30 Aralık 2014 Salı

Birdirbirbirdirbir

Oğlum öğretmenini çok seviyor, öğretmeni de onu...

Hayat bilgisi dersinde de aile-görgü falan falan diye bir sürü konu var. Malum yılbaşı geldi..Tüm sınıf postaneye gidip allı pullu kart atmış  ev adreslerine lakin kart şöyle başlıyor ;

"Sevgili Anneciğim, babacığım"

Bu sınıfta en az 8 öğrencinin ana babası ayrı, ve hepsine böyle yazdırmış, aynı ev adresine hem ana, hem baba....

Kart mesajı devam ediyor ;

"Birlikte sağlıklı, mutlu bir yıl geçirmek dileğiyle.."

Birliktelik bitmiş, sağlık olsun elbet herkes için de birlikte mutluluk yok sevgili öğretmen. yok yani. yok ..

1 ay önce soy ağacı yapmalarını istedi. Fotoğraflı. Ben şimdi ex in tüm sülelasini bir de renkli kartona mı yapıştıracağım. Bu öğretmen bunu neden düşünmüyor? Sonra çözüm buldum. "çizersin oğlum"dedim. Oğlumun resim kabiliyeti yok ..Yok derken gerçekten yok. Incırmıncır birşeyler çizdi..Oldu bitti. Sonra eve geri göndermiş hocaaanım. Panoya asmamış yani..Oğlan hiç üzgün ya da sus pus değil..."Biz elma mıyız" diyor

sonra bi zımbırtı istemiş hocaaanım, aktivite dersi için bir ekipman , okumadım , duymadım, göndermedim.. Oğlan eve gelince de hiç üzgün, sus pus değil, Sonra fesbuk a 7-8 öğrencinin adlarını yazmış , biri de benimki , "şu-bu-o-öteki-beriki..... getirmedikleri için aktiviteye katılamadılar.

Listedeki isimlerin hepsi boşanmış anneler...1 istisna var onun da annesi boşanma avukatı :)
Ee be hocaanım, seni seviyor gibiydim ama , çocuklara sorumluluk vereceksen yaz o listeyi tahtaya...çocuk istiyorsa sorumluluğunu öğrensin...ama yok . O listeyi ex görmüş , beni aradı. Arayacağı içime doğmuştu zaten :)  Dedi bişiler...Dedim bişiler... Kapadık.

Düz bakıyorsun hocaaanım.. Empati yapamıyorsun. Kendi çocuklarını kendi sınıfında okutup , ben de çalışan anneyim havasına giriyorsun.. Sözünden çıkmayan çocukların, sana çok kıymet veren eşin var , maşallah . Ama hayat hepimiz için aynı değil. Ben işten 21 de gelip çocuğun ödev defterini kontrol etmiyorum. Onu mıncırıp uyutuyorum. Diğer annelerin de manyakça çalışıp , iş yeri tuvaletinde kaş-bıyık aldıklarını biliyorum. Sen kabul edemesen de biz de durum bu. Elma değiliz.

28 Aralık 2014 Pazar

"bekar anne olarak öğrenmeniz gereken 5 şey"

Böyle bir başlık var bir internet sitesinde..

-mesela iki çocuğun varsa anne ikiye bölünemez
-bazen yalnız yemek yer
-yardıma ihtiyaç duyar
-iyi polis kötü polisi oynayamaz
-yardımcı pilotu yoktur.

hani öyle harthurt değil hakkaten bilinen haber sitesi gibin.

Bu başlıklar çok fresh fotoğraflar altında verilmiş. Çok romantik, çocuk çocuk herkes gıcır.

Belki Norveç websitesinden arak bir haber. Kimbilir...

Bir de "öğrenmeniz gereken" diyor.

Hiç kendini nasıl bekar anne olacağım, neye hazırlayayım  diye yorma bekar anne..Hayat sana çatur çutur ne gerekiyosa öğretiyor.

Ama yukardakilerle ilgili yorum yapmadan geçemicim.

-mesela iki çocuğun varsa anne ikiye bölünemez
Evli olsa bölünebilecek mi? Evli iken birini okuldan alırken aynı anda diğerini doktora götürebilecek mi? Buna mecburken yerli bir baba bu işin ucundan tutacak mı?

