21 Ağustos 2014 Perşembe

Öğrenilenler

Ex ile en iyi anlaştığımız dönem.

Bulaşmıyoruz birbirimize.

O ,

1-   "Kaba" olarak nitelendirdiği hareketlerimin, laflarımın "mesafeli" olduğunu,
2-   Kavgadan yine, yeniden zarar gördüğümüzü  ,
3-   Yeni kız arkadaşının, oğlumla mesafesini korumayı,
4-   Oğlanla ilgili sorunları, beni suçlamadan , çözüm önerileri üzerinden konuşmayı,
5-   Nafakayı düşürme yönündeki hareketlerinden vazgeçmesi gerektiğini,
6-   Çocuğun her ortamda anne-babasıyla birlikte olma saplantısının yersiz olduğunu,

öğrendi.

Ben ,

1-  Cinnet getirme eşiğinin  insanı ne kadar sarstığını,
2-  Kavgadan yine, yeniden zarar gördüğümüzü  ,
3-  Ne yaparsan yap, ne anlatırsan anlat, ex'in  ikna etme çalışmalarının insanı yorduğunu, gereksiz olduğunu
4-  Oğlanla ilgili sorunları, onu suçlamadan , çözüm önerileri üzerinden konuşmayı,
5-  Eski fotoğraflarda sadece oğluma odaklanmayı,
6-  Geçmişi düşünmekten vazgeçmeyi, Hesap defterini kapatmayı,

öğrendim.

Madde madde yazınca ne kadar kolaymış gibi...Ama öğrendik.



20 Ağustos 2014 Çarşamba

başaçıkabilmek

Başaçıkabilmek  ne güzel kelimeymiş.

En kötü yanı boşanmanın ya da yalnızlığın,  tüm gün sokakta, trafikte, iş yerinde yaşadığın saçmalıkları anlatacak birinin olmaması.
Diyelim haksızlığa uğradın trafikte, eve gidince anlat birine , abart hatta , destek gör , sakinleş.
İş yerinin dedikodusunu en iyi evde yapabilirsin.
Ufak tümseklerde , birikimlerden dolayı zayıf hissettirir. Birikir de birikir..Bakmışsın ki tümsek son damla, otur ağla..
İstifamın ardından , çok gerzek bir durum oluştu. Benden arızalanmış laptop parasını talep ediyorlar. Ben de itiraz ediyorum. Bunu bir tek babama anlatabildim. Bir kaç ay uzak mesafede olacak. Tel ile anlatmakta rahatlatmıyor sanki, böyle ağzını doldura doldura , gözünü devire devire anlatamıyosun. Neyse babam tanıdığım en mantıklı insandır. Çok mantıklı şeyler söyledi. "Sıkma canını"

"Ama bu haksızlık, öyle değil mi?" Kalimero tadında dolaşmak istiyorum aslında bazen.

Babam kesmedi, oğluma anlattım. Neredeyse , dedesiyle aynı şeyleri söyledi.
"Niye önemsiyosun ki alttarafı laptop" dedi.

Her zaman akılla, sabırla, sebatla, uzun uzun düşünerek yolunu bulduğun başa çıktığın , davranış şekilleri , bazı zamanlarda çalışmıyor, işe yaramıyor, yürümüyor. Kilitlenip kalıyorsun.
O kadar basit bir konu ki ...

Dinlenmek gerekiyor. O yükleri atabilmek gerekiyor , sindirmek gerekiyor ...


18 Ağustos 2014 Pazartesi

İstifa ettim

İş yerinden sıkıldım.

Dengemi bozmaya başladı.

Oğlum bir akşam dedi ki ; anne sen çok mutsuzsun..

Evet dedim. Sevmiyorum iş yerimi , anlattım ona biraz.

Bir akşam o çok mutsuzdu. Oğlum çok mutsuzsun dedim.

Evet dedi. Ben bıktım etütten. Havuzdan. Jimlastikten. Dersten. Böyle tatil mi olur?

Son bir aydır, karşılıklı depresyondayız.


İstifa ettim. 

Oğluma söyledim. Çok sevindi. Her istediğini alamayacağımı anlattım, 4-5 ay çalışmayacağımı, etüde gitmeyeceğini,  tatile gideceğimizi....Havalara uçtu. 

Şimdi Oğlumla okul açılana kadar tatile çıkıyorum. Ex'e söyledim. O da hafta sonları olacağımız yere gelip oğlunu görecek. 

Son 3 sene aşırı yoğun çalışmakla maddi olarak toparlamakla, hayatı ıskalamakla, geçmiş gibi. Kendimle hiç ilgilenmedim. Güzel bir tatil sonrasında, okulu başladığında uzun uzun yürümek istiyorum. Hafif rüzgar olsun. 
Güzel yemekler yapayım yavaş yavaş, sakin sakin. Film seyredeyim. 

1 sene çalışmazsam maddi olarak idare edebilecek durumdayım. Ama max. 6 ay sonra iş bulabilmeyi diliyorum. 

Boşandıktan sonra çok kaygılı bir insan oldum. Maddi kaygı başta olmak üzere... Ama çok yoruldum. Ruhum sıkışmaya başladı hergün gelip gittiğim binada. Ana-oğul bu durumdan mutsuzsak , bir durmak gerek dedim. Durdum. 

Şimdi biraz keyif zamanı. 
















13 Ağustos 2014 Çarşamba

Su kaynatmak

Hava sıcak ya, işim var ya, e-5'teyim ya, arabam su kaynattı.

Çektim kenara. 200-300 metre ötede polis arabası var . Gittim yanlarına ,arabamı gösterdim.
Bagajda suları varmış, verdiler . Arabamın yanına gittim. Kaputu açtım. Tam radyatörün kapağını açacağım taksi yanaştı,
"abla bekle biraz ,  bez ile aç" dedi. Bez uzattı . Aldım, bez elimde, bekliyorum buharın azalmasını. Gelen, geçen mal mal bakıyor.
Açtım kapağı, suyu doldurdum. Kapağı kapattım. Kaputu hemen kapatmadım.

Gelen, geçen hala mal mal bakıyor.

Mal mal.

Karı mıdır -kız mıdır falan dikizlediklerinden değil.

Hayret ediyorlar, yardım nezaketi falan da yok. Karının teki e-5 te  kaputu açmış napıyo la! Meraktan ölüyorlar.

Lastik değiştirmeyi öğrendim o hafta sonu. Tek başıma ilkinde yapamam ama ...yaparım ya..

Top sektirmeyi, para kazanmayı, küfür etmeyi,  8 saat araba kullanmayı, böcek öldürmeyi, pes oynamayı , öğreneli epey oluyor.

Bütün havanız bunlar için mi?

12 Ağustos 2014 Salı

Doğumgünü

Aldattığı kadının doğumgünü , doğumgünümden  hemen biraz önce.
Bunu hatırlıyor olmak , beni gıcık ediyor.

Ex ile evliydik. Sorunların tavan yaptığı zamanlar.
Bir sorun nedeniyle gitmesi gerektiğini söyledi akşam saati, annesinde kalacaktı.  (hah)

Sorun yoktu.

O gece , beni aldattığı kadının doğumgününü kutlamak için gittiğini öğrendim .

Ben doğumgünlerini çok severim. Herkesin bir gün bebek olduğunu hatırlamak , sevdikleriyle sarmalanmak, güzel dilekler, düşünceli hediyeler, pasta...daha ne olsun.

Ex ile yolları ayırdım. İlk doğumgünüm. Ailem, arkadaşlarım durumdan habersizler o an.

Oğluma benim doğum günüm olduğunu söyledim. Oyuncakçıya  gidelim dedi. Gittik.

Bana Barbie seçti. Mor mini kıyafetli, simli, taşlı...Barbie lerin en havalısı.. Bir tane taç aldı , kraliçelere layık , ışıklı, tüllü falan :)
Sonra pasta aldık eve geldik.

Barbie yi açtım , pastanın yanına koydum. Tacımı taktım , oğlumu kucağıma aldım. Dilek diledim, üfledik mumları, bitirdik pastayı. 

Oğlum uyudu. Televizyon açtım. Trt'de müzik vardı.

değmen benim gamli yasli gönlüme
ben bir selvi boylu yardan ayrildim
evvel bağban idim yarin bağinda

talan vurdu ayva nardan ayrildim.

Hala dinleyemem bu şarkıyı..


10 Ağustos 2014 Pazar

Zil

Evde tadilat, apartman yöneticisine de yaradı. Dış kapıdaki zillerini değiştirdi , nizama soktu.

Zillere isimleri yazmış.

Güvenlik sebebiyle ismi değiştireyim , Oğlumun adı ve benim adımı yan yana yazayım. Sonra ne kadar gereksiz bişi  dedim. Sonra doğrusu bu  dedim. Sonra ne kadar kafaya taktın dedim. Ad yazmasam olmaz mı?  Çok delikanlısın, ya yaz işte...

Bazen, bazı konulara  anormal takılıyorum ama ANORMAL!  Örneğin oto koltuğu... Çocuğa ilk oto koltuğu alacağım zaman , bir zamazingo yüzünden arabayı değiştirdim . İstediğim ultrasüper güvenlikli oto koltuğunu alabilmek için. Kimse inanamadı. Öyle kazalar hayal etmiştim ki, "Amerika'da kanyon sınırlarında ,uçurumlardan uçurum beğenerek yuvarlanırsam eğer koltuk sağlam olsun, çocuk iyi olsun" kafasını yaşıyordum.

Kapı ziline de aynı şekilde takılıyorum ama ucundan döndüm sanırım. Ne olabilir? Oturduğum mahalle , tek başına yaşayan yaşlı teyzeler, amcalarla dolu. Çok şükür başına bişey gelmiş olan yok.

Adım öyle kaldı zilde. Son kararım. Gerçeğim.

Onu silersem, kalbim kurusun.

7 Ağustos 2014 Perşembe

Sıvı Sabun

Ne zaman hayatıma, tamamen yerleşti düşünüyorum bulamıyorum. Sanki birden unuttum mis gibi pembe-beyaz çizgili  duru sabunu, birden yıvışyıvış hayatımda bitiverdi.

İlk parasız kaldığım günün , ilk alışverişi- ki alyansı kuyumcuda okuttuğum para ile - evde sıvı sabun yok. Listede adı var, alıcam.

Gittim markete. Sıvı sabunların karşısında dehşete düştüm.

Kimsin kızım sen? Ben duru kalıp sabun severim aslında, palmolive de olabilir. Seni neden , nasıl bir ezberle alıyorum. 5 kalıp sabun fiyatına , küçük pompalı sıvı sabun hı? Daha avukata para verilecek, araba bakıma sokulacak, sıvı sabun kim ya?  Sıvı sabun standı karşısında 15 dakika geçirdiğime eminim.
Dehşet...
Böyle böyle  hayatıma yavşayan daha neler vardı acaba?
Markette gezindim. Havlu kağıt..Al işte..Peçete var zaten, Mutfakta tezgah bezi var, ne işe yarıyor - hiç! Onun işini yapan varken bir de bekçi gibi havlu kağıt almışım, fillilerinden.
Parke-seramik-cam temizleyicileri hepsi ayrı ayrı..Bu ne ya? Aldım bir pril, hepsini prille temizledim.
Cam önünde menekşelerim vardı. Anneannem vermişti. Onlara vitamin falan lazımdı.
Ya ben menekşe sevmem ki, yani özel olarak sevmem. Bir menekşem eksikti, ilk fırsatta anneanneye geri götürülecekti. Kendisiyle çiçek yarışını , vitaminle de olsa kazanamayacaktım, neyin vitamini, kendime b vitamine alsam daha iyi, sinirlere iyi gelir.

Sıvı sabun aydınlanmasından sonra çok değiştim.

Evde gereksiz ne varsa gittigidiyor.com da satmaya başladım. 1 liradan açık arttırma açarak.


düğün evi, cenaze evi = evlen

1-Annemin çok yakın bir arkadaşı, 6 ay önce eşini kaybetti.
Cenaze boyunca kolundaydım . Dedim ki bir ara, "ne mutlu sana onun gibi bir kocan oldu, 40 yıllık evlliliğiniz/ömrünüz kırıp dökmeden ne güzel geçti" .
Patavatsız da değilimdir aslında ama yeri değildi o lafın.

2-Annemin kuzeni, 5 sene önce eşini kaybetti.
Kaçarak evlenmişler. Adam son on senesini kalp hastalıklarıyla geçirdi. Karısı , kocasının onu hemşiresiyle aldattığını öğrendiğinde adamın az bi ömrü vardı , ses etmedi.
Kadın madde1'deki kadın gibi çok üzgün, bitkindi. Aldatıldığını öğrenmemiş gibi.

madde1'deki kadın, cenazede söylediğim lafı "koca bulamadım bir türlü" gibi mi algıladı bilemiyorum ama, önce annem üzerinden "başkasınıbulbidaaaevlen" çağrılarını direkt yapıyor. Yani aslında sana demek istedim ki teyzecim "hepimiz ölücez, siz şahane bir çifttiniz. Onsuz yaşamak artık çok zor olacak . Ama 60 yaşının 40 yılını onunla geçirdiğin için şükretsen..Ruhunu rahat bıraksan"  demek istedim.
Bıdıbıdı çok konuşan helehele akıl veren biri değilim ancak bi gaflet işte...

madde 2'deki kadın evleniyor. Karısını kaybetmiş bir adamla. Sıradan bir nikahla falan değil, tekneli, müzikli, şıkır şıkır bir düğünle evleniyor.

Annem üzerinden mesajlarla , "evlen evlen" lafları geliyor .
Tabi annem bunları bana "ya bak sakın bana carlama, madde 1 teyzen evlensin bulsun birini, madde 2 deki teyzen de çok mutluymuş sen de mutlu ol istiyolarmış. Ben söylüyorum onlara seni ama..."

Anneme aradan çekilmesini , teyzeleri bana yönlendirmesini söyledim. Kadınlar kendi aralarında konuyu dolandırdıkça sakız oluyo..Konuştuklarını yüzüme karşı söylemelerinin zor olacağını düşünmüştüm, konu da kapanırdı ama öyle olmadı. Aradılar ve gayet rahat aradılar, konuştular.

Madde 1 asla evlenmeyecek. Sonsuz bir bağ ile bağlı kocasına. Kocasının kendisine en büyük itirazı, ses yükseltmesi "ayyyyy madde-birrrrrrrrrr"  şeklindeydi.
Madde 2 hakkında pek bilgim yok ama şimdi hayatının aşkını bulmuş gibi.

Aşk çiçekte, böcekte falan diyemeyeceğim ama "huzur" diye bişey var. Sımsıkı sarıldığım. Yerine birşey koymak istemediğim, değişmesini istemediğim.

Evlenmeden önce flört gerek, tanımak gerek, aileler var, çocuk var. Yazarken bile düşünmekten, çoğaltmaktan sıkıldım. Çok gereksiz , yorucu hamleler.

Şimdi benim oğlumla geçirdiğim , arkadaşlarımla demlendiğim , aylak aylak yürüdüğüm, araba kullandığım, boşboş tavana baktığım, evimi düzenlediğim, seyahat ettiğim, dedikodu yaptığım, radyo dinlediğim, yıldızlara baktığım, alışveriş yaptığım, anime çizmeye çalıştığım  zamanların yerine ya da yanına biri lazım he mi?

Yedirmem.

5 Ağustos 2014 Salı

Pedagog mu, manyak mı, ben mi?

Evler ayrıldı, boşanma süreci devam ediyor. Oğlanı pedagoğa götürdüm. 2 sene önce...

Dedim ki - ya bu çocuk benimle babasıyla ilgili hiç konuşmuyo, içine kapandı..
Dedi ki - sen çocukla konuştun mu olanları, sen içini açtın mı?

"Bugün çocukla konuşacam haftaya sen yalnız gel" dedi.

Gittim haftaya..

Dünyadaki milyorlarca insan gibi boşanıyoruz yani normal ki böyle şeyler kafasındayım ya, onu anlatıyorum , kadına da bozuğum , çocuk için geldim beni mi söğüşlüyo , salak mı duruyorum falan...

Sonra beni bir çözdü kadın. Nefretimi. Ne yaparsan rahatlarsın dedi?

Ölsün dedim.

Tamam dedi.

Gitti , içerden koca bir yastık getirdi. "Bu Ex olsun" dedi.

"Hadi göm".

Eğildim, parkeleri kazmış gibi yaptım falan amam gülüyorum yani, dalga mı geçiyo bu kadın , zaten para yok , buna mı vericem diye düşünüyorum. Neyse yastığı güya kazdığım çukura attım. Üzerine güya toprak atmaya başladım ve bir ağlama patlaması yaşadım evlere şenlik. Hem gülüyorum, hem ağlıyorum, "ya karı bana yap" diyo ben de yapıyorum , az mal değilmişim, parkede ex hayvanı mı gömülürmüş diyorum, sonra ağlama normale döndü. Başarılı bir mezarcı edasıyla , bir adım geriye çekilerek baktım. "Ne hissediyosun" dedi. Ayağımla parke mezarın üzerine bastırdım. Çıkmaz di mi burdan, yok çıkmaz dedi. Ohh dedim.

Deli meli...Dünya dönüyor sen ne dersen de işte...


3 Ağustos 2014 Pazar

Görümce diye bişey var.

Oğlan Ex'in yanında.. Bir şey için aradı Ex beni. Gürültülü sesler geliyor arkadan, "nerdesiniz" diye sordum.

"Arabadayız."

Sonra arkadan bir kadın sesi, oğluma seslendi. Ex görümce!

Bütün tüylerim diken diken oldu. Kan beynime sıçradı. Oğlumla ilişkilerine karışmamakla birlikte , müthiş rahatsız oluyorum.

Kapattım o sesi duyduğum an telefonu.

Ex aradı , açmadım.

Neden bu kadar rahatsız oldum? Ex'in babasını boşanmadan 1 sene sonra, kapı önünde gördüğümde "Naber?" demişti. O aklıma geldi. "Naber?"

Görümce dediğin kardeşim yaşında. Ex askerdeyken ilgilendim, harçlık verdim, yalanlarını sakladım. Klasik bir rekabet , bir kıskançlık yok yani. Benden küçük işte..
Ama ne zaman boynuz olayı yaşandı o zaman herşey değişti.
Ex görümce, diğer kadının evine yemeğe, yılbaşı partisine falan gitti. İnanmamıştım Ex'e ," ne var ki bunda" demiş ex görümce...
Birşey yoktu gerçekten. Onunla ilişkimizi gözden geçirmiştim, ve sadece gerçekten benden birşey alabilecekse benimle iletişime geçmişti. Evliliğin zor ve son zamanlarında , kavga konusu aileler de olmuştu elbet, kardeşler de yeterince pay almıştı gıyabında..

Ex aradı, açmadım. 2 saat sonra bir daha aradı. Açtım. Evdeydim, yalnızdım.
-Sen neden birden telefonu kapattın ya anlamadım.
-Bence anladın , uzatma istersen.
-Ya gerçekten anlamadım.
Yüksek sesle konuşmaya başladım , ama kontrollüydüm.
-Ex görümce sesini duyunca rahatsız oldum. Bunu anlamaman da ayrı bir konu, anlayıpta ağzımdan duymak istemen ise apayrı bir konu.
-Emin olmak istedim ama şaşırdım sadece, çünkü o seninle ilgili hiç kötü birşey söylemedi, yani bizim onla bir sorunumuz yok der herzaman
Kulaklarımda derin bir sessizlik ardından çınlamalar...Tansiyon böyle çıkıyor sanırım..
Avaz avaz bağırdım, mahalle karıları falan halt etmiş yanımda..
-..................................................................................................................................
3 dakka falan sürmüş olabilir.

Ex ile boşandıktan sonra da uzun süre kavga ettik bu kalite de.. Bundan vazgeçtik ve çocuk için sağlıklı bir zeminde buluşmaya çalıştık. Ve oldukça da başarılı olduk bence.. Ama ikiyüzlülük , riyakarlık, aptala yatma, aptal yerine koyma, "aaa  ondan ne var , aaa ona mı kırılmış , aaaa ben severim onu ya" gibi şapşal beyanları, beynimi yerinden oynatıyor.

Ex'e dedim ki biraz sakinleşince ,
-O benim hakkımda kötü ne söyleyebilirdi? O söylemedi diye ben onu çok güzel mi hatırlayacağım. Ölüyorum ikiyüzlülüğünüze..
-Exgörümce için ben kavga etmek istemiyorum. O kadar yorulduk, oğlan için belli bir uslüptayız, özel olarak ben bişey yapmadım. Bir daha da yanımda olduğunda aramayacağım , söz.
-Tamam.

Çok uzun süredir böyle patlamamıştım. Telefonu kapatınca, bütün enerjimin bittiğini hissettim öğle saatinde. Yattın , 2 saat uyudum.

2 Ağustos 2014 Cumartesi

Matruşka

Bu ara çok görüyorum internette,  nevresimlerde, kırtasiyelerde, çantalarda.

Rusça telaffuzu matriyoşka'mış.
"Matruşka hem oymacılık hem de resim açısından Rusya’nın imajı ve ruhudur." demiş wiki..

Bunu sevmeyen bir ben miyim? 
Hani çocukken ilk gördüğümde şaşırmıştım , tamam ama  gittikçe küçülen küçüldükçe çirkinleşen, sabit-sevimsiz-şuursuz-sahte gülüşlü , toz alması ayrı dert olan bu bebekleri sevemiyorum. 

1 Ağustos 2014 Cuma

Bruce Lee

Babasında seyretmiş. Şimdi çok büyük bir hayranı imiş kendisinin.

Saçlarını onun gibi tarıyor. Bakışları keskin, "anne , bak" diyor.

Bacaklarını, kollarını onun gibi hareketlerle donatıyor. Gerçek adı  Lee Jun-Fan mış..

Ama gel gör ki , Bruce Lee'nin öldüğünü öğrendi.

Feci yasta. Ağlıyor , "ama ben onu görmek istiyordum" diye..

Çocuklara ölümü anlatmak ne zormuş.

Hong Kong'ta heykeli varmış. Ona gideriz büyüyünce dedim..Şimdilik "tamam" dedi..




Mekanın Cennet olsun Bruce Lee...

------------------------------------------------------------------------------

Bruce Jun Fan Lee, Çin kökenli aktör ve Kung Fu savunma sanat ustası -Sözleri;
  • Bilgi bize güç verir; ancak saygıyı karakterinizle kazanırsınız.
  • Bilmeyen ve bilmediğini bilmeyen, aptaldır -Ona karşı tetikte ol! Bilmeyen ve bilmediğini bilen, basittir -Ona öğret! Bilen ve bildiğini bilmeyen, uyuyordur -Onu uyandır! Bilen ve bildiğini bilen, bilgedir -Onu takip et!
  • İyi bir dövüş ustası sinirlenmez, hazırlanır.
    • Ejder Kalesi (1973); Tapınağın daha eski bir üyesiyle konuşmasından.
  • İnsan, yaşayan bir canlıdır, kendi bireyini yaratır, bu (kendi oluşumu) herhangi bir tarz veya sistem oluşturmasından daima daha önemlidir.
    • "From Wing Chun to Jeet Kune Do" -Jesse R. Glover, Black Belt Vol. 31, No. 9 (Eylül 1993), s. 35
  • Kendimi ne olarak düşünmek istediğimi biliyor musun? Bir insan olarak. Çünkü, Konfüçyus'un dediği gibi "Ancak gökyüzünün altında, mutlulukların altında bir tek aile bulunur. Sadece onu meydana getiren kişiler farklıdır."
    • Bruce Lee: Son Röportaj (1971)
  • Sana ben iyiyim dersem, muhtemelen kendimi övdüğümü söyleyeceksin. Ama sana ben iyi değilim dersem, yalan söylediğimi bileceksin.
  • Sınırlar yoktur. Vadiler vardır, ancak orada kalmamalısın, onlardan öteye ulaşmalısın.
    • The Art of Expressing the Human Body (1998) edited by John R. Little, p. 23
  • Soyut evrenin gerçek gücünü gösterir. O somut olanın tohumudur.
  • Tahtalar karşı vuruş yapmaz.
    • Ejder Kalesi (1973); Bruce Lee'nin karakteri bunu "Oharra"nın yumruğuyla tahtayı parçamasından sonra Oharra'ya hitaben söyler.
  • Tümüyle dürüst olmak gerekirse, gerçekten hayır.
    • Gazeteci Alex Ben Block tarafından Tanrıya inanıp inanmadığı sorulduğunda, Warrior Within : The Philosophies of Bruce Lee, s. 128
  • Ben uyumaya inanırım.
    • Erkek kardeşi Robert Tanrıya inanıp inanmadığını sorduğunda ona cevabı, s. 129
  • Zihnini boşalt. Su gibi formsuz, şekilsiz ol. Şimdi, suyu bir bardağa doldurursan, su bardak olur. Onu çay demliğine doldur, o zaman su çay demliği olur. Bak, su akar, yayılır, damlar ya da parçalanır. Su gibi ol dostum.