 2014 Çarşamba

İkili Koltuk & Şarap

Malum okulların yarı yıl tatili. Çocuk babasında daha fazla zaman geçirmek isteyecektir. Baba da müsaitse yatılı ziyaret haftanın birkaç günü olabilir. İşte bu dönem acayip bir boşluk olabilir. Çocuğa endeksli bir hayattan çocuk süreli olarak çıktığı zaman dahi bu zamanı değerlendirmek, özlemek ve beklemekle geçebilir. 
Rutin olarak babasında kaldığı zaman arkadaşlarınla  dışarı çıkabilir, dedikodunun dibine vurabilir, iki kadeh içebilirsin.  Ama rutinden sapınca, farın karşısında kalan tavşan gibi olabilirsin. 
Ne yapsam ne yapsam ne yapsam ne yapsam ................................................................................. hmmmmmmmm........................................................................................................................................ 
Televizyon seyretmiyorsan zaten bir alternatif değil. 108 kez seyrettiğin "Kaybedenler Klübünü" 109. kez olmak üzere izleyebilirsin. İzle bence. Ama film bitecek elbet. O zaman evde geçen yaz bozcaada'dan aldığın şarap ve buzdolabındaki trakya eski kaşar aklına gelebilir. Zigon sehpanın en büyüğünü koli bantıyla çocuğa otopark yapmıştın , orta olan kırılmış raf yapmıştın, küçük olanı çek ikili koltuğun önüne, şarap ve trakya eski kaşarı hazırla , verevine koy . Sonra standart fm'i aç.  Şarabını iç. Standart fm dinle.. Sonra....................................................................................................
Başka birşey yapmana gerek kalmayacak, ikili koltukta sağa doğru devrilerek uyuyakalacaksın, sabah telefonun işe gitmeni gerektirerek seni uyandıran pek cazgır alarmıyla uyanacaksın...

27 Ocak 2014 Pazartesi

İstifa etmek ve dalgalanmak

İstifa ettim işyerinden. 
Aşırı iş yoğunluğu, karışıklık, iş tanımını misliyle aşan aptal saptal , niteliksiz işler nedeniyle. Kafamda tonlarca iş yüküyle, mesai saatleri dışında da yaşıyordum daha doğrusu yaşayamıyordum.
Sonlar iyi geliyor bana. 
Ancak 1 ay süre içinde birini alacaklarını, işleri paylaştıracaklarını belirttiler. Şimdilik devam..Yaz aylarını bu işyerinde görürüm belki .
Bu arada çalışmak zorundayım , 3-4 ay çalışmasam idare ederim, ama sonrasında şart.
Bir işi, biri yapıyorsa , yapageldiyse devam eder , hatta ilave işleri bile yapar.  Ve hatta gırtlağına batıncaya kadar yapar. Hafta sonları, evden, bayramda vs...
Tüm yaşadıklarımın tahammül gücümü çok düşürdüğünü biliyorum. Zaman zaman çok zorlanıyorum,  küsüyorum, boşveriyorum. Ve bazen çok uyuyorum.
Eskiden herhangi bir şeyi sonlandırmak ile ilgili çok tedirgin olurdum.  Şimdi ise çocuğum dışında vazgeçemeyeceğim herhangi biri, herhangi birşey yok. Bu durum müthiş bir cesaret veriyor. Kararsızlık süremi kısaltıyor. Sonucun iyi ya da kötü olduğunu , görünce anlıyorsun. Hayat böyle bişey gibi.


26 Ocak 2014 Pazar

Nafaka

Boşandın bitti. Nafaka ödenmeye başlandı. Ödeyenin en büyük korkusu, ödediği paradan kenara para koyman ya da onu kendin için harcaman. Nafaka  ödemelerinden rahatsız olan ex artık bunun savaşını vermeye başlayacaktır.

*Çocuğun ayakkabı ihtiyacı vardır mesela, çocukla ex gezerken , çocuk bayılır baba alır. Sonra bu para talep edilir.
*Mesela , çocuğun arkadaşının doğumgünü vardır, çocuklayken baba hediye oyuncak alırlar, oyuncak parası talep edilir.
*Çocuk hastadır, doktora gitmesi gerekmektedir. Baba götürür , doktor parasını talep eder.

Şaşırmak yok. Aaaa bunu da yapamaz , yapmaz , yok artık dediğim herşeyi yaptı. Sonsuza kadar nafaka ödemek zorunda mıyım? diyor. Sonsuz = çocuk 18 yaşına gelene kadar.

Matematik objektiftir. Toplama da ..Sayıları toplarsın , gelen giden bellidir. Ancak toplanan sayıların seçimini nafaka ödeyen çok aptalca seçer.  Bunu anlatmak isteyebilirsin. Ya da benim gibi konuşmak istemeyebilirsin. Çünkü ne yaparsan yap, ne anlatırsan anlat, dinlemeyecek, anlamayacaktır.

Avukatlar halletsindir.

22 Ocak 2014 Çarşamba

Adını Feriha Koydum

Uykusuzluk,  bir dönem sana eşlik edebilecek bekar annecik. Her an kalbinde, karnında olan kara bulut sağa sola çarparak gezecek. Manevi sorunlar , maddi sorunlar ,sağlık sorunları, çocuğunun sorunları, ailenin , iş yerinin, çevrenin saçmalığı herşey ama herşey üstüste gelecek. Bunların aynı anda, senin başına geldiğine inanamayacaksın. Hepsiyle aynı anda başedecek gücü kendinde hissetmeyeceksin. Ama hepsiyle aynı anda şahane bir şekilde savaşırken gücünü kendine kanıtlayacaksın. Tabi bu arada bazı şeylere aşırı derecede takılabilirsin. Örneğin PapaJohn's Papa's Pizza. Gün aşırı bunu yerken bulabilirsin kendini. Çocuğa yetecek kadar yemek yapıp , sen Pizzayla takılabilirsin akşamları. Abartmamak gerek elbet, ama abartma hakkın dibine kadar var.



Şahane televizyon dizilerimiz var kafa dağıtmak için, pizza yerine bunu keşfedebilirsin ;                     "Adını Feriha Koydum" mesela.
Akşam uyuyamadığında, zihnini boşaltamayacaksın. Karanlık basınca içindeki kara buluta , kafandaki 88 tilki eşlik edecek. Ama  Adını Feriha Koydum'a kafayı taktığın zaman , tek derdin Emir ile Feriha olacak.  Olsun. Ayyy ne oldu yine gördün mü çocukları başın geleni aman aman aman diye pizza eşliğinde 5-6 bölüm arka arkaya seyredeceksin. Seyret. Çok düşünme, zaman herşeyin en temiz ilacı.





İnan hafifleyeceksin. Emin ol öyle güçlü çıkacaksın ki , yeni kendini tanımakta zorlanacaksın. Beğeneceksin. Mutlu olacaksın. Aslında  belki de yapılması gereken , mutlu olacağını hissettiğin yeni , kısa, küçük hedefler koymak.

Canım Papa's çekti yahu..



21 Ocak 2014 Salı

Babasının Başka evi var-Çocuk kitapları

Boşanmış anne babalar çocuk kitaplarının içeriğine çok dikkat etmeli. Peki birlikte yaşayan anne babalar? 
Çocuğumun arkadaşı, annesinin aldığı kitabı okumaya çalışıyor adı; "Babasının Başka evi var". Annesi de bana gösteriyor ; ne ilginç ismi var di mi?
Bana ilginç gelmiyor. Kadınla bakıştıktan sonra aniden aydınlanıyor "AaAaaaaaa...."
Ben bu tarz kitapları almadım. Aile temalı kitapları da almıyorum. Bence yaraya tuz basmaktan pek farkı yok. 
Klasiklerin güzelliğini çocuğumla okurken yeniden keşfediyorum. 


Hepsinin çizgifilmini, filmini seyredebiliriz. Ama akşam uykudan önce 10 sayfa okuyarak, ertesi gece için meraklanıyoruz. Şimdi Siyah İnci'yi okuyoruz, henüz başındayız.  "İlk sahibi neden satmış" atı çok üzgünüz mesela.
Dibine kadar herhangi bir mesaj kaygılı kitaplar beni yoruyor. Çocuğunda ilgisini çekmiyor. 

20 Ocak 2014 Pazartesi

"Aaaaa ben olsam......bıdııdıbıdı....." bi git ya

Ex'le yaşadığın olayları bazen haddinden fazla, haddinden gereksiz bir şekilde , gayet gereksiz kişilere anlatabilirsin. Bu senin çok geveze , dedikodu manyağı biri olmandan mütevellit değildir. Geçmişte ne kadar ketum bir domuz olduğunu yedi düvele ispatlamışsındır belki de. 
Arada çocuk olduğundan , çocuğun okulu, dersi, sporu, ıvırı zıvırı için zaman zaman telefon konuşmasını olmadık yerlerde yapabilirsin. Mesela bir toplantı öncesi kapının ağzında, postane kuyruğunda, serviste vs...Bu anlarda yakınlarındaki insanlar kulak kabartıp , soru cümlesiyle sana bakarlar, nezaketen özet geçersin "kusura bakmayın sesim yükseldi ama...." diye girizgahı uzatıp detaylara inebilirsin. Bence artık yapma. Karşındaki bunu sadece merakından dinleyecek, dinledikçe merakı artacak, merakı arttıkça soru soracak, sordukça cevaplayacaksın...Bir de bakmışsın ki iyice dökülüyorsun konuları. Sen anlattıktan sonra gelen ilk tepki buysa ;
"Aaaaa olur mu ama öyle ben olsaydım böyleyken böyle der , öyleyken öyle yapardım."
Bu ortamı bir daha yaratmamayı hep birlikte öğreneceğiz umarım . Nasıl olduğunu ben de bilmiyorum.

18 Ocak 2014 Cumartesi

Yalnız yemek yemek

Bir cumartesi daha. İşin yok. Çocuk babasında kalacak. Kalabalıkta olmak istemiyorsun, yalnız kalmak istemiyorsun. Vakit geçsin, çocuğun gelsin , o yanağı ısır istiyorsun.
İşten çıkıp , kendine 10 dakikada evde tertemiz yapıp yiyeceğin salata ısmarlıyorsun, bir de diet kola. Üzerinde "Canım" kola gelsin sana da ...
İnsan cumartesi çabuk geçsin istermiymiş? İstermiş..

17 Ocak 2014 Cuma

Boşanma davasından bir gün önce, bir gün sonra

Mahkemeden önceki gece sabaha kadar uyuyamayacaksın. Saate bakıp bakıp bazen zamanın ne kadar geçmediğini fark edeceksin. Cep telefonuna gelecek mesajları okumasan daha iyi olur. Okursan , daha önce verdiğin kararları tekrar gözden geçirecek, ruhunu yoracak, yine aklen , ruhen aynı kapıya çıkacaksın. Facebook,  twitter , instagram vs. hiç bulaşma. Aileler var. Ama sık sık hatırladığın bir şey de var, yaşadıklarının tamamını bir sen , bir Allah  biliyor.  Kararlısın. Aynı acıları , aynı acizlikleri, aynı sapkınlıkları , aynı baskıları, aynı saçmalıkları , aynı hayatı yaşamak istemiyorsun. Daha önce vazgeçtin , daha dibe vurdun. Önünde farklı zorlukları olan ama tamamen senin kurgulayacağın bir hayat var. Tatile nereye gideceksin, hafta sonu ne yapacaksın, akşam yemekte ne yiyeceksin, marketten hangi yoğurdu alacaksın , çocuğunla nasıl vakit geçireceksin, hepsi senin kararın , hepsi senin sorumluluğun. Nasıl geçineceksin, halan ne diyecek, anneannen nasıl üzülmeyecekmiş gibi yapıp üzülecek ve sen bunlara nasıl katlanacaksın.
Duygusal şarkılar dinleme, televizyon açma, sigara içme. Ferhan Şensoy'un 5 sene önce okuduğun Kazancı Yokuşu'nu oku.  Uyuma.
Mahkemeden sonraki ilk gece üşüyerek uyuyacaksın. Bünyen yeni hayatına adapte oluyordur. Sabah kalkıp kahvaltı hazırlayacaksın. Havucun rengi ne güzelmiş, domates ne lezzetli, lor peyniri ne güzel diyeceksin..Şükredeceksin, yaşadıklarına, yaşamadıklarına...

16 Ocak 2014 Perşembe

Gereksiz Alışveriş-Kıyafet

Yetişkin olmanın en güzel tarafı , bedenin genellikle pek sık değişmediği için yeni kıyafet alma zorunluluğunun kalkması. Alışveriş sapıklığından zorunlu olarak kurtulduğunda , keşke daha önce olsaydı diye hayıflanıyorsun.
Eskidikçe manevi bağ kuruluyor kendileriyle, pek bir kıymetli oluyor. Ayy ne sağlam çıktı canım benim diye daha bir mutlu oluyorsun. Hafta sonları kot-kazak-bot tamam mı? tamam. Kazakları tersten yıka, kazak tüyü alma aparatından edin - 5TL. Giyebildiğin kadar giy kazaklarını. Dolabında giymediğin, giymeyeceğin aptal-saptal kıyafetlerini boşalt , bağışla, kurtul, hafifle.
Hayatını sadeleştirmeye dolabından başla.
Anne-çocuk kıyafet alışverişi anneye en fazla çorap almak , çocuğa da 3 ayda bir yeni gardrop düzenlemekten ibaret.
Çocuk az biraz gıcıksa, senin aldıklarını beğenmiyorsa, birlikte alışverişe gidilir. Normal pamuklu bir pijama ihtiyacı olan çocuk , en baskılısından en süper kahramanlı , en kışır kışır olanı seçeceğinden, sen emrivaki yaparak ihtiyaçlarını almaya devam et. Ayakkabı alışverişi için mecburen götürüyorsun nasıl olsa...
Eski evden,  çocuğumun kıyafetlerini taşırken bir tuhaf olmuştum. Bebekliğinden kalan tüm eşyaları saklamıştım kardeşi olabilir diye. Kendime hatıra kalması için birkaç tanesini ayırıp diğerlerini bir tanıdığım vasıtasıyla bir köye göndermiştim. Kıyafetleri ayırırken , aptallığıma kızdım. 5 çocuğu aynı anda büyütecek kadar kıyafet vardı. Hepsini ben almıştım. Bu kadar gerzek alışverişbilmezliğime çok kızmıştım.
Sonra kendi kıyafetlerime baktım, bilmemkimin düğünü için yeni elbise almışım bir kez giymişim, şirketin yılbaşı yemeği için yeni elbise almışım bir kez giymişim. Birini , diğer etkinlikte neden giymedim herhangi bir fikrim yok şu anda. Aptallık. 
Alışverişte akıllandım. Sırada 1 fincana 6 TL verdiğim kahveleri düzeltmek var..

15 Ocak 2014 Çarşamba

Mutfak Masrafı HOoOoOoOP!

Boşanınca ne kadar az et, ezine peynir, bilumum kazık şarküteri, içecek ürün aldığına inanamazsın.        
                               Ve de on yıldır, ne kadar mutfak masrafı ettiğine..
Yok böyle bir hafifleme...yok..

14 Ocak 2014 Salı

Avukat Bul-ma!!!

Eğer hayatında hiç avukatlara işin düşmediyse, işin çok ama çok çok zor.
Anlaşmalı boşanmış olan bir tanıdığın avukatının telefonunu alarak işe başlayabilirsin.
Bu genç avukat yalnızca anlaşmalı boşanmalarda tecrübeli olabilir. Sen de zaten karşı tarafında tüm foyası yerlerde olduğunda anlaşmalı boşanacağına o kadar eminsen git tabi bu avukata. Ex olacağa de, adresi bu, gidip konuşalım ...Tek avukatla bitsin bu iş..Tabi gidelim der...
Avukat bürosu, 4 m2lik odaya eşşek kadar masanın tıkıştırılmış olmasından ibaret. Zaten o büroyu bulana kadar zilyon işhanı geziyorsun. Avukatlık bürosuna ayrı ayrı gidin , odada buluşun.
Şimdi avukatı sen bulduğun için , avukatı nerden bulduğunla ilgili girizgah yap.
sen-"Biz boşanıcaz, patırtıkütürtü olmasın, kendi aileme bile mahkemeden sonra söyleyeceğim bu işin stresini yaşamasınlar, bir oğlumuz var, herhalde velayeti bende olur yani di mi? Bir de ev var, onu da kanun sanırım %50-%50 bölüyor bu kadar..."
avukat- "ya tabi anlaşmalı olunca protokole bunları yazarız problem olmaz. "

Ve tabi sahneye ex çıkar ;

O-"Ya bi dakka bi dakka, şimdi ben ondan daha fazla maaş aldım 10 yıl boyunca, evi evlendikten sonra aldık diye neden yarısını ona veriyomuşum, hayatta da imzalamam öyle bir protokolü , çok istiyosan aç davayı @#!"

SEN- " Ya bu kadar haltı yedikten sonra senden boşanmayıp ne yapıcaktım ne hayal ediyordun? Neden geldin o zaman buraya, kimi kandırıyosun sen hala 3 kuruşluk aklınla"

O- "Ben boşanmıyorum , çocuğumdan ayrı uyumak istemiyorum , ne istiyosan yap, evi de vermiyorum"

SEN-"10 yıl boyunca sen çalışırken ben armut mu topladım? Yalnızca doğum iznimde çalışmadım , ne diyosun sen yaa, çocuğundan ayrı uyumayacaktın da bunları ne hayal ederek yaptın???"

Avukat bu sırada pinpon maçı izliyor gibidir.

En son ex i kovarsın, o da hodrimeydan lan diyerek defolup gider...

Avukatla başbaşa kalırsın, dersin ki ;

"ya çocuğun velayetinde sıkıntı çıkmaz di mi?"

Avukat ise aşağıdaki cevabı uygun bulur.
Anlaşmazsa  ben bu davayı alamam, ben anlaşmalı davalara bakıyorum, babam bakıyo çekişmeli davalara....
Sen avukat değil misin?  aamaaaan beee der ve kadrajdan çıkarsın.
Pek rutubetli iş hanından aşağı inersin , aşağıda ex kavga için tam tekmil hazır.
Avaz avaz kavga edersin...
Tepine tepine ağlarsın....

3 gün sonra tecrübeli bir avukat bulursun, 65 yaşında bir bayan. Senin halinden anlayacaktır,tecrübelidir.
Başka bir işhanının cücük odasına gider oturursun, anlatır anlatır anlatırsın...
yeni avukat adayın;
av-"bak şimdi oldu mu senin gibi güzel bir karısı varken hay Allah , hiç umut yok mu?"
sen-"yok yani yok yok, kararsız durumda olsaydım size gelmezdim, kesinlikle boşanmak istiyorum"
av-"peki , o zaman müsadenizle , ben kendisini arayacağım , anlaşmalı protokolün temel maddelerinde uzlaşmayacaksa çekişmeli dava açacağımızı bildireceğim efendim"
sen-"tabi tabi hemen, estağfurullah"
Telefonu hoparlöre alır;

zırr zıırrr
Av-"Aloo, iyi günler ...bey , ben av. .... ... , karşımda eşiniz oturuyor, boşanma davası açmak istediğini kati olarak belirtti, şahsımı da avukatı olarak tayin ediyor, şimdi anlaşmalı boşanırsanız her taraf için de daha iyi, ama tabi keşke bunlar hiç olmasaydı"
Ex-"........hanım merhabalar, bakın ben çocuğumu çok seviyorum , ondan ayrı uyumak istemiyorum, boşanmak istemiyorum, eşimi de çok seviyorum, kesinlikle boşanmak istemiyorum"
Av-"Ama hanımefendi çok kararlı gözüküyor, madem hanımının gönlünü alabileceğim diyorsunuz , şöyle yapalım ; siz evi eşinizin üstüne yapın, o da sizi affetsin "

SEN."???????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????"
ben size böyle birşey söyledim mi??

Ex-"hahhaha yok saol kalsın , hadi işim var benim bye bye"
------------------------------------------------------------------------------------------
Masa üstündeki vekaletnameni alır, sadece kendi adına değil, avukat adına da utanırsın, aşağıya inersin. O sırada cep telefonuna bir mesaj gelir "hahahhahahhahaa ya çook mu çakalsın?"

Sinirden saçmalama, bu günler geçecek bil. Neler geçmedi ki bunlar geçmesin.
-------------------------------------------------------------------------------------------
Daha sonra kendi de boşanmış 50 yaşlarında bir erkek avukat bulabilirsin. Seni dinler. Sana tek soru sorar ;
Av" Şimdi bazen çiftler geliyorlar, protokolde isimleri yazılınca barışıyorlar, sizde de öyle olabilir belki, isterseniz bir kez daha konuşun"
Sen-"HAYIR"
Av-"Peki , O zaman müsade ederseniz ben dava açacağım kişiyle birebir görüşmek isterim yarın müsaitse "
Sen - "Olur ama lütfen bundan dönmeyeceğimi bilin."
-----------------------------------------------------------------------------------------------
Ertesi gün avukatın arar, kendisiyle 3 saat görüştüğünü , protole pek çok itiraz noktaları olduğunu söyledi, o da bir avukat tutacakmış , bundan sonra ben ve onun avukatı görüşeceğiz...

Protokol maddelerinin uzlaşılması başka bir yazı konusu olsun ... Güvenebilecek bir avukat bulmak , benim o dönemdeki en kriz konumdu.

12 Ocak 2014 Pazar

Babanın özlenmesi...

Herkesin babası var ve genel olarak herkes çok sever kahraman babasını , sen de , çocuğun da....
En şiddetli kavgalar sırasında bile çocuğun babaya gösterilmemesi ya da  tehditi bile çok can sıkıcı. Söyleyen için de , söyleten için de , çocuk için de...
Rasyonel düşün, rasyonel davran.
Çocuğa hem analık hem babalık yapmaya çalışmanın mantığı yok, çocuğun babası hayattaysa..
Mahkeme kararlarının , çocukla  babayı görüştürme süresi çok kısa bence. Ama baba ile anne uzak mesafede oturuyorsa belki haklılar ama....Değilse , bekaranne insiyatif al. Çocuğun özlüyorsa babasını , ara, buluşmalarını sağla. Sağla ki babası hakkındaki hislerini bilebil çocuğunun. Çocuk babasını tutturursa , ona kızarsan , onu saçma sapan oyuncaklara boğarsan, onu eğlenceli olduğunu düşündüğün aktivitelere yöneltirsen, çocuk anlık olarak kafasından silse bile , uykuya dalmadan evvel, babasını düşünecek ve artık sen onun hislerini dikkate almadığın için sana içini açmayacaktır. Bir anne için bu pek fena bir durum olmalı.
Ancak bekar anne sakin ol.
Müsade et, çocuğunun anlatsın. "Biliyorum babanı çok özlüyorsun" de , bal o zaman sana neler anlatacak. Anlattıklarını duymak pek hoşuna gitmeyecek, ayrılmaz zorunda olduğun için ex'e daha çok kızacak, daha çok öfkeleneceksin belki. Ama yapma. Ara babasını, çocukla parkta oynasan 2 saat,  seni özlemiş deseniz inan çok şey kazanırsın. Hem çocuk için hem babası hem kendin için. 
Herkesin yeni durumda birbirine güveni oluşmaya başlar.
Ancak bazı durumlarda da , babanın gerçekten işi olabilir, çocuk seni suçlayabilir. Yine rasyonel ol. Daha önceki buluşmalarını nasıl sağladığını, babasının işi olduğunu, istiyorsa babası ile telefonda görüşebileceğini söyle. Telefonda konuşsunlar, babası işi olduğunu ama yarın onu görebileceğini söylesin. Çocuk rahatlar. Babası ordadır, işi vardır, annesi de doğru söylemiştir.
Gizli kapaklı, yalanlı dolanlı işler yaparak çocuğumuzun annesine , babasına ve en önemlisi kendisine güvenini sağlayamayız..Bence..

9 Ocak 2014 Perşembe

İlk Misafir

Boşanmazdan evvel karılıkocalıçocuklu görüştüğün aileler var elbet, ya senin arkadaşlarından ya ex'in. Boşanınca bu durumda tuhaf değişiklikler oluyor. Diyelim ki senin tarafından olan ailece görüştüğün arkadaşını , boşandıktan sonra sadece çocuğuyla eve davet ettin. Tüm boşanma sürecini anlattığın, senin tüm sorunlarını bilen, destek olmaya çalışan bir arkadaşın olsun bu kişi.
Resmi işlemler tamamlandıktan sonra, yeni evine ilk gelişi olsun.
Senin çocuğun henüz boşanmayı anlamadığı belki de tam olarak anlatmadığın için normal huy ve suyuna sahip, misafir çocukla da mutlu mesut oynuyorlar.
Sen çocuklardan gizleyerek fısırfısır son dedikoduları anlatmaya çalışıyosun , çocuğunla ilgili. Çocuğu götüreceğin pedagoğu, çocukla çıkacağın ilk tatili, başka bekar annelerle tanışmak istediğini , vs vs vs....
Arkadaşın da sana tam destek hep destek şeklinde..Çok güzel, huzurlu bir gün geçiriyorsundur.
                
         Sonra ayrılık vakti gelir. Her çocuk gibi misafir çocuk misafirlikten kalkmak istemez. 

Ve annesi sihirli cümleyi söyler ;

Ama evde baban bekliyor canım!!!!!!

İşte bu andan sonra sen, eski sen değilsindir artık.

İŞ YERİNDE BEKAR ANNE OLMAK

Diyelim ki Maslak'ta bir plazada işe yeni başlamışsın. Boşanma davan yeni bitmiş, karar yeni açıklanmış, nüfus cüzdanında kendi soyadının yanında durmasını istemediğin eski soyadının silinmesi için uğraşıyorsun haliyle bunu ik'ya bildiriyorsun. Boşandığından haberdar olsun böylelikle Maslak Plazası.

Sonra bir gün rapor istesinler senden , yönetim kuruluna sunman üzere. Kurul toplantısına 6 gün kala piyasada ani/beklenmedik değişiklik olsun. Bitirmiş olduğun , müdürüne de teslim ettiğin rapora bu değişikliği eklemen gerektiğiyle ilgili konuşmak için müdürünün odasına gir mesela.
De ki: böyle böyle böyle olduğundan revize edicem, 3 günde tamamlarım .
O da sana, daha önceden teslim etmiş olduğun raporu uzaratak;
-"Al bunu da ikinci çeyizine koyarsın o zaman" desin...
................................................................................................................................................................
................................................................................................................................................................
................................................................................................................................................................
................................................................................................................................................................
................................................................................................................................................................
................................................................................................................................................................
................................................................................................................................................................
................................................................................................................................................................
................................................................................................................................................................
................................................................................................................................................................
................................................................................................................................................................
................................................................................................................................................................
................................................................................................................................................................
................................................................................................................................................................
Bu andan sonraki , o odadaki 5-10 yada 20 bilemiyorum dakikan kayıp olsun. O raporu eline alır almaz adamın suratına fırlatmanla başlayan. Bulunduğun kattan ayrılıp, ik katına giderek, çok ama çok büyük puntolarla istifa mektubu yaz mesela, 5 sayfa sürsün. İk'cı anlattıkların, hallerin,mektubub karşısında, pek mikemmel olan kurumsallıklarına ait olmayan bu hareketin kendilerini bağlamayacağını anlatmaya çalışsın.. Çık odadan  . Eşşek kadar binada, iki tane göt kadar asansör olan binadan 8. kattan merdivenlerle in aşağıya. Çık binadan.  Sakinleşmek için hemen köşedeki, pastaneye otur. Çay iste.
Ağlayarak içtiğin çay, gözyaşlarınla dolsun. Garson sana alman pastası ısmarlasın , abla nolur ağlama diye...
Ara eski kocanı, hayatında duymadığın taşşaklı küfürü , kendilerine et.

Sonra sarıl garsona, teşekkür et. 50 TL bahşiş bırak. Vapura bin...

7 Ocak 2014 Salı

Araştırmacı Baba!

Şimdiki babalar çok tuhaf.
Kuzenim baba oldu. Telefon ile tebrik için aradım , bebek nasıl, anne nasıl dedim;
-ne yapalım emziriyoruz..
cevabını aldım.

Son dönemde alışveriş merkezlerinde, restaurantlarda , doktor bekleme salonunda , parktaki babalar  hep bu kıvamda. Çocuğun annesi , taşıyıcı anne, baba da googlelayarak çocuk bakımı üzerine doktora yapıyor.
1 aylık bebeği ile doktorda olan bir çift olsun, baba aşıya karşı. Yani komple. Bebek ağlayacak diye. Amerikada'ki muhtelif tıp sitelerinden print alıp doktorun karşısına çıkmaya hazırlanıyor. Anne diyor ki , "ya manyaksın sen. Bu çocuk aşı olacak" , baba cevap veriyor "ben çok okudum araştırdım, sen de bi zahmet edip araştırsaydın görürdün, hayır, aşı olmayacak"
Bu anne çocuğu alıp kaçırma ihtiyacı duymaz mı? İstanbul'daki talep gören bir hastanenin çocuk bölümünde aşı yaptırmak için mücadele ediyor. Bu normal mi? Tartışma çocuk kime ait ile devam ediyor. Bunlar evli bir çift.
Sonra sıra bu çifte geliyor. Anne hemen doktora babanın yaptıklarını anlatacak , doktor da tek soru soracak "mühendis misiniz?"
-Evet
Doktor en korkunç olasılıkları sıralayacak. Baba olasılık hesabıyla korkarak ikna olacak ama Amerika'da olsa böyle olmazdı , bir gitmedik Amerika'ya diyerek karısını suçlamaya başlayıp hırgürü başka bir boyuta taşıyacak.

Bu araştırmacı baba, çocukla yapılacak bir etkinlik bulamaz, internetin başından kalkamaz evdeyken.
Diyelim bu çift 3 sene sonra boşandı. Zaman geçti, çocuk ilkokula başladı. Okul formasını alan annenin aldığı forma eleştirilir. Etiketinde %bilmemkaç bilmemne , %bilmem5 bilmemyün.....yazdığından sağlıksızmış, eleştrisiyle beynini yedi annenin.
Anne diyecek ki, "benim paramla, ben, kendi çocuğum için , en iyisini aldım. Eğer beğenmiyorsan, çocuk sende kaldığı günlerde, kendi paranla, kendi çocuğun için aldığın pantalonu giydir."
Şimdi burada nafaka boyutu devreye girebilir/girmeyebilir. Girdiği takdirde , bu baba;
-ben .........kadar nafaka veriyorum, okul formasını da mı ben alacağım? diyerek ,
hem konuyla alakasız , hem sinir bozucu, hem çirkin .........cevap verecektir.
Forma talep eden anne mi? hayır. Nafaka verdiği için her boka karışma hakkı var mı? hayır.
Baba gider bir pantalon alır, getirir anneye gösterir, anne "naylon bu giymez" der. Nihayetinde çocuk kaşınır ve giymez.                   
Ben yeni sezon bağzı babaları görünce sevmiyorum. İtici geliyor. 

Mahkeme ve Çıkışı

Ben çok dağınık bir insanım. Bu blogu taze bekar annelere tecrübelerimi anlatmak , korkmamalarını, sadece kendine güvenmeleri gerektiğini anlamaları için yazmaya başladım.  Aklıma ne gelirse yazıyorum ya bugün de mahkemeden çıkış anı ;

Eğer nikah dairesinde evlendiysen, gelinliğine çok özen göstermişsindir, gösterişin bir tek ordadır. Eğer düğünlü dernekli evlendiysen, çok yorulmuşsundur. Ve belki kısmet belki kaçınılmaz son, evlilik bitti bitiyordur.

Eğer hayatında adliyeye yalnızca işe giriş için sabıka kaydı almaya gitmiş isen, mahkeme dediğin şeyi en son "Yalan Rüzgarı" nda seyrettiysen, çok büyük hayaller kuruyorsundur. Boşanmanda evliliğin gibi şanıyla olacak sanabilirsin . Ve fakat boşandığın oda, 20 m2'lik , yüksekçe yerde oturan hakime hanım, işinde bir numara olan katibe hanım, iki avukat, sen, ex ve baban'dan ibaret olabilir.



Bir kat düşün karanlık, oda kapılarıyla dolu, boşanacağın, adınızın yazdığı kapıya git, senin adını bağırana kadar bekle. Bu bekleme süresince kendini gevşetmek için hala kocan olacakla gözgöze gelmemeye çalışmak, aklını uzaklaştırmak için koridorda da ayrı duran kadın ve erkeklerin kimle eşleştiğini bulmaya çalış. Anlaşmalı boşanmaların , çocuk yoksa 3 dakika sürdüğüne , kapıdan çıkanların nasıl medeni olduklarını görünce şaşır. Adın okununca , içeri gir.

Avukatının koluna yapış çocuk gibi, kocanla gözgöze asla gelme. Anlaştmalı olarak boşandığınızdan protokol sesli olarak okunacak, her madde üzerinde mutabık kaldığınız sorulacaktır.
Ve son kez hakime hanım "kesin kararlı mısın?" diye sorduğunda boğazındaki 88 düğümü iteleyerek, "kesinlike evet" cevabını ver.
Sonrasını pek hatırlamana gerek yok. Çık odadan.
Avukatına teşekkür et. Duruşma odasında olan babanla çıkışta ta gözgöze gelme.  Artık eski olan kocanla tokalaş tebrik et ya da hayırlı olsun de. Sana ağlak ağlak bakarken baban elini uzatsın ,
- "hadi bakalım sen kazandın aferin sana" desin. Aylardır ağzından eski kocaya karşı tek kelime etmemiş adam bunu desin. Protokolün her kelimesine itiraz etmiş olan , hem kendi hem benim avukatımı bezdirmiş, ortak olan sadece bir evin aidatının paylaşımına kadar madde koyduran birine demiştir bu lafı. Söylediği kişi de ne anlama geldiğini gayet iyi bildi.

Ayrıl ordan. Merdivenleri inerken bacaklarının sana ait olmadığını sanabilirsin. Değil. Sen artık başka bir insansın.
Arabaya bin, babanın yanına , camı aç, babana sarıl , "oh be" de!

6 Ocak 2014 Pazartesi

Domuz gribinin yandan yemişi..

    Nezle miyiz , grip miyiz anlamadım. Kronik bir sürünme hali devam ediyor. Hasta iken birine ihtiyaç duyuyorsun, çok net.
    Sana ve çocuğa tavuksuyuna çorba yapsın , gece üstünü örtsün, zencefilli ıhlamur yapsın , ateşini ölçsün. Ve fakat bunu geçmişte olan birini adresleyerek ihtiyaç duymuyorsun di mi?
Çünkü, sen ateşler içinde yanarak,kimseye bulaşmasın diye misafir odasında yatmaya başladığında , susadığında içerde biri olsa, playstation oynasa, sesini açsa, seni hiç duymasa, bir ihtiyacın var mı diye kendiliğinden gelip sormasa, sen de zar zor mutfağa erişip dışardan adana dürüm söylemiş olanın çöplerine bakarak, kendine hazır çorba yapsan....Kavga edecek hali olmuyor bazen insanın, ya da kendini anlatacak, ya da bu domuzluğun sebebini soracak. Kronik kulak ağrın karşısında , defolu ürün almış müşteri edasında olan birini özlemezsin .
    Hasta yatağında birine ihtiyaç duyduğunda aklına ilk gelen bu anılar olabilir. Şükredilebilir bir yalnızlığın olduğunu iyi bil.

4 Ocak 2014 Cumartesi

Doroty - Oz büyücüsü- The Wizard of Oz

Bekar Anne yaş kaç?

Bu filmi hatırladın mı?

Seyrederken korkup, heyecanlanıp , kırmızı pırıl pırıl ayakkabıları kıskanıp, sokaklarda sarı yol aradın mı? Doroty'yi Ayşecik'e benzettin mi?


Kalbi olmayan teneke adam, cesareti olmayan aslan, saman beyinli olan korkuluk zeka istiyordu bildin mi?
Teneke adam kalp istediğinde ona kağıttan bir kalp yapıştırıp;
"Kalpsiz teneke adam... Kalpler kırılmadan değeri anlaşılmaz... Kalbin değeri senin insanlara ve insanların sana verdiği değerle ölçülür..."demişti.. Yaşadın mı?


3 Ocak 2014 Cuma

Ipad benim sağ kolum

Benim çocuk , benim tarafımdan tek kardeş olarak hayatını devam ettirecek, kesin bilgi.

Diyelim evde  acil bir iş yapman gerekti, çocukta senin onunla ilgilenmeni istiyor. Ne yapacaksın.

Ipad'i burnuna dayayıp yeni bir uygulama yükleyip huzur içinde işini yapacaksın.

Çok iştahsız, yemek kokusundan bile rahatsız olan bir çocuğun var diyelim ve hafta sonu dışarıda yemek yemeğe gittin çocukla.  Yan masalarda oturan, kendi kendilerine yemek yiyerek bir yandan da aileleriyle sohbet eden çocukları dinleyeceksin, var böyle çocuklar Maşallah! Sen bir başına çocuk ağzına bir lokma alsın diye rüşvet üstüne rüşvet teklif ederken çenesini kilitlemiş bir veletle ne yediğini anlayacaksın ne de yedirdiğini...

           Keyfine bak  bekaranne!
                                                 Başka anneleri yargılama, kıskanma!
                                                                                                            Aç Ipad'i huzura kavuş.
                                           Seni yargılayarak bakanlara poponu dön!

Tabi yan masada çocuklarıyla yemek yiyerek sohbet ederek, gidecekleri müze/sergi hakkında çok birikimlerini anlatan annenin görüş alanına giriyorsan orda biraz sıkıntı var.

Kadın iç sesiyle değil yalnızca tüm vucüt diliyle seni yargılıyordur. Çocukları tatlılarını beklerken sıkılmasınlar diye çantasından çıkardığı dünya atlasından yazın gidecekleri yeri bulmasını isteyen annenin senin çocuğunun yemek yeme şeklinden gözleri dolar, dudakları titrer.  Sen kendini anlatmaya kalksan bile başka bir yolu olmalı diyerek dediklerini anlamaz, reddeder, akılverir. Ağzına çakasın gelir. Yapma elbet.

Çocuk senin, her çocuk farklı, herkes farklı hayatlar yaşıyor. Kimse kimsenin yaşadığını bilemezken yargılamak üzere kapıda hazır bekler. ÇOKTA TIN! de ve geç.