-bazen yalnız yemek yer
Ne dram ne dram. Yahu yalnız yemek ne keyifli bir bilsen.

-yardıma ihtiyaç duyar
Duymayan herhangi bir canlı var mı?

-iyi polis kötü polisi oynayamaz
Evliler oynayabiliyor mu?Ayrıca gerek var mı oynaklığa? Neyse ne , çocuğa onu söyle...

-yardımcı pilotu yoktur.
Sana iyi uçuşlar....



27 Aralık 2014 Cumartesi

Ben bilmem eşim bilir puhahhahah

Cumartesi günleri oğlum babasında genelde. Bu aralar çok yorgunum , evden çıkmıyorum . Ev işi , duş , kahve , ben bilmem eşim bilir dörtlüsü ile akşamı yapıyorum.

Ben bilmem eşim bilir i seyrettiyseniz bilirsiniz önce eşler nasıl tanıştıklarını anlatıyorlar. Sevgili blog , ben bu satırları yazarken kadının biri anlatıyo yine tv açık. Kadın susmuyor.

Neyse ,
Tanışırken iki kategori var,
1- İlk görüşte aşık olan %5
2-İlk görüşte nefret eden %95

Bu kadınların romantik evlilik teklif alma oranları :

1-Romantik evlenme teklifi alanlar : %90
2-Öküz gibi teklif alanlar   :%10

Evlenen kadınlar da hep istemem yan cebime flört döneminde...babaları seyrediyor diye midir nedir?

Ben çok eğleniyorum bu programı seyrederken. Kahkaha falan atıyorum .

En sevdiğim oyun sırasıyla ;
1-Sıcak çikolataya çilek batırıp yemeleri - en çok kim yiyecek?
2-Adamların topuklu ayakkabı ile yürümeleri
3-sulu bardaklı bir oyun var- adına ne desem bilemedim.

Şimdi eşlerden biri diğer eş için tahminde buluyor, yarışma başlayıp diğer eş tahmini tutturmaya çalışıyor kan ter içinde. Bol keseden atan eş, yarışan eş için motivasyon cümleleri kuruyor.
"hadi aşkım yapabilirsin hadi
-suusss
-oğlumuz için, kızımız için, 40 saniye kaldı , hadi ama,
-susssssssssssssss
-odaklan..
suusssssssssssssssssss
-canım sana inanıyorum 30 saniyen kaldı hadddiiiiiiiiiiiiiiiiii,
-suuussssssssssssssssssss
-ya düz at düz hep yamuk atıyosun , düz dedim düz düz..10 saniye kaldı yaaaaa....hadiiiiiiiiii..of yaa.."
dıııııııııııııııt süre bitti...

Sonra birbirlerine giriyorlar.
Program başladığında birbirlerine kıyamayan , başta nefret etseler de zamanla ne kadar sevdiklerini anlatan insanlar gidiyor ne kadar beceriksiz oldukları ya da tahminlerdeki abukluklarıyla suçladıkları insanlar haline geliyorlar.


Evliliğin ne olduğunu öğrenmek veya hatırlamak isteyenlerin gönül rahatlığıyla seyredebileceği çok faideli/eğlenceli bir program.

*Tüm istatiki bilgiler tarafıma ait olup prooooramı - seyircilerini bağlamaz.


26 Aralık 2014 Cuma

Çoğ acağip

Şehir dışına gittim iş için.

Bir fabrikaya gittim. Çalışacağım adam 50 yaşlarında mühendis. Fabrikanın müdür yardımcısı.  1 aydır hergün mailleşiyoruz. Amca benimle tokalaşmadı. Aldı elini kalbine koydu. Eyvallah dedim. Pek bi bozuldum , noluya la daha yeni geldim bismilll.....
Neyse...
Fabrika müdürünün odasında oturduk önce , ne yapalım nasıl planlayalım günü diye..Çay kahve ne içersiniz diye sordu fabrika müdürü, ama çay/kahveyi, getirecek genç orada , o sormuyor , fab. müdürü soruyor. Sade kahve dedim. Bir el işareti yaptı gence, çıktı genç odadan. Sonra kahveyle geldi. Teşekkür ettim. Cevap yok. Afiyet olsun/rica ederim yok.
sonra elimi sıkmayan mühendise tel. geldi odadan çıktı.

Fabrika müdürü ;
-sizle tokalaşmaz mühendis, bir iftira ile karşılaşmış gençken ailesi , bu sebepten yemin etmiş, hiç bir karşı cisin elini bile sıkmayacağım diye. Kahve yi getiren genç ise sağır ve dilsiz, aramızda işaretle anlaşmayı öğrendik biz.

dedi.

Sabahın 5 inde evden çıkmışım, 10'da fabrikadaydım. Biri tokalaşmıyor , biri ağzını açmıyor diye uyuz olmuştum.  Utandım.

Mühendis amca ile bütün günü fabrikanın en acağip yerlerinde geçirdik. Tüm işçiler çok seviyor kendisini, bana bildiklerini anlatabilmek için çok çaba sarfetti , susmadı hiç.
İşçilerle yemek yedik. Bezelye-bulgurpilavı-irmik helvası.

Akşam çok teşekkür ettim herkese. Ayrıldım , şehir merkezindeki otele yerleştim.

Sonra akşam yemeği için dışarı çıktım , bir zabıta gördüm nerede yemek yenir, nesi güzeldir dedim.

-Yaaaa bişey yok abla bi künefe ye işte ama....diyebildi.

Ara sokaklarda rahatça gezdim, güzel yemekler yedim. yürüyüş yaptım. Şehrin kızları çok güzeldi.Türkiye'nin İzmir'den sonra en medeni şehri bence burası .  Sonra dalmışım yine ara sokaklarda yürüyorum. Bir lahmacuncu önünden geçerken sahibi "abla bak çok güzeldir lahmacunumuz buyur" dedi
"Tüh...şimdi yedim ama "dedim
"olsun bi çayımızı iç o zaman "dedi
"peki , içeyim " dedim
"Hey Allah'ına gurban" dedi
Çay içtim.Sohbet ettik.
İşleri pek iyi değilmiş bu ara...Biraz anlattı. Helalleştik. Kalktım.

Odama giderken kuruyemişçi gördüm. Bişiler aldım . Odama gittim.

Yattım uyudum hemen.

Ertesi gün başka bir fabrikada çok genç mühendislerle çalıştım. Çok kolaydı. Çok açıklar fikirlere, çok anlatıyorlar , çok dinliyorlar. Kendilerinden değil işten bahsediyorlar. Sevmiyorlar İstanbul'u. Ama küçük şehirlerdeki tüm patron dayanışmalarını da sevmiyorlar.

Oğlum aradı defalarca, çok özlemiş beni. Bana okul kermesinden bir bileklik almıştı, onu takmıştım . Para bilekliğiymiş. Çok para kazanacakmışım. Kendisine de aşk ve şans bilekliği almıştı ama diğer oğlanlar aşk bilekliğiyle dalga geçince sınıfta çöpe atmış, onu anlattı. Para kazanıp kazanmadığımı sordu, çok kazandım dedim. O da çok şanslı olduğunu anlattı.

Özlemişim tek başıma kalmayı...Bir daha ki kısa bir tatil kaçamağını buralarda değerlendirmeye karar verdim oğlumla.

Akşam uçağa bindim, İndim. Taksiye bindim. Taksici çoğğ acağip..Abla ne iş yapıyosunla başladı, sana sakız veriym kulağın ağrıyodur dedi. Sonra babasının müthiş bir projesinden bahsetti. Arabalardaki yakıt saarfiyatını %70 azaltıyomuş. Herkese gittik dedi, Koç, Sabancı, Tübitak, İçişleri vs. kimse bizi kaale almadı, istemiyolar petrol tüketmememizi dedi.
Ne götürdün dedim, projeyi sen mi yaptın , çizdiniz mi? Prototip  var mı?
Yok dedi, ona daha zamanım olmadı.
O yüzden belki dinlemiyolardır dedim. Gözle görmek istiyorlardır.
Yok dedi, bu millete herşey müstahak , kullansınlar petrolü, daha da kılımı kımıldatmam dedi.
Eyi madem. dedim.

Gece oğlumun yanında uyudum.

23 Aralık 2014 Salı

Sakız

Artık anlatmıyorum neredeyse kimseye...

Ama işte bazen suratım ele veriyor. Artık fiziksel olarak cildim tepkiler veriyor.  

Üstünkörü anlattığım zaman , ilahi adalet , Ex'in sonu vs. ile ilgili beni rahatlatmak amacıyla söylenen sözler var. Bunlar artık beni sinirlendiriyor sanırım. Ex'in  ne sonu umrumda ne de şimdisi...
20-30 yıl sonra en kötü sonla karşılaşsa ne olur , karşılaşmasa...
Ben kendimle, oğlumla ilgileniyorum, şu anda. şimdi, hemen.

Bir de eski iş yerlerimde Ex ile kavga etmediğim herhangi bir oda, köşe kalmamıştı. Toplantı odasının patronlar tarafından dinlendiği , kayıt altına alındığını , direktörüm bana nasıl söyleyeceğini şaşırmıştı, dağ gibi adam cümle kuramamıştı. 5 yıl çalıştığım yerden 1 ay içinde karar verip ayrılıp abuk sabuk iş yerlerinde işe başlamıştım.  Daha 1 ay olmuş başlayalı yeni işimde , yeminliyim . Son bir hafta o kadar tahrik etti ki...Konuşmadım. Çıktım öğle aralarında bok gibi alışveriş yaptım . Rahatladım. 

Bu ara böyle...

21 Aralık 2014 Pazar

Bu sefer

Oğlanın yanında, ona kendince birşeyler anlatıp tel açtı bana, hoparlör açık, bana bağırıyor.
Benimle kavga ediyor, kendi kendine.
Burada bir adsız vardı, ne yapmışsındır kimbilir derdi eminim.

Yaptığım şey, son zamanlarda artan müdahalelerine , "velayet bende" hatırlatmasıdır. Bu onu çıldırtmaya yetti.  Çocuğa velayetinin annesinde olduğunu, telefonda benimle kavga etmeye çalışarak, belki de çocuğu korkutarak geri adım atmamı sağlamaya çalışıyor. Başarılı bir yöntem.

O akşam oğlum onda kalacaktı, çok sakindim. Oğlumla konuşmaya çalıştım daha çok. Zaten o telefon konuşmasından 1 saat sonra bana getirdi, sende kalmak istiyor diye.

Sonra beni aradı. "Ne istiyosan anlat , ben de seninle ilgili ne var ne yok anlatırım , dişediş ....."falan dedi. Kapattım.

Oğlumla oyun oynadık. Kucağımdaydı sürekli. Ipad e yeni bir ninja oyunu yükledik. Arada sırada babasıyla ilgili sorular sordu. Gerçek şekilde cevap verdim. Gece çok geç uyudu, hiç zorlamadım. Gece defalarca sıçrayarak uyandı. Bütün gece ona sarıldım.

Ve sırtım yine bir buz kütlesine dayandı. Dondum dondum. Sırtım buz .. Ama aslında üşümüyorum ya da sırtımı ısıtamıyorum. Sırtından hançerlenmek lafının fiziksel etkisini yaşıyorum sanırım.Sabaha kadar uyumadım.

Sabah uyandı. Parka gittik. Bisiklete bindik.
Babası aradı , çok kısa konuştular.
Babasını artık daha az seviyor. Ben istesem Ex e bu hayvanlığı yapamazdım. Kendi başardı sanırım.

Ben bu ülkenin medeni bir şehrinde , medeni bir semtinde yaşayan, medeni biri görünümlü biriyle evlenip boşanmış , eğitimli bir insanım. Haklarımı biliyorum bu doğrultuda yapabileceklerimi biliyorum. Ama ne sisteme ne ex e güveniyorum..........!



19 Aralık 2014 Cuma

Pembenin tonları

Yeni iş, yeni insanlar , yeni hikayeler demekmiş. 

Gencecik , pırılpırıl, güzel mi güzel , cıvıl cıvıl 22 yaşında genç kız var bulunduğum katta. Yemek yerken yanyana oturduk , hangi semtte yaşıyoruz falan konuştuk, ben arabayla gidip geliyorum işe,
söyledi oturduğu yeri ,
"ben ordan geçiyorum , giderken seni bırakayım" dedim

Akşam arabayla , malum trafikte gidiyoruz. Oğlum hakkında sorular soruyor, dersleri, huyu suyu vs. 
Sonra birden anlatmaya başladı kendini. 
1.7 kg doğmuş, doğunca annesi terketmiş okumak için, babanesi bakmış, gerçekten pamuklara sarıp cam kenarında yatırmış ki kemikleri büyüsün serpilsin diye, babası evlenmiş, bi sürü kardeşi olmuş başka bir şehirde. Sonra İstanbul'da üniversiteyi kazanmış, ev arkadaşı bulmuş, üniversiteyi bitirmiş, İstanbul'da bu işi bulmuş, haftanın iki günü ingilizce kursuna gidiyor. Nişanlanacak, ocak ayında babaannesinden istemeye gideceklermiş....
Bir anne, bir evlat, bir insan olarak annesi terketmiş kısmı bağrımı deldikten sonrakiler...
Anneni gördün mü diyebildim.
-Evet , üniversite de bir kaç kez görüştük. O da yazık evlenmiş, kocası dövmüş, sonra kocası erken ölmüş bırbırbırbırbır
Annem le babam ayrıydı ya ben babaanneme kök söktürdüm ne domuzluklar yaptım bilemezsin dedi. Senin çocuk ta öyle yapıyor mu merak ettim dedi. 
-Yok dedim. Yani biraz yapıyor, babasını da sık görüyor zaten.
-Ben annemin babamın yokluğunu bir kez hissettim o da nişanlanacağım çocuğun ailesi önceden çay içmeye gelecekti benim evime. Ev işlerini yaptım, bi baktım evde her çatal bardak , tabak başka renk , desende,. Komşumdan aldım. börek, kek, kısır , salata, kızartma yaptım. Banyoya girdim. Onlar geldiğinde giyinmiştim ama saçlarımı kurutamamıştım. Bir tek orada hissettim eksikliğini ama daha önceden hazırlanabilmiş olsaydım onu da hissetmezdim belki hissederdim ama o kadar çok olmazdı dedi. 

Çeyiz muhabbetine başladık. Çeyrek altın yerine herkesden birşey istiyorum, herşeyi ben yapacağım dedi. Ben ne alayım dedim. Tost makinası , pembe renk olsunmuş
 
Hayatının geri kalanı öyle pembe geçsin ki tost makinan sönük kalsın güzel kızım...



17 Aralık 2014 Çarşamba

Hayat özeti olarak Harddisk

İş yerinde , eski excel dosyalarımdan bazıları lazım oldu. Evden harddiski aldım . Dosyaları kaydettim.
Bir bakayım başka neler var dedim.
Bütün hayatımı 500 GB'lık minik bir kara kutuya koymuşum , daha bile çok boş yer var.
100 kez güncellenmiş cv'ler, sattığım arabanın sahibinden.com a koymadan önceki fotoları , 10 sene önce keşfettiğim blog listeleri , yemek tarifleri , gidilmesi gereken yerler listesi (İstanbul'da Kariye Müzesine mutlaka git demişim , yeni yıl da yapılacaklara , sene bilmem kaç....hiç gitmedim) eski fotoğraflar, videolar, kişisel gelişim kitap listesi, Ferhan Şensoy'un Gündeste kitabının araştırması, ex ile o yurtdışındayken msn yazışmaları, yeni iş araştırmaları, seyahat listeleri , kredi geri ödemeleri , gelir-gider listelerim.....neler neler......

Elbette oğlumun foto ve videolarına baktım. Çocukların en ama en tatlı zamanı yeni konuşmaya başladığı, sadece annenin anlayabildiği zaman bence.
Fotoğrafların neredeyse %95'ini ben çektim , videoların %100'ünü çekmişim ama. Oğlumla ikimizin fotoları var, çünkü ayarlıyor çekiyordum ama video yok , bulamadım.
Mesela oğlan salonda dans ediyor, hooop ex sahneye dahil oluyor o da dans ediyor oğluyla karşılıklı,
parkta koşuyor hoooop ex oğluyla yanyana koşuyor, odasında yerde oyuncaklarıyla kendi kendine oynuyor , pusu kurmuşum kapıda yere yatmış çekiyorum hooooop ex hemen oyununa dahil oluyor, tatilde denizde dalgalarla oynamasını çekiyorum hoooop ex , böyle gidiyor...
Bir de videolarda ben konuşuyorum haliyle, oğlumun ilgisini çekmek için bazen abbuk sabbuk , tam bu konuşmalarım başlayınca kadrana giren ex konuşmalarıma cevap veriyor, sanki onun dikkatini çekmem gerekiyormuş gibi onu öyle de böyle deme o zaman öyle olur böyle olmaz....
Videolar küt diye bitiyor genelde. Kapatıp "ya bi sussana" dediklerimi hatırlıyorum. Zaten bu videolardan 1 sene sonra boşanmışız. Şimdi video çekmediğimi farkettim.
Bu akşam eve gidince minnoşa bir kumpas kurup gizli kameraya alıcam bizi..
Yerim onu ben.



15 Aralık 2014 Pazartesi

Buzlu su

Kaç tane zekası kıt insan , 5 gün önce hasta olup okula gitmemiş ve halsizliği devam eden bir çocuğa soğuk su istedi diye buzlu su verir.

Evet bildin , EX!!!

Eve geldi , öhöhöhöhöh, durmaksızın öksürüyor.
-Neyin var. dedim.
-Ya ben babamdan soğuk su istedim , o da abattı bana buzlu su verdi.
-öyle mi...... (içses :*#?!#@?!@?!@#)
-evet ama ben yarısını içtim.
-tamam. anladım.

Şimdi normal zamanda ben ex'i arar çocuğa nasıl buzlu su içirdiğiyle ilgili kavga ederdim.

Ama dün, yine aradım;
-Oğlan buzlu su içtiğini söylüyor , doğru mu?
-Evet ama bikbikbik...
-Teşekkürler cevabı aldım...Hoşçakal.

Oğlana ilaçlarını verdim. En kalın hırkasını giydirdim. Çorba içirdim.

Sonra dedim ki :
-Oğlum, senin baban kış mevsiminde, yeni hasta olmuş bir çocuğa , buzlu ya da soğuk su vermemesi gerektiğini bilmiyor. Ama sen öğrenebilirsin değil mi?
-Sen bana mı kızdın?
-Hayır, aslında babana kızmış gibiyim ama o cahil olduğu için kızmadım, onun annesi ben olmadığım için bunu ona ben öğretemem ama sana öğretebilirim. Öğrenmek ister misin?
-Peki sen biliyo musun?
-Ben biliyorum , bana güveniyor musun , bir daha hasta olmanı istemiyorum.
-Tamam anlat.
-.....bıkbıkbıkbık
-Yani babamda abartmış ama di mi?
-Evet, bir daha olursa abartmasına izin verme , ne dersin?
-Tamam.


Babasına saygı duymalıymış , özgüveni eksilecekmiş, babasını eleştirdiğim için. ...Hıh Zatüre olup hastaneye yatacağına  cahil bir babaya saygı duymasın, özgüveni eksik olsun.

12 Aralık 2014 Cuma

Çocuk Kitabı

Ben çocukken evdeysem kitap okur , dışardaysam bisiklete binerdim . İkisinde de aşırıya kaçtığım için kızardı annem. Sanırdım ki her çocuk sever ikisini de..
Benim oğlan ikisini de sevmiyor-du.
Uyumazdan evvel bir kitap okurum ona ,çocuk kitapları çok renkli, çok resimli, çok mesajlı, çok yaratıcı , çok kısa ya benim ki de kendi okumayı isteyecek bir gün derdim. Olmadı. Defalarca teklif ettim, reddetti. Vazgeçtim.

Ben boşanma döneminde çok az kitap okudum. Şimdi arayı kapatmaya çalışıyor gibiyim. Sahaflardan alıp veriyorum kitapları. Jules Verne'nin benim çocukken okuduğum "15 yaşında bir kaptan" kitabını gördüm sahafta, sert ciltli, kapak korumalı,  fiyatı biraz pahalı geldi almadım. idefix'te arkadaş yayınları indirim yapmış, fiyatı 3.5TL iken 2,63TL ye düşmüş. Ne kapağı , ne içi renkli. 50 TL üzeri de kargo bedava, doldurdum ne var ne yok sepete.

Eve gittim , hepsini yatağına dizdim, seç birini okuyacağız dedim. "Dünyanın merkezine seyahat" i seçti. 5 sayfa ben 1 sayfa o okumalıyız olarak anlaştık. Yatağa her zamankinden erken girdik. Ben 5 sayfa okudum, ona verdim , sonra sıra bana geldi , tekrar ona...Yalnız kitabın o kadar içine girmiş ki okuduğu sayfayı bitirdiğinde çevirdi, kitabı bana vermeden devam etti. Sonra benim çocukken yaptığım gibi kitabın sonunu çok merak edip son sayfalarını okuyup birşey anlamayıp, kaldığı yere geri geldi...

Bu kadar basitmiş...

126 sayfalık kitabın 32 sayfasını okuduk.  Sonunu çok merak ediyoruz valla...

10 Aralık 2014 Çarşamba

No'ya basmak

Ex ile çok kavga ettim yine. Kavgadan beslenen insanlar olur ya , aynen öyle.
Sonra düşündüm, daha önceki deneyimleri, kendime verdiğim sözleri , psikoloğun "karı-koca" bağını kavgalarla sürdürüyorsun eleştrisini.... Sözlerimi tutmadığımı... Acaba ben de mi kavgadan besleniyorum?

Bir kadınla tanıştım o da bir  bekar anne. İki çocuğu var babalarında, çocukları ve ex yurtdışında. Hayatımda gördüğüm en ama en güçlü kadın. Benim yaşadıklarım ya da sağda solda duyduklarım onun hayatı yanında tırt...Adam kadını tahrik ediyor, korkutuyor, mailler atıyor ama kadın hiçbirine cevap vermiyor.Velayet davası sürüyor.  Kendine çok iyi bakıyor, çok hırslı, çok para kazanıp biriktiriyor, sadece öğlen yemeği yiyor. Tek amacı çocukları ona geldiğinde onları neşeyle, sağlıkla , eğlenmek/gezmek için biriktirdiği parayı harcamakla , hasret gidermekle geçirmek. Kesinlikle çok güçlü, çok akıllı. Adamla kavga etmekten vazgeçmiş , nasıl becerdiğini anlattı. Çok basit dedi "ona hizmet ediyor gibi hissettim, bana ulaşamayınca çıldıracağını farkettim, Telefonumu, mailimi değiştirdim. Çocuklarla , eski komşularım aracılığıyla gizli gizli görüşüyorum. Bana ulaşamayınca eski mailime bir mail atmış,-bu arada eski maillerimi de internet cafeden açıyordum virüs mirüs gönderip, kamerayla beni izlemesin diye- mail bir erkeğin sevgi sözcükleriyle başlıyor , sona doğru küfür gırla, bir daha da bakmadım eski mail adresime..."

Ex ile yine kavga ettim, şimdi bulamadım linki de geçen kış berenin ponponu yüzünden 2 hafta boyunca kavga etmiştik. Kış geldi ya, ortaya çıktı yine ponponlu bere...Sonra yine kavganın ortasında napıyosun ya dedim kendime. Kapattım telefonu, kapatıyorum falan demedim yani öyle bir öküzlükle... Hat kesilmiştir diye düşünüp aradı sanırım. No ya bastım. Mesaj attı , okumadan sildim.
Ertesi gün aradı , No'ya bastım. Gün içi aradı No'ya bastım. Oğlanla ilgili tırt bir soru sormuş mesajla, "evet" diye cevap verdim.  Yaptım ya bu sefer. Bu kadar kolay ulaşılabilir olmamalıydım kavga için. Ama o kadar çok tahrik ediyor ki dayanamıyorsun. Başaramıyor artık. Umarım bu sefer oldum.

6 Aralık 2014 Cumartesi

çeşitli şeyler ve +18

Önceki işimden istifa etmeden önce 1 yere başvurmuştum, Haziran ayında . Eylül'de iş görüşmesine gittim 2 kez. Kasım'da iş başı yapmam için çağırıldım, yaptım. Çok zengin, kurumsallaşmaya çalışan patron firması. İşe girişte benim ve minnoşun nüfus cüzdanını verdim. Ssk'da hala eski soyadım gözüküyormuş. Açık ofis var. İk'da çok genç , yeni mezun bir çalışan var. Benim girişimi yapamadı sanırım, pek havalı direktörü odaya gelmek zorunda kaldı konuyla ilgili, avaz avaz ama avvvaaz avvaaazz "Kadın 2012'de boşanmış işte" ......
Muhasebe müdürü çağırdı , ezilip büzülerek kısık sesle, "şey oğlunuz sizin üzerinizde mi olacak?"
-Elbette.
......
İşim açısından şu ana kadar oldukça verimli ve keyifli...ama insanlar hala böyle...
Neys.....

--------------------------------------------------------------------
Ekşi sözlükte 5.nesil bir yazardım. Sonra "Nazmiye demirel" falan gitti. Ben de bıraktım yazmayı ve okumayı.

Sağolsun ekşi sözlükten biri takip ediyormuş, buradan bir link vermiş , bir baktım rekor tıklanmış....

Konu boşanmış kadının yaşadığı zorluklarla ilgili bir duyuru...altındaki yorumları okudum.
Sonra sözlükteki benzer konuları okudum , hiç şaşırmadığım...

---------------------------------------------------------------------
Bundan sonraki yazım +18 içeriği olabilir ilemiyorum.
---------------------------------------------------------------------

"dul kadın" la ilgili yorumlardan birinde demişki ,

"Şimdi kabul edin beyler, barda 3 kadın var biri dul, kime sarkarsınız, dürüst olun."

Birçoğunda da benzer şeyler yazmış.

Anlayacağınız şekilde yazayım;

Sizin dürüstlüğünüzü sikeyim.

"Dul" kadın, sanıyorsun ki bacaklarını açmış senin yolunu gözlüyor , aç memleketin , küçük pipilileri.

"Dul" kadın barda 2 bekar arkadaşı ile içecek. "Dul" kadın dışarıda kahve içerken bile 7 kere düşünüyor angut herif.

Evlenmek için kızlık zarı tam karı arayacaksın, o kızı bulana kadar cinsel açlığını gidermek için bu memlekette bekar kadınlara yalvarmak zorunda kalacaksın ama hani dul kadın alışmış ya , dedenden kalan laflar çok ahlaklı ya ,yemini sen vereceksin ha haysiyetsiz pezevenk..... Hani olur ya kazara yatacak birini buldun, kadın sana salça olmasın isteyeceksin, sana binbir naz yapan kızın "sıkı" diye peşinden koşacaksın.

Yaşamasını da sevişmesini de sevmesini de bilmiyorsunuz yeminle...

Oğlum var lan benim . Senin gibi ikiyüzlü bir göt olarak büyütmeyeceğim onu. Zarı yok diye , bir kıza değer vermekten vazgeçmeyecek. Kendine güvenen, oğlumu seven , bir genç kadın...Bu kadar. Ben , hayatta sadece oğlu olan ben, oğluma eş için tasvir edebileceğim kadın bu...
Senin anan , büyürken ne kadar abarttı seni... Pipini amcalara gösterip, günlere gelen teyzeleri gözetlemekle büyürken cinsel sağlığın çok mu yerinde?
Haydar Dümen'e mastürbasyonla ilgili soru dışında sorabileceğiniz bir deneyimin sanmıyorum olsun... 

Okuyun biraz, gezin. Yurtdışına gidin. Biraz sevişip rahatlayın, bu işi gözünüzde büyütmekten vazgeçin. Yaşam mücadelesi veren kadınları , aptal ve sapık dedenin laflarıyla, çüklü beyninde hatırlayacağına , ya aşağını ya yukarını değiştir.

Ha kadınlara da yazayım ;

Siz de iki yüzlüsünüz. Zengin koca bulma güdünüzün tavan yaptığı bu yıllarda aslında az bile yapıyorsunuz bu itlere belki de... Yapın ...En azından aç kalmazsınız.


Şimde nerde kız nerde kadın yazdım , sen otur o yanlışları düşün , göt